Kabahat Hepimize Aittir B ıze komşu apartmanlardan biri- bir kapıcısı vardır. Kapıcının da genç bir karısı. Bun- lar açıkgöz ve çalışkan kimseler- dir. Erkek kapıcılıktan başka, ko- nukomşunun birçok işine koşar ve para kazanır, kadın çamaşıra gi- der. Onları memleketlerinden gel- dikleri gunden beri tanırım. O gün erkeğin sırtındaki yamalı ceket, a- yağındaki lastıkler, kadının başın- daki yemeni, üzerindeki allı güllü uzun pazen entari hep hatırımda- dır. Bir müddet böyle gezmişlerdi. Sonra yavaş yavaş kıyafetleri dü- zeldi, kadın karda kışta entari ile dolaşmaktan vazgeçti, akranları- na özenerek beli sıkı bir yeşil man- to aldı. Erkeğin de artık düzgün bir kıyafeti, ayakkabıları vardı. Fakat bugün, o aynı kadın "kara çarşaf” giyinmektedir. Hadise apartmanda ve mahal- lede adeta teessür yarattı. Hatta azı hanımlar kadını, sonra da er- keği bir hayli haşladılar. A ğaç bayramı münasebetiyle ba- sı okullarda öğretmenler, tale- beleriyle Anıt-Kabiri ziyarete git- mişlerdi. Parlak güzel bir gündü. Anıt- ıyaret ederek, dehası her gün bıraz daha fazla takdir edilen o büyük adamın vaktiyle söylemiş olduğu sozlerı duvarlarda i iftihar, i- nanç ve kuvvetle dolmuştu. Fakat birden, öğretmen hanımlardan biri yerinden fırladı. Atayı ziyarete ge- len, onun ifade ettiği mânayı kav- rıyamadan ziyarete gelen bir "ka- ra çarşaf"lı kadın grubuna doğru koştu, yaralı bir sesle, "Siz, dedi çarşaflarının çıkarın ve buraya öyle gelin! Borada onun Truhunu muazzep etmeğe hakkınız yoktur!" Çocuklar bile esefle önlerine bak- tılar. Sanki güneş birden kaybo- luvermis, umıtler sarsılmış, iftihar yerini tuhaf bir utanç hissine ter- ketmişti. G azetelerde okumuştuk. Bir kaç ay evvel Kütahyaya ziyarete gıden devlet büyüklerimizi yüzler- e “kara çarşaf” lı kadın, sessiz Güzellik Nefes almak eneffüs etmek tıpkı "kan devera- nı" ve "hazım" gibi otomatik bur vücut fonksiyonudur. Teneffüs etene- yi düşünsek de, düşünmesek da ci- gerlerimize hava alıp vermekte de- vam ederiz. Yalnız “teneffüs" diğer vücut fonksiyonlarından şu bakıma AKİS, 2 HAZİRAN 1956 Jale CANDAN bir ihtiram ile karşılamış.. Hava- dis doğru ise, hükümet adamları- mızın bu hadise karşısında, her münevver Türk gibi vicdanlarının sızladığı muhakkaktır Her münev- ver Türk gibi, elbet onlar da bu “kara çarşaflılar" 1 azapla seyret- mişler, onlara öfkelenmişlerdir. Zaten hepimizin bir "ka- ra çarşaf” lı kadın görünce ilk duyduğumuz his budur. Halbuki bi- raz düşünsek, kızmaya hiç ama hiç halikiımız yoktur. Köyünden rahat kıyafetleri içinde de bizden bir şeyler ogrenmek için gelen saf adına, onun her şeye inanmaya hazır bekliyen kocasına biz ne öğ- rettik? Onları aydınlattık mı? Ha- yır. Bugün bile yanlış hareketle- rini öfkeden başka ne gibi bir re- aksiyonla karşılıyoruz? Onları ik- na etme alışıyor muyuz? On- ları hâlâ "kızlarınızı çalıştıracağı- nıza dilendirin" diye vaiz veren yalancı din hocalarının eline