BASIN Gazeteler Karaborsada bir gazete Kalkınan Türkiyede iki haftalık devlet ziyareti yapan misafirlerin şerefine fransız şampanyaları patlar ve İskoçya viskileri su gibi akarken, bu haftanın başından itibaren kara- borsa malları arasına bir meta daha karıştı. Yeni karaborsa metarı biraz acaipti. Hele okuma yazma bilmiyen- lerin nisbeti hayli düşük olan bir memlekette busbutun acaip duruyor- u. Bahis mevzuu mâl, Hürriyet ga- zetesiydi. Hürriyet gazetesı, günü bir ilân yaparak tirajım yan yarıya düşürdüğünü bildirdi. Gazete bundan böyle pazar günleri 135 bin, diğer günler 110 bin basılacaktı. İ- lânda okuyuculardan gazetelerini, 0- kuduktan sonra, atma I na vermeleri ve bilhassa gazeteyi sa- ne kaydına da son veriyordu. Tedbir, doğrudan doğruya, Hürri- yet olarak, gazete üzerine yapılmış siyasi baskıdan değildi. Hattâ son zamanlarda gazetelerin ihtiyaçları- betinde, tarafsızlığa doğru bir adım atılmıştı. Devlet Bakanlığı, ihtiyaç- ların tesbiti işini gazete sahipleri sen- dikasına bırakmıştı. Fakat eldeki im- kânlar mahdut bulunduğundan ba- sın görülmemiş ve inanılmaz sıkıntı- lar içindeydi. Bırakınız kâğıt stoku- nu, bir çok gazete ve mecmua bir sa- yı 'sonra çıkıp çıkamayacağını bile- miyordu. Mürekkep, çinko ve sair malzeme vaziyeti de hakikaten yü- rekler acısıydı. Kalkınan Türkiyede, şartı, s: ö teren deliller mevcut değildi. Ne var ki talep edilen azami ihtiyacın, dai- ma dörtte biri karşılanıyordu. Bunun sonunun nereye varacağı tamamiyle meçhuldü. Bir dev T ürkiyenin en iyi gazetecilerinden biri olduğunu ispat eden rahmet- H Sedat Simavi tarafındım kurulan Humyet basın sahasında küçük çap- ir devdi. Bu dev, günde 11 ton kagıt sarfediyordu. Hürriyet gazete- sinin kâğıt ihtiyacı, aşagı yukarı İz- mit fabrikasını kurutac. kadardı. adar gaz etenın raber ithal müsaadesi verilmek sure- tiyle karşılanmıştı. Fakat döviz guç- lükleri bunun devam edemiyeceğini gösteriyordu. Mesele kâğıtla da bit- miyordu. Gazete ona göre mürekke- fotoğraf malzemesine, makine aksamına muhtaçtı. Bu yüz- den bir ithalâtçı gibi çalışması lâ- zımdı. İthalâtçıların vaziyeti ise, ma- lümdu. Gazete pazar günleri 270 bin, di- ğer gunler 320 bin basıyordu ve bu tiraj, güçlükler göz önünde tutula- 12 rak kısılmış tirajdı. Yalnız Hürriyet e mec- ntısı yüzün- den tirajlarını frenliyorlardı. Gazete sahipleri atlarının hızını kesen Jo- keyler vaziyetindeydi. Hürriyet en az iadeyle çalışan gazeteler arasınday— dı. Devlet Bakanlığı yüzde 26 iade hakkı tanıdıgı halde, Hurı'ıyetın la- desi yü 10 civarındaydı. Fakat gazete oyle bir d haline gelmişti , YÜZ! 0 iadesi İstanbulun bir çok gazetesının, hattâ, gazeteleri mecmu- unun tirajından yuksektı Hakikaten Yeni Sabah, Milliyet, Cumhuriyet, Dünya ve Tercümanın dışındaki ga- zeteler 25 bin basmıyorlardı. Anka- rada tirajı bundan yüksek olan tek gundelık gazete Ulus idi. Humyeî yarından sbamn * baskısını yarıya - indiriyor K>A o M(Aşı cd/ı’ü e .ı-)n ga ıhıııı ŞAĞ oKY ouıam)ınhw lebere ıı.ıuı—-.. »M(ymm verepcot “<. o YKd ipreilesi OkYOğAN S e ğ Sti Ka ada »W—Mwwmm e Sui. ıı—xg_n Ş aww"o"ı.ı u»mrn. kv&»am görünts. | xwo»ı.&ımm—daı p'ct» akdışğe | wwç—we umwxmı—-ıw il Syüteca URYENU M——h», HLA Böpiasün. —| ın.ııını "Hürriyet' in ılanı Memleket kalkınıyor Bir gazetenin kaderi Humyet bundan sekiz sene evvel intişara başladığı zaman, Bâbıa- linin büyükleri "iş yok" demişlerdi. Hakikaten gazete çok iyi bir baskı- dan ve temiz resimlerden başka kıy- mete malik görünmüyordu. — Fakat Sedat Simavi, buyuk tirajlı bir halk gazetesi, bir kütle gazetesi hazırla- mıştı. İnsanların okumak için fazla vakitleri yoktu, ama diğer taraftan da dünyada olup bitenleri öğrenmek arzusu içindeydiler. Bu bakımdan 0- mak için olmaktan ziyade bakıl- mak için bir gazete lazımdı. İşte Hurrıyet boyle bir gazete olacaktı. a 1048 ndra Olimpi- yatları gelıp çatmıştı. Hürriyet, bü- gazete sıfatım o vesileyle ka- zandı; Başta Cumhuriyet, Babralinin kodamanları Olimpiyatları takip için kötü teşkil edilmiş ekipler gönder- mışlerdı Hele hemen hıç bırırıın ak- lına bir foto muhabirini ekiplerine dahil etmek gelmemişti. Hürriyet i- şe, sadece foto Aliyi gönderdi. Foto Ali güzel resimler çekti, Hürriyet bunları birinci sayfasında büyük şe- kilde verdi. Bu bir yenilikti ve halkın ne istediğini Sedat Slmavi anlamıştı. Üstelik güreşçilerimiz de dünya şam- piyonluğunu kazanınca halkın bütün alâkası Olimpiyatlara çevrildi. Artık herkes, Hürriyet okuyordu. Fakat Hürriyet, alâka toplayınca işi gevşetmedi. Bol reklamın arkası- nı kesmedi. Radyoda, duvarlarda, el ilânlarında hep Hürriyetin ismi du- yuluyor, görülüyordu. Hikmet Feri- un Es'in kremasını Hürriyet aldı. Onun, çıplak göğüslü kadınlarla rö- portajları ilk defa olarak Hürriyetin birinci sayfasını süsledi. mle de- vam etti ve Sedat Simavinin vefatın- dan sonra işi tamamiyle ellerine alan çocukları gazeteye aynı ruhu ver iler 250 bin tiraj.. Hem de, kısılmış bir tiraj.. Hürriyet, normal şartlar altında bunu daha da arttırabilirdi. P. nin kalkınma veya ikti- sadı istiklâl savaşı adını verdiği ve hiç bir ilmin kabul etmediği iktisadi politikasının tesirini nasıl ütün vatandaşlar çekiyorsa gazeteler de çekecekti. Nitekim çekti Şimdi Türkiyede halk, kahve ve şeker sıkıntısının yanında bir de Hür- riyet sıkıntısı çekmeğe başlamıştır. Hurrıyetın küçük harfle yazılan cin- hele 1954 den bu yana zümrüdü anka haline gelmişti. Buna büyük harfle yazılan Hürriyet ilâve olmak- tadır, İş orada kalacak mıdır? Yani gazeteler 100 bin civarında bir tiraj yapabılecekler midir? Yoksa yakın- a, gene büyük harfle Cumhuriyet, Mıl]ıyet sıkıntısı da mı baş göstere- cektir? Tek çare Hukumetın basına karşı sempati göstermediği muhakkaktır. Ga- zeteler ne kadar az satılırsa iş ba- şındakilerin o kadar rahat edecekleri' yolunda bir kanaatin mevcudiyeti de görülmektedir. Resmi davetlere bile çağrılmayan — gazetecilerin iktisadi şartların sebebiyet verdiği sıkıntılar- dan masun bırakılması için D.P. ik- tidarının hususi bir dikkat ceğine inanmak safdilliktir. bu sıkıntılar, basına baskıya politik sayılamıyacak bir veçhe, bir maske temin etmektedir. "Var mı ki, vermi- yoruz?" mazereti agızlardadır Ça- re, hükümetin basın hürriyetinin te- meli olan malzemenin Amerikan yar- dımından temini hususunda Ameri- kalılarla müzakereye — girişmesidir. Amerika hükümetinin bu mevzuda anlayış göstermesi kuvvetle muhte- meldir. Türkiyenin basın hürriyeti- nin malzemesine en azından kalkın- ma malzemesine olduğu kadar muh- taç bulunduğu ortadadır. Hürriyet işin nereye varacağının ilk ciddi ışa— retidir ve onu anlamamazlıktan gel- mek hatadır. Yoksa bir gün, görece- ğiz ki sıkabilecek gazete kalmamış! AKİS, 2 HAZİRAN 1956