DÜNYADA OLUP BİTENLER Nato Silâhtan paraya B undan on gün kadar evvel Paris- te çıkan ve bilhassa dış politika meselelerinin incelenmesinde ihtisası bulunan Le Monde gazetesinde "İkin- ci Lizbon konferansı" diye bir tabir geçiyordu. Tabirden kastedilen At- lantik Paktı Teşkilâtı Konseymm Pariste yapacağı toplantıydı. "Birin- ci Lizbon Konferansı" bundan dört sene kadar evvel toplanmıştı ve Tür- kiye ile Yunanistanın da pakta res- men kabul olundukları bu konferans- ta NATO nun askeri gücü tesbit edil- mişti, "İkinci Lizbon Konferansı" di- ye anılan yeni Paris toplantısında i- se, Fransız gazetesinin kanaatine gö- re pakt, değişik bir veçhe alacaktı. Hakikaten bu haftanın başında Kon- sey tarafından neşredilen tebliği o- kuyanlar Le Monde'un yanılmadığını li geçmişti. Toplantıya, Türkiye hariç, hemen her memleket evvelden varılmış sağlam kararlar ve niyet- lerle gelmişti. Bizim dışişleri teşki- lâtımız başka işlerle meşgul bulundu- ğundan ve başındaki zat da o karışık mekanizmayı bir düzene sokup ve- rimli şekilde çalıştırmak kudretin- n mahrum olduğundan hazırlıksız halimiz daha muzakerelerın başında anlaşılmıştı. Konuşmalar gösterdi ki aza memleketlerin hemen hepsi dün- yada bir degışıklıgın olduğuna kani- dirler. Değişikliğin — Rusların tutu- mundan geldiğini de herkes kabul e- diyordu. Münakaşa edilen bunun de- recesi, tesiri ve netıcelerıydı Ama 1949 veya 1952 NATO'sunun bugün- kü ihtiyaçları karşılıyacak bir mü- essese olmadığı aşikârdı. O seneler- de askeri faktör ve emniyet mesele- leri her şeyıh fevkindeydi. Bugün ise tehdit, asker! olmaktan ziyade ikti- sadı ve sosyaldı O bakımdan Liz- TO Konseyi toplantı halinde Elde silâhtan, anladılar. Atlantik Paktı teşkilâtı Paristeki toplantısının sonunda, top- lantının başında olduğundan hayli değişik bir manzara arzediyordu. İ- şin bizi alâkadar eden tarafı ise bu değişikliğin dış politikamızda Adnan Menderesin balen kullanmakta oldu- ğu dilden farklı bir dil kullanılması— nı gerektirdiğiydi. Zira azası' bulun- duğumuz teşkilâtın fikirlerine ve bu teşkilâtın en üst kademedeki konse- yinin vardığı karara tercuman olan bu tebliğde dünyanın durumu, bizim gördüğümüzden bambaşka şekılde çiziliyordu. Hararetli müzakereler P ariste, Eyfel kulesine bakan Cha- illot sarayının duvarları kartona benzeyen büyük salonunda cereyan eden müzakereler oldukça hararet- 14 cepte paraya bon konferansında askeri gücünü bir nizama bağlayan Atlantik paktı teş- kilâtı Pariste yeni ihtiyaçları karşılı- yacak bir veçhe kazanmalıydı. İşin Oo safhası, Fransız Dışişleri Bakanı Pineau tarafından getirilen bir for- mülün ele alınmasiyle halledildi. Amerikanın — vaziyeti Parıs konferansının başında tutu- mu meçhul bulunan delegasyon Amerikan delegasyonu idi. Washing- ton'da askeri ve iktisadi yardımın ye- ni bir şekle bağlanması lüzumu ka- bul ediliyordu. Ancak bu şeklin ne olacağı hususunda çok çeşitli fikir- ler ve projeler Vardı. Bazı kimseler NATO'nun bu ise âlet olmasını mu- vafık buluyordu. Diğerleri — Avrupa iktisadi 1şb1rlıgı Teşkılatına başvur- a münasip addediyordu. Başkaları ise bir usulün keşfedilme- sine taraftardı. Her Fkrın sadece A- merikada degıl NATO içinde hararetli mudaf'ılerı Ve hararetli mu- halifleri vardı. Fakat Pariste anlaşıl- dı ki esasta mutabakat mevcuttur. Yani NATO'nun askeri cephesinin yanında onun iktisadi, sosyal ve kül- türel cephelerini kuvvetlendirmenin tam zamanıdır. Konseydekı müzakereler sırasın- tikasındaki yumuşama ve nihayet be- raber yaşama meyli NATO'nun as- keri kudreti sayesinde meydana gel- mişti. Ama bu yumuşama ve bu me- . Gerçi bunlar aza devletle- rin savunma güçlerini ihmal ettire- cek mahiyette değildi. Öyle davranıl- dığı takdirde feci bir hata işlenirdi. Ancak güvenlik mülâhazasının ya- nında, adeta onun kadar kuvvetli o- "yeni sulhsever teşebbüsler" lüzumu / Ortaya çıkıyordu. Bunun kı- saca mânası şuydu: askeri hazırlık- lara yarın tecavüze uğranılacakmış gibi devam etmek ve bugünkü gücü kaybetmemek; diğer taraftan da ya- rın tecavüze uğranılmıyacakmış gibi başka sahalarda gayret göstermek. Bunun için ne yapılacaktı? Konsey, prensipten öteye geçmedi ve azası arasından üç bakan seçerek onları tetkikat yapmaya, sonra konseye bir rapor sunmaya davet etti. Bu ba- kanlar en kısa zamanda NATO