Şevket R. Hatipoğlu Resmi çekildiğinde bakandı hatasıydı. meseleleri başkaydı. İnönü'nün zaafı I nönünün şiddetle hücuma uğrama- sı değişik sebepten olacaktı. Fa- kat işin o tarafına Zafer maalesef dokunamayacaktı. Zira bahis mev- zuu olan Başbakan Menderesin ideal arkadaşlarından Nihad Erimdi. Ter- cüman Gazetesinin bildirdiğine göre her seyahat dönüsü ideal arkadaşı- nı hediye siz bırakmıyan Menderes, üstada Tahrandan da bir acem halısı getirmişti. Kurultayın arefesinde Nihad Erim Kocaelide elinde bir takım mektup- larla dolaşıyor, her önüne — gelene bunları gösteriyordu Mektubunun bi- rinin altında İsmet İnönünün imzası vardı. Genel başkan bu mektubun- da Nihad Erimi adeta ibra ediyordu. Üstadın mazide hizmetleri olmuştu, istikbalde de hizmetleri — olaca Böyle bir mektubu yazmaya, sabık şefin hakkı bulunmamalıydı. — Zira C.H.P. "Nihad Erim tehlikesi" ni güç atlatmıştı __ve D. Kurultayın P. nin yuvarlanış devri de üstadın İnönü bırakıp Menderese ideal arkadaşı olmasıyla başlamıştı. İsmet İnönünün bu mektubu mer- hamet eseri olarak verdiği muhak- kaktı. Ama düşünmeliydi ki mektubu istismar edilecektir. Bu hareketin, ihad Erim, gazetesinde Menderes'in "demokrasi iklimi" havasım çaldığın- dan dolayı Parti Meclisinde hücuma uğradığında Halkçı Gazetesine gidip üstadla başbaşa resim çektirmekten zerrece farkı yoktu. İsmet İnönü se- nelerin rakik hale soktuğu yüreğine taş bağlayabılırdı, ama “demokrasi iklimi"nin şampiyonunu — merhame- ten dahi olsa korumak hakkı mev- cut değildi. Hem herkes biliyordu ki Nihad Erim hakkında Haysiyet di- AKİS, 12 MAYIS 1956 vanının mahkümiyet kararı, sırf İ- nönünün tazyiki yüzünden beraat ka- rarına inkılap etmiştir. O İnönü ki Menderesin kendi ideal arkadaşları olan Sarolları, Zorluları kurtarmak için gosterıler tertiplediğinden şikâ- yetçidir . Mesele Nihad Erimin şahsı değil- di. Pohtıkacı Nihad Erimi bir değil, bin İnönü bir araya gelse; üstad e- linde bir değil, bin mektup bulundur— sa kurtaramazdı. zihniye- tin ifadesi olarak Inonunun yaptığı tek kelimeyle gaftı. Böyle davran- makla idealistlik dersi verdiği binler ve binlerle C.H.P. liyi 1nfıale sevket- tiğinin farkında degıl miydi? — Zira nasıl Demokratlar kendi kendılerme ruyorlarsa Halkçılarm da "her şi bir Erim için diye sordukları- nı İnönü dışarıya biraz kulak verse kolaylıkla duyabilirdi.' Himaye etti- ğin adamı kurtarmak için Haysiyet divanına tesir et, o ibra olsun diye eline mektuplar ver; sonra bunların eşim yapan Menderese ver veriştir. Bunun samimiyetle alâkasını anla- mak son derece zordur. Kurultayda ümid edilen tüzük, program, taktik ve Parti Meclisinin kuruluşu bahislerinde İnönünün gö- rüşlerinin muzaffer olmasıdır; Genel Başkanlık ve Genel Sekreterlik ma- kamları zaten mücadele mevzuu ol- mayacaktır; İnönünün rakik kalbine gelince, Kurultayın kendisine bir bü- yük taş hediye etmesi ve şahsi işler- le parti işlerinin birbirine karıştırıl- maması gerektiği hususunda kolay kolay unutulmayacak bir ders verme- si pek ziyade şayanı temennidir. Hür. P. Hareket ve Bereket Be haftanın başında Türkiye Bü- ük Millet Meclisinde Milli Ko- runma kanunu gibi tamamile hukuki ve büyük kısmiyle iktisadi bir ka- nunu D.P. at Gürkan kudretli omuzlanna almış müdafaa- ya çalışırken, salona bir göz atanlar D. P çındekı hukukçu ve iktisadçı YURTTA OLUP BİTENLER elemanların nereye gittiğini kolay- lıkla gorebılıyorlardı Bunlar, sol ta- raftan sağ tarafa geçmışlerdı Gören- ler biraz sonra işittiler de: zira evve- lâ Feridun Ergin, müteakiben Ek- rem Alican kürsüye çıktılar ve ka- nunun mükemmel bir tenkidini yap- tılar. Hiç bir şey demokratlara, isbat hakkı mevzuunda Başbakanın fevri hassasiyetinin kendilerine neler kay- bettirdiğini bundan iyi gösteremezdi. Üstelik Ticaret Bakanlığı sandalyasın da da Zeyyat Mandalinci oturuyordu. O gün başkan Agâh E rozan -kürsü- de onun bulunması da bunun başka bir deliliydi- celseyi erkenden tatıl etmek lüzumunu hissetti. Hür. P, zafer kazanmıştı. Zaten kadro ola- rak Mecliste en kudretli partinin -ta- ü e dahil- Hür. ğunu herkes biliyordu. Ne var ki Hür. P. siyasi partilerin Forum mecmuasıy- .- Tam Türkiye'nin fikrt seviyesini kalkındırmakla meşguldu! Bu yüz- dendir ki mensupları kürsüye çıkıp söz söylemeden evvel, bir takrir ver- meden evvel, bir müdahelede bulun- madan evvel soyleyeceklerı SsÖzün, ve- recekleri takririn, yapacakları müda- halenin kendilerine ve* partilerine la- yık olup olmadığım günlerle duşunu— yorlardı. Fakat geçen haftama için- de partiye bir hareket geldiği görül- dü. Bu hareketin bereket getirece- ğinden de zerrece şüphe yoktu. Zi- ra partinin eksiği, cevvaliyetti. Hür. P. liler evvelâ sözlü sorular- la taarruza geçtiler .Hakikaten üze- rinde durulacak bir çok mesele var- dı ve bunların her biri kendisine gö- re mühimdi. Mustafa Ekinci, Fethi Çelikbaş, Turan Güneş, halkı ziyade- siyle alâkadar edecek mevzularda ba- kanlardan izahat istediler. — Turan Güneş ayrıca Halil Özyörük hakkın- da bir Meclis tahkikatı talep etti. Zi- ra bizzat D.P. — milletvekillerinden Mehmed Ali Sebük sabık emyiz başkanının Temyizde İspat hakkını haleldar eden meşhur kararı tahrif ederek aldığım iddia etmişti. Böyle bir ıhbar Üzerinde durmamak imkân- sızdı. P. mensupları bunların harıcınde kanun teklifleri görüşülür- ken de konuşacaklardı. Bunun için F. Ergin - T. Güneş - Bir parti kanlanıyor FE. Alican