Okuyucu mektupları Mecmua hakkında B n D.P. li olmakla beraber A KİS'İ okuyan ve neşriyatınızı tasvip eden bir okuyucunuzum. As- lında ala bize doğru yolu gösteriyor ve iktidarda devamlılıgın sırlarını öğretiyorsunuz. midesiyle değil ruhuyla, ımanıyla bağlı olan birçok arkadaşlar bunu takdir ile karşılamıştır. Hattâ bir türlü mani olamadığımız partiyi ayrık otu gibi kaplayan parazitlere ve onların a- çık nüfuz ticaretine karsı sizin ce- ladetle yaptığınız savaş şükran his- leri uyandırmıştır da diyebilirim Bunu böyle bilin. D.P. 1946 da bu ruhla doğmuştu : işte biz hâla o ruhu duyuyor ve devamına çalışıyo- Fakat bu güzel yazıların yanın- da çok yanlış görüşlere de kendini- zi kaptırdığınızı söylemeden edemi yecegım Meselâ — 104. mevzuunuzdaki yazınızda ilk ocuklarına bir de şunlar öğ retiliyor diyorsunuz: "Kadere ina nırım, şeytana inanırım, meleklere ınanırım. Müslümanlıkta inanmak şarttır Emi! siz bu mevzuu bir polemik olarak ele almış ve selahi- yetsiz bir kaleme yazdırmışsınız. Zi- ra bu sayılanların Amentü'de zik- redilen ve müslümanların inanması gereken şeyler oldugunu yazarın bilmesi icap ede Ertagrol Bılgıver - Üsküdar "Devri sabık" hakkında ir yazınızda 12 Temmuz beyan- namesını tahlil ederken İnönü düşmanlarının aIl_ nameyi neşretmek zorunda kaldı iddiasında — bulunduklarını söylü- yorsunuz. yılından beri devlet hazi- nesinde mevcut altın ve döviz stok- larına, tarihimiz boyunca görülme- iş m dış yardımlara ve ta- biatın yardımıyla yapılan emsalsiz istihsale rağmen bugünkü hale ge- tirilerek filiz akçeye muhtaç edilen. geçım darlıgından inleyen, hasta- a lü u ilacı bulamadığından dolayı mütevekkilane ölümü bekle- yen bu millet bugüne nazaran em- salsiz bir refah ve saadet devri 0- lan İnönü idaresine karsı mı gale- yana gelecekti? Geç efendım, geç.. . A, - Akşehii Gülek hakkında a teden beri Kasım Güleği tut- madığınız ve bu hususta yeteri kadar objektif olamadığınız belli i- di. 107. sayınızda bunu büsbütün belirttiniz. Yoksa siz. 1958 de D.P. nin ik- tidarı kaybetmesine taraftar değil misiniz? . Ali Fehmi Bulver - İstanbul 10 zeme ve resmi ilân tahsisi - Türk Se- -İ matbaasına yaptırılan kaçak kat. Dr. Sarolun suçlu görülmediği mese- leler ise şunlardı: Banka kredileri - Etiler Kooperatifinin demir işi - Be- lediyeden alınan in lira. Fakat esas komisyon azalarında büyük bir tereddııt hüküm sürüyordu. Evvelâ Mükerrem Sarol hakkmdaki mü- talaa bildirilecekti. Komisyon azala- alınacağını — açıkça soyluyorlardı Hattâ bu, gazetelere dahi geçti. Fa- kat Zafer, derhal tekzip etti. Bu haf- ta sonunda Dr. Sarol hakkındaki ni- hai komisyon kararı verilmiş ola- caktı. Ne — yapılacağı bilinemi- Sanıkların arasında Dr. Rüştü Zorlu gibi ideal arkadaşları vardı. Bunla- rın Yüce Divan önüne çıkması bir tıı lü, çıkmaması bir türlüydü. Vic- danlara politik mülâhazalar elbette ki tesir ediyordu. Fakat unutulma- ması gereken husus, bizzat D.P. için- de her leyin oldugu gibi ortaya çık- masına vi n maruz bırakıldığı isnatlardan kıırtarılmasına hararetle taraftar bir grup vardı ve bu grubun manevi lideri Kurucu Profesör Köp- Meclis, komisyonun müddeti uzat- ma kararım reddettiği için bütün ka- pılar kapanmıştı. Haziranın 11 ine kadar bir karar almak zarureti var- dı. Yaz tatili de yaklaşıyordu; mıl- letvekilleri seçmenlerinin huzuru! çıkacaklardı. Onlara ne cevap verı- lecekti? Hakikaten müşkül bir vazı- yet karşısında bulunuluyordu. Mulıa- lefetin Tahki Komisyonu için barınamamış olması, müşkülâtı bus- bütün arttırıyordu. D.P. una bu mesele getirildiği