MUSİKİ İstanbul Bir Diploma Konseri an Sinemasındaki pazar konseri Ş programıma ilk yarısını, İstanbul Ğeledıyesı Konservatuvarının yeni mezunlarından — Gülâ; Uğurata'nın diploma konkuru teşkil ediyordu. Genç piyanist şu eserleri çalacaktı: Johann Sebastian Bach'ın Re Minör Kromatik Fantezi ve Füg'ü, Frede- ric Chopın'in Bemol ma- jör Polonaise'i ve Ludwig Van Beet- hoven'in Op. 73 Mi Bemol Majör 5 o.lu Piyano Konsertosu. Gül Uğurata, Bach'ın eserini tam bır teknık olgunlukla icra etti. Sağlam bir tuşe ile vuzuh ve berrak- lık içinde dinlenen bu Bach icrasının, dınleyıcılerı diğer iki eser iyimser düşüncelere mesi tabıı idi. Buna mukabil, Chopin'in meşhur Polonaise'i amatörce çalındı. Tempo- da bir uyuşukluk müşahede ediliyor- du. Sol elin. hakimiyeti ise lüzumun- dan fazla barizdi. Bazı falsolar ve yanlış iki akor bulunmasaydı — da, duygudan bir hayli mahrum olan bu icra hakkında pek müsbet hüküm vermek kabil olmıyacaktı Beethoven'in piyano konsertola- rını çaldığı zaman Ferdi Statzer'in ne kadar tenkid edildiği malümdu. Şimdi ise sanatkâr, bunlardan birini, n ağır olanım mezuniyet konserinde bir talebesine icra ettiri- yor, işin garip tarafı, kendisi orkest- ranın idaresinde her zamanki şeflere nazaran daha fazla başarı gösteriyor- du sevket- Mi bemol majör piyano konsertosu şüphesiz ki çok kuvvetli bir teknik kadar, olgun, gelişmiş bir ifade kud- retine de ihtiyaç göstermektedir. Zi- ra eserin, yekdiğeri ile tezat teşkil e- den iki cephesini, yer yer lirik, yu- muşak cehresi ile enerjik, azametli karakterini telif ederek muvazeneli bir icra ortaya çıkarmanın güçlüğü aşikârdır. Bu itibarla eser, talebeler veya tecrübesi az solistlerden ziyade virtüozlara yakışan bir konsertodur. Bir diploma konkurunda mutlaka Beethoven dinletilmek istendiği tak- dirde, ikinci veya üçüncü konsertoya yer vermek her halde daha isabetli o- lur. Gülay Ugurata nın terası hakkın- da, umumi ve kesi ir hüküm vere- bılmek kolay degıldı Bır konserva- tuvar mezununa kifayet edebilecek tekniğe sahip olduğu soylenebılırdı cak, öğretmeni Statzer'in, aşın tezatlar ihtiva eden ve yer yer lüzum- suz tereddütlere kapılan stilinin tesi- ri altında kalmış olduğu hissediliyor- yüzden, ilk ç önemli hatlar kayboldu; bazan en lnzumsuz detaylar ön plana geçive- riyordu. Yer yer solistteki cesaretin kırılıvermesı ve tuşlara adeta çeki- nircesine dokunulması, muvmandaki vuzuhu ortadan kaldırmaktaydı. İkinci kısım Adagio- son dere- AKİS, 2 HAZİRAN 1956 ce süratli icra edildi. Melodik hatla- rın yapıları adeta değişti. Teknik ba- kımdan, sadece hazı temiz olmayan trıller goze çarpi bunlara mukabıl Gülay U- gnrata, hemen hemen mükemmel bir son kısım - Rondo - dinletti. Ritmi tamamen kavramış, eserin yapısın- daki renk ve çizgilere bu muvmanda tam kıymetlerını vermeğe muvaffak olmuştu. da hiç bir pü- rüz olmadıgı söylenebilirdi. Hattâ, mi bemol majör konserto büyük vir- tüozlar tarafından çalındığında bile, rondo kısmının ana teminde bu vuzu- ha her zaman rastlamanın mümkün olmadığı nazara alınınca, genç solis- ti bu bakımdan takdir etmemek im- kânsızdı. İlk kısımda orkestrama bir defa geç girmesinden başka solistle or- kestra arasındaki intibak hemen, hiç aksamadı. Ayla Erduran Virtüöz gibi Bütünü itibariyle, Gülay Uğurata- nın konserini