terk etmiyor muyuz? u memleketin münevverleri, bu memleketin yo- bazlarını susturacak bir mücade- leye girişemezler mi? Bu memle- ketin bir devlet adamı, büyük va- tanperver Atatürk gibi çıkıp da, bu hususta azimle cesaretle yalnız memleket aşkı ile konuşamaz mı? Din adamlarımız ama bilgili, olgun, hakiki din adamlarımız, yobazlar- la, sahte dindarlarla ve ufak men- faatleri uğruna saf insanları alda- tan, memleketı de, dini de mah- vetmeye uğraşan sahtekârlara karşı mücadele cemiyetleri kurup, bize yardım edemezler mi? Birçok şeyler yapılabilir, birçok şeyler ya- abiliriz ve bunları yapmaya mec- ararın neresinden dönülse kârdır. Yalnız üzülmekle, — yalnız öfkelenip söylenmekle kalmayıp “kara çarşaf” ın sembolize ettiği geri zihniyetle, inkilâp düşmanlığı ile her yerde faal şekilde mücade- le etmemiz şarttır. Cemiyetler ku- ralım, programlar yapalım, münfe- rit olarak kendı muhitimizde "hür kirler" i ve "medeni bir dünya anlayışı" nı yaymak için derhal fa- aliyete geçelım Muhitimizde son- radan ve yeni yeni beliren her "ka- ra çarşaf” unutmıyalım ki, biraz da bizim alnımızın karasıdır farklıdır ki, irademizin kontrolu al- tına girebilir. İyi teneffüs etmek bi- zim elimizdeki bir şeydir ve iyi te- neffüs etmek güzelliğin de, sıhhatin de kapısını açan bir anal dır. "Guzel kadın" belki de herşeyden evvel "güzel teneffüs eden” kadın- dır. ü teneffüs etmesini bilmek insana her şeyden evvel güzel bir du- ruş, güzel bir vücut ve güzel bir cilt kazandırır. KADIN İyi teneffüs etmek omuzlan ge- kaîletlr, onları dik tutar, göğ el daha ince gösterir. yi tenellîıs etmek karın adelele- rini çalıştırarak, karına sıkı ve güze bir a şı'laklık min eder. İyi te— net nlılık, renk v ık verır 'g%ten gelen pembe alev yi bir teneffüsün neticesidir. İyi teneffüs asabi g inliği de azaltır. Yüz hatlarının esine ve dolayısiyle kırışıklıklara mani olur. Sağlık B ugün doktorlar esefle müşahede etmişlerdir ki on kişiden dokuzu teneffüs etmesini bilmemektedir. He- men hemen bütün insanlar oksijen bakımından gıdasız kalmıştır. Halbuki oksijen bize elzemdir. O kanımızı te- Sıhhat ve gıızellık Sırrı: mizler, adelelerimizi kuvvetlendirir, aç kalan sinir hucrelerıınızı besler. İşte bunun içindir ugün, birçok modern hastahanelerde çocuklara ve büyüklere "teneffüs etmek" bilgisini veren hususi servisler açılmaktadır. ffüs etmesini bilmekten gaye zannedildiği gibi vücuda daha fazla oksijen almak değildir. Asıl mühim olan oksijen miktarı değil teneffüs cihazım iyi işlemeğe alıştırmak, uy- kuda ve istirahat halinde nefes alıp vermeyı tanzim eden sinir hücreleri- ni, adaleleri, ciğerleri yeniden bu iş ıçın terbıye etmektir. Oksijen mik- mühimdir. Fakat iyi kullanılmazsa faydası mahduttur. 1- yi teneffüs etmesini bilmeyen bir in- sanın oksijen bolluğu ile kendisini te- davi etmesi baş ağrılarını aspirinle durdurması gibi bir şeydir. Belki bir müddet için. hissedilen rahatsızlık 23