takdirde, gürültü mutlaka kopacaktı. Fakat gürültülü müzakerelere temel teşkil edecek 0- lan komisyon raporunun hazırlanma- bu komisyonun azalarım en güç vazıyete sokuyordu. Komısyon baş- kam M ümay — arkadaşlarını, ellerini çabuk tutmaları için sıkıştı- Fakat, herkes bekliyordu. Beklenen, evvelâ D. P. dahilindeki hesapların görülmesiydi. Ondan son- ra grubun hangi istikamette rey ve- receği daha iyi anlaşılacaktı. Her halde bu hafta içinde kılıçlar, önü- müzdeki hafta için bileniyordu. Önü- müzdeki h . M nin hararet- li haftalarmdan biri olacaktır Muhalefet Ya sabır B ir müddetten beri C.H.P. lieri si- nirlendiren bazı hadiseler cereyan ediyordu. Öteki Muhalefet partileri, tertıpledıklerı mitinglerde ' kanat vu- ' şeklinde de olsa C.H.P. ye ça- AKİS Bu hafta 31.250 adet basılmıştır. Fakat şimdiye kadar C. susmayı tercih etmişlerdi. Geçen hafta içinde bilhassa Hürri- yet'in birinci sayfasının tepesine o- turttuğu başlıklar, bu sınırlılığı büs- ütün arttırdı. Başlıklarda gerek C. M. P. ve gerekse Hür. P. hatiplerinin iktidara olduğu kadar C.H.P. ye de çattıkları bildiriliyordu. Doğrusu is- tenilirse başlıkların altındaki yazıla- rı okuyanlar Hür. P. için bunun va- rid olmadığını gördüler. Bahis mev- u C.M.P. hatibi ise Osman Bölük- başıydı ki, bu politikacının mitingler- deki tutumu zaten biliniyordu. Ama, Hürriyet gazetesi neden böyle baş— lıklar seçmişti ve nıçm işbirliğini baltalamak istiyordu? tıyorlardı. H. P. C.H.P. r uzun zamandan beri, iktidar mensupları tarafından da tah- rik ediliyorlardı. Öteki muhalefet partileri boyuna kendilerine çatıyor- lar, fakat onlar seslerini hiç çıkarmı- yorlardı Hur P. hatipleri, memleke- n C.H. arafından da fena idare edıldıgmı hatırlatmak fırsatını kaçır- mıyorlardı. Tarafsızlar için bunun hakıkat olduğunda şüphe yoktu, a- a C.H. iler bunu boyuna ıfadeye arkadaş parti" Din neye lüzum g; düğünü idrak edemiyorlardı. Bu haf tanın ortasında, gazetelerdeki haber- ler üzerine bir C.H.P. li şöyle dedi: — Acaba biz da mitinglerimizde. Hür. kurucularının, —memleketin bııgunku hale gelmesinde mesuliyet- leri bulunduğunu, aralarından bir ço- ğunun şimdi takbih ettikleri karar- ları reyleriyle desteklediklerini, hat- ta kanunların bazılarını bizzat hazır- ladıklarını söylesek aynı şekilde ha- kikati ifade etmez miyiz? Ne var ki. Hür. P ni C.H.P. den gelecek bu nevi “"kanat vuruşları" üzmez, sevindirirdi. Zira ispatçıların partisi hâla. İsmet İnönünün rı arasında dünyaya gelmiş olmak isna- dından kendisini kurtarmaya çalışı- yordu. a . için vaziyet baş- ka türlü mütalaa olunuyord! Hasmın hasmı A ynı şeylerı söyleyen partılıler bir- rini kötülememeliydiler. Kö- tuledıklerı zaman zarar goren müş- terek davalarıydı. Ortada rejim tehli- kedeyken küçük kanat vuruşları lü- umsuz bir lükstü. Rejim meselelerı halledıldıkten sonra bugünü lefet partileri de birbirlerine şahınler gibi saldırabilirlerdi. Ama, muhale- fetin emniyeti yokken iktidarın has- h etmek bizzat iktidarı desteklemek degıl de, onun işlerini ve muhalefet hakkındaki planlarının tahakkukunu kolaylaştırmak değil de neydi? Muhalefet partilerinin bir- birlerini methetmesi beklenilmezdi. Ancak, birbirleri hakkında pek âlâ süküt edebilirlerdi. C.H.P. ye göre, yapılması gereken de buydu. Yoksa, P. mitinglerinde de hatipler C M. P. ve Hür. P. aleyhinde söylene- cek doğru sözler, tenkidler bulabilir- lerdı Üstelik işin aslına bakarsanız politika pazarı nda muhalefete çat- manın muvaffakiyet — sağlamadığı şimdiye kadar anlaşılmış olmalıydı. AKİS, 2 HAZİRAN 1956