iyi bır m zuniyet icrası addetmek müm virtü özluk yoluna dogru ılerlemesı için, bundan böyle genç sanatkarın eser- lere şahsen nüfus etmek bakımından daha fazla gayret göstermesi ve üs- lübuna - İhtimal öğretmesinin tesiri ile - yerleşen tereddütlerden sıyrılma- ya çalışması temenniye sayanı Ara'yı müteakip, bu dıploma kon- nda Jüriden on numara aldığı bıldırılerek kendisine diploması veril- di; Gülay Uğurata, alkışlar ve çiçek- ler arasında tebrik edilerek sahneden ayrıldı. Bir “virtüozca İcra" I stanbula harıçten gelen solistler, virtüoz dinleyici kntlesıne kolay tesır edebılme ve Şehir kestrasının refakatteki başarısızlık- larından imkan nisbetinde az müte- essir olabilmek için popüler eserler çalmayı tercih ederler. Böylelikle, çok kere icra mükemmel olmasa bile kulakları okşar: dinleyiciler hiç de- ğilse çok iyi tanıdıkları eserleri din- liyerek hoşça vakit geçırmış olurlar. Hata bu yüzden Beethoven'in, Men- delssohn'un ve bilhassa Mozart'ın - Re Majör ve La Majör © Keman Konsertoları konser müdavimleri a- rasında müzikle ilgisi az olanlar ta- rafından bile adeta ezberlenmıştır Ayla Erduran'ın ise daima ken- dinden emin, cesaretle hareket etti- ği ve - bilâkis - icrası güç olduğu nis- bette, memleketimizde az tanınan e- serleri seçtiği muşahede edılmekte- dir. Nitekim birkaç ay e Brahms- ın "Keman Konsertosu" ıle birlikte Ernest Chausson'un ''Poeme" ini çal- mıştı. Bu sefer de Alexander Glazou- nov'un Op. 8 inör Keman Kon- sertosunu İcra edecekti. Bu suretle eserin bizdeki ilk icrası verilmiş olu- yordu. Hatta bu vesıle ile, konserde- kilerin büyük smı, — tanınmış vırtuozlar için dahı başarı vesilesi 0- n bu eseri, Olazounov'un Kem Konsertosunu ilk defa dinlemiş ol- dular. Konserde iyi bir orkestra refakati - her zamanki gibi - yoktu. Nefesli sazlar Jlüzumundan fazla — gürültü yaptılar ve yer yer orkestrada gecik- meler oldu. Lakin bu hususlar her zamanki kadar dikkati çekmedi. Zi- ra ortada, konsertoyu adeta "virtüoz- ca" icra eden bir sanatkâr vardı. Ge- İ e ton, gerekse parmak tekniği itibarı ile - gerideki orkestra- mamen unutturacak kadar - din- leyicilere tesir eden Ayla Erduran, bütün inceliklerine nufuz ettiği kon- sertoyu azami bir duygu bolluğu ve olağanüstü bir ifade kudretı ile din- letti. İera boyunca en ufak bir ento- nasyon hatasına rastlanmadığı gibi, bir anlık bir tereddüt dahi göze çarp- madı. Bir virtüöz icrasında da ancak bu kadar şahsiyet ve teknik olgun- luk aranabilirdi. onserto nihayete erdiğinde ise genç sanatkâr, dınleyıcılerın şiddetli alkışlarına ve 'vbrav. arına en cö- mertçe bır 'bis" ıle, Johann Sebas- tian Bach' e Minör Partitasından "Chaconne ıle teşekkür etti. Ayla Erduran, birkaç ay evvel Brahms'ın Keman Konsertosunun ve Chausson'un Poeme'inin hakikaten i- yi ve başarılı icralarım dinletmişti. Lakın bu son konserde çaldığı Cla- o ve onu müteakip dınlettığı her bakımdan kusursuz ve mükemmel "Chaconne", kendisi için virtüozluk safhasının tamamen açıl- mış olduğunu; bundan böyle, reper- tuarım genişletmek için hazırlıyaca- ğı her eserin sabırsızlıkla beklenece- ğini düşündürüyordu. Ankara İşbirliği A nkaranın 1955-56 konser mevsi- birkaç yıla göre bariz derecede hareketli ve hadiseli geç- tikten sonra. Heli ernegi'nin o- pera salonunda verdiği son konser- 27