İMTİHAN hayet Kurultaydaki konuşmaları- na kadar bir çok hareketi üstüste gelerek eski Devlet Başkanına Devlet Başkanlığı sırasında onda birine malik bulunmadığı bir pres- tij sağlamıştır. Hattâ gariptir, 1- kinci Dünya Harbinin ateşinden masun kalmamızın bir siyasi deha eseri olduğu hakikati dahi, ancak son zamanlarda farkedilmiş ve va- tandaş için yaı'ından emin olarak ma" nın büyük bir saadet teşkil ettiği şımdı görülmüştür. Ama 6-7 eylül felâketinden bu yana artan, CELP. nin değil, met İnönünün itibarıydı. Genel Başkanın gözlerde büyümesinin partiye de tesir ettiği şuphesızdi. Genel Başkan sayesinde .P. de millet tarafından başka şekılde görülmeye başlamıştı. Bilhassa D. P. nin e mışlardı" deniliyordu. mılletın "bu kadarını Halkçılar bi- e yapmamışlardı" demesi kâfi de- gıldı "Halkçılar bunlardan iyi ya- arlar" demesi lâzımdı. Bunun yo- lu ise, Genel Başkan olarak değil, parti olarak emniyet vermek, gü- zel örnekler sunmak, olgunluk gös- termek ve devlet idare etmiş olan .nin devleti gene, hem eski- sınden iyi şekilde idare edebileceği- ni şahıslariyle ve delilleriyle orta- oymaktı. Kurultay, bilhassa Parti Mec- lisi seçimlerinde kullandığı rey is- tikametiyle ilk adımı atmıştır. K asım Güleğin, geçen yıllar zar- a C.H.P . için Genel Başkan- dan sonra en faydalı insan olduğu- na zerrece şüphe yoktur. Bir kısım küçük beyler - bu, bizzat Kasım Güleğin tâbiridir - kendilerine za- rar gelmesin diye seslerini çıka- ramazlar, bir diğer kısmı ise iyilik gelsin diye iktidar liderleriyle pa- zarlık ederlerken Genel Sekreter partısının sesini yurdun dört bu- cag na duyurmuş, gazetelerde C.H. . den bahsettirmiş, bir alâkanın mıhrakı haline gelmiştir. Ümidsiz- lik havası kısmen onun sayesinde dağılmış, mücadelenin hâlâ kabıl olduğunu bir çok kimse ondan rüp öÖğrenmiştir. Bunlar takdıre lâyık hareketlerdir ve Genel Sek- reterin aynı yolda faaliyetine de- vam etmesi Kurultay tarafından tasvip olunmuştur. Ancak C.H.P. nin, İsmet İnönü- den başka devlet adamına de sa- hip olduğunun gösterilmesi lâzım- dı. Kasım Güleğe bu sıfatı verme- nin imkânı yoktu. Yarın bir ikti- dar değişikliğini millet aralarsa devlet işlerini bir tek adamın e- line gıtmıyecegı, bilâkis kuvvetli ir in mleket mukaddera- tını tayin edecegı, bu ekibe devlet idare etmiş ve çok temiz kalmış şah sıyetlerın dahil olduğu ortaya kon- malıydı. "Peki Adnan bey gidecek, AKİS, 2 HAZİRAN 1956 Kasın bey mi gelecek?" sözü, du- daklardan ve daha mühimi lerden silinmeliydi. Zira bu, C.H. P için handıkapların en büyüğüydü. Eski partınm iç bünyesini bılenler, böyle bir şeyin varid olmayac. da müttefiktiler. Ama, llet C. H aha muhalefetteyken, ikti- darı aldığı takdirde nasıl bir idare kuracağını öğrenmek istiyordu. Sütten bir defa ağzı öylesine yan- Vatandaşın merak ettiği, C. H. P. iktidara geçerse başbakanın a- dının Şemsettin Günaltay mı, yok- sa Kasım Gülek mi olacağı değil- di Mesele, işlerin nasıl tedvir edi- leceğiydi. Memleket mukadderatı hangi ellere seçecekti? Bu ellerin, daha muhalefet yıllarında imtihan vermeleri lâzım Evvelâ itimad alacaklardı, sonra rey. 1950 den bu yana usuller değişmişti. Hiç kimse Demokrat idareden kurtulmak için ne olduğu belirsiz bir başka idareyi iş başına getirmiyecekti. Devlet i- dare etmiş tecrübeli adamlar, dev- let idare edebilecek kabiliyetli a- damlar.. Aranılan bunlardı. Ora şu son yıllar devlet idaresinin ço- cuk oyuncağı olmadığnı, amatör işinden başka bulunduğunu ve meydanlarda nutuk çekmekle me- suliyet mevkii işgal etmenin de- gışık şeyler olduğunu ispat etmiş- C.H de böyle kimseler var mıydı, yok muydu" Varsa ortaya çıkmalıydılar. Ama her halde bir eşek sırtında, aba giyip ayağına çarık çeken bir Kasım Gülek tek başına memleketin başına getiri- lemezdi. Son Kurultay, eski partinin boyle şahsiyetlere malik bulundu- ğunu gösterdi. S imdi, kendilerini göstermek sı- rası bu şahsiyetlerdedir. Tıpkı Ismet İnönü gıbı onlar da, devlet adamı olduklarını, devlet adamı vasfı taşıdıklarını mıllete kabul et- tirmekte mükelleftirl C. H. P. 1950-1954 metodundan bambaşka metodlarla çalışmalıdır. Dinamik, fakat seviyeli bir muhalefet! Işte, 6-7 eylül hadiselerinden bu bizzat Genel Başkanlarının yaptığı budur. Onlar, milletvekili olmadık- larından dolayı seslerini vatanın üstünde duyuracaklardır. Hadise- leri dikkatle takip etmek, sonra fikirlerini söylemek zorundadırlar. Toplantılarda konuşacaklar, beya- natlar verecekler, tebliğler çıkara- caklardır. Millet küfürden tüden, patırdıdan hoşlanmadıgını belli etmıştır, fakat muhalefetin, bugünkü şartlar altında çok şid- detli bir tenkid yapmasının zaruri olduğunu da sürüp anlamaktadır. İsmet İnönünün ağzından bir tek defa bir kötü söz çıkmış bulundu- ğunu hatırlıyan var mıdır? , C.H.P. Genel Başkanı kadar, bılhassa şu son Zzamanlarda ağır konuşmuştur ? Hakiki devlet adam- », bu meziyete sahiptirler. Bun- dan başka milletin ne beklediğini de sez...ek icap eder. Öyle haller vardır ki, bu haller tehlikelerle do- lu bulunabilir. Fakat o anda va- tandaş Muhalefetın hakiki ve sa- mimi kanaatini öğrenmek ihtiya- dındaysa, vazifenin, göz kırpılmak- sızın yapılmalı lazım gelir. Bu ba- mdan, yarının devlet adamları gerekli medeni cesarete sahip bu- lunduklarını da gostermelıdırler Parti Meclisi, eğer şımdıye ka- dar takip edilen usul gereğince her iki ayda bir toplanır ve ile müzakere edip bir tebliğ çıkar- makla yetinirse kendisinden bek- lenileni başarmış sayılamaz. Parti Meclisinde ihtisasa göre bir nevi iş taksimi yapmak, yanı çok ba- kanlı bir "Gölge kabine" kurmak şarttır. Zira Parti Meclisinin aza- ları Meclislerinin toplantı halinde unduğu üç gün zarfında değil, toplantı halinde bulunmadığı iki ay içinde asıl çalışmalarını yapacak- lardır. Meselâ Şemseddin Günal- tay, yanında Parti Meclisinin iki üç azası, doğu illerini dolaşmamalı mıdır? Meselâ Faik Ahmet Barut- çunuıı bir heyetle beraber denizi taraması faydasız mıdır ? İsmail Rüştü Aksal Marmara böl- gesini gezmemeli midir? Başka bir kafile Egeye, başka bir kafile Çu- kurovaya, bir diğeri Orta Anado- luya dagılmamalı mıdır? Millet, kendisini kimlerin idare edecegmı görmelidir. Cahid Zamangil iyi bir ticaret bakanının ne yapması lâ- zım geldiğini tenkıdlerıyle ortaya koymalıdır Ş ürler veya Ce- lâl Dor: av nma ışlerımızın nasıl yurutulmesı gerektiği hak- kında müsbet fikirler ileri sürmeli- dirler. Fuad Sirmen yahut Ali Rıza Türel partilerinin kanuni Mevzuat bahislerinde ne düşündüğünü bil- dirmelidirler. Bunlar yapılırken de Parti Mec- lisinin bir Akademı olmadığı, onun mensuplarını da Akademi azaları- nın değil polıtıkacıların teşkil et- tiği hatırdan çıkarılmamalı, dina- mizm ruhlara hâkim olmalıdır. Ku- rultayın delegelerinde bu canlılığı örmemek imkânsızdı. Meclis ken- disini seçenleri hayal sukutuna uğ- ratmamalıdır. arti Maeclisinin çalışmalarını, psadeceCHF lilerin değil, bü- tün bir umumi etka dikkatle takip etmesi içinde bulunduğumuz şartların icabıdır. Mılletin D. P. iktidarından memn olmadığını, ona ilk seçimlerde değiştirmek ni- yetini taşıdığını görmemek için gözlerin makam bağlariyle bağlı olması lâzımdır. Fakat, D. P. nin yerine kimi? Bu sualin cevabı ise şudur: Devlet; idare edebileceğini delilleriyle gosteren parti, iş ba- şına getirilecek olan partidir.