2 Haziran 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

2 Haziran 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Deniz Ticareti Gemi adamları T ürkiyede deniz ticaretinin inkişafı isteniyorsa 6379 sayılı Deniz İş Kanununun değiştirilmesi şarttır. 8a kanunun bazı hükümleri memleketi- mizde denızcılıgın gelışmesını önleyi- ci mahiyette Ankaraya gelen Türkiye Gemi A- damları ve Deniz İşçi Sendikaları Federasyonu temsılcılerınden biri böyle söylüyordu. Kanunun aksak ta- rafları bir yana bu kanunu hiç tat- bik etmiyen müesseseler de vardı. Bunlar gemi adamlarını adeta kor- sanlar devrindeki köleler gibi çalıştı- rıyorlardı. Denizcilik Bankasının em- rindeki 20.000 isçinin bu müesseseden çekmedığı kalmıyordu. Fazla mesai Ücretleri ya hiç verilmiyor, — yahu yanlış hesaplanıyordu. İşçiler maddi, manevi sıkıntılar içinde kıvranıyor- lardı. İşçi ile işveren arasındaki mü nasebetleri duzenl mek halamından Deniz İş Kanunu çok kifayetsizdi. Denizcilik Bankası da bundan tek ta- raflı olarak geniş ölçüde istifade e- diyordu. 84 saat fasılasız çalışan işçi- ler vardı. Gemi adamları dini ve mil- KH bayram tatillerinden istifade ede- medikleri gibi hafta tatillerinde de çalışmağa mecburdular. Kanun ken- dilerine haklarım müdafaa — imkânı da vermiyordu. İşinden çıkarılan bir işçiye üç seneyi doldurmuşsa iki ma- aş nisbetinde tazminat — veriliyordu. Emekli Sandıgına bağlı olanların va- ziyetleri ise daha tehlıkelıydı Bun- lar hastalanıp 60 gün devam edeme- dikleri takdirde adi malül addedilip emekliye sevkediliyor, işlerinden çı- karılıyorlardı. Halbuki denizciler yaz kıs sert bir hava ile mücadele ederek hayatlarım kazanıyorlardı. Kanunda- ki bu müddetin çoğaltılması lâzımdı. Denizcilik Bankasının keyfi hareket- lerini gören armatörler de yavaş ya- vaş bu yola doğru kayıyorlardı. Dev- let sektöründe ve hususi sektörde ça- hışan gemı adamlarının sayısı 0 200 bin arasında tahmin edili- yordu. Bu kadar büyük bir işçi küt- lesi eskimiş ihtiyaçlara cevap vermi- yen bir kanuna tabi bulunuyorlardı. Ambarlama ışlerıııde çalışan işçi- lere Ortaçağdan kalma ücret sis- temi tatbik ediliyordu. Bunlar ton- parça başına ücret alıyorlar, bu yüz- den çok yorucu ve yıpratıcı bir işte çalışmalarına rağmen büyük haksız- lıklara maruz kalıyorlardı. Gemi kâ- tipleriyle ambar memurları da a; durumda idiler. 24 saat çalıştırılıyor- lar fakat karşılığını alamıyorlardı. Çalışma Bakanlığının bu sakat ücret sistemini değiştirecek bir tasarı ha- zırladığını duyanlar vardı. Ama Ba- kanlık Sendikadan görüşünü sorma- mıştı. Halbuki başlı başına hususiyet arzeden bir konuda Bakanlığın İşin içinde olanlardan izahat alması çok yerinde olurdu. Gemi adamlarının ve deniz işçilerinin öteden beri büyük AKİS, 2 HAZİRAN 1956 eksıkhgını hissettikleri Önemli bir nu da "yıpranma zamlarıydı. Do- nanma denizaltı subay ve astsubay- larına bir senede altı ay, denizüstü personeline ise 1 senede üç ay yıpran— ma zammı tanınıyordu. kuv vetleri personeline çok yerinde ola— rak tanınmış olan bu hakkın sivil de- nizcilere de verilmesiyle uzun zaman- an beri devam eden bir haksızlık te- lafi edilmiş olacaktı. Türkiye Gemi Adamları ve Deniz İşçileri Sendikaları Federasyonu u- zun zamandan beri bu kanunda icap eden değişikliklerin yapılması için lgili makamlarla temas halindeydi. Federasyona İzmir, Van, Trabzon, samsun, Zonguldak Ereğli, İstanbul ıımanlarında ve Denizcilik Bankası le armatorlere ait yolcu ve yük ge- milerinde, İzmir Tersanesinde, liman ambarlama işlerinde çalışan 70.000 işçiyi temsil eden sendikalar bağlıydı. Vaadler F ederasyon heyeti Ankara'da Ça- lışma, Ulaştırma, Maliye, Tekel Bakanları ve Bakanlık ileri gelenleri ile konuşarak gemi adamlarının acı- nacak halde olduklarım anlattılar. Hele Denizcilik Bankasının emrinde çalışanların durumu kelimenin tam mânası ile feciydi. Banka bunları di- lediği gibi istismar ediyor, istediği zaman işten çıkarıyordu. Geçenlerde emektar bir gemi adamı büyük b haksızlığa uğramıştı. 33 seneden berı İstanbulda Köprünün Haliç isketesin- de çımacılık eden ihtiyar işçinin işine emekliliğine altı ay kala 65 yaşını doldurduğu için —son verilmişti. E- mektar çımacı sendikada derdini an- latıyordu: "33 senedir bu işteyim. Hayatımı, gençliğimi bu iste feda et- tim. Buna köprünün direkleri bile şa- hittir. Artık 1ht1yarlad1m çalışacak vaziyette değilim. Ama şimdi beni tekaüt bile etmeden işime nihayet ve- riyorlar. Bu yaşa gelinceye kadar ça- lıştığım köprü altında bundan sonra el açıp dileneyim mi?" Buna benzer misalleri — çoğalttmak — mümkündü. ünkü kanuni hiç bir teminatları ol- mayan gemi adamları her gün böyle muamelelere muhatap oluyorlardı. İşveren gemi adamlarına ücretinden başka bir de günlük yemek parası vermekle mukelleftı Fakat bu kanu- ni mecburiyet de bir keşmekeş içinde yarım yamalak yerine getirilmektey- di. Samsun Umanında çalışan D. mir Yollarına bağlı gemi adamlarına günlük yemek parası olarak 30 ku- ruş veriliyordu. İşçi bununla üç öğün yemek yiyecekti. Bu işçiyle alay et- mekten başka bir şey değildi. Bu za manda günde on dört on beş saat en ağır bir işte çalışan bir işçi 30 ku- ruşa tedarik edeceği yiyecekle ihti- yacı olan kaloriyi temin edebilir miy- di? Ereğli Kömür İşletmesi ile em- rinde çalışan gemi adamlarına yemek parası olarak 70 kuruş veriyordu. Zonguldak limanında çalışan kılavuz kaptanlar, römorkör kaptanlar bu parayı alıyorlardı. İstanbul limanı i- çin tesbit edilen ise 150 kuruştu. Et Balık Kurumu çalıştırdığı gemi a- damlarma üç lira veriyordu. Dış hat- larda işleyen gemilerde çalışanlar ise 275 ilâ 500 kuruş alıyorlardı. İşve- renler yemek ücretlerini diledikleri gibi tesbit ediyorlardı. Hattâ bazan göz gore gore işçilerin haklarını ken- Deniz İşçi Sendikaları Federasyonunun toplantısı Dağarcıkları vaadlerle doldu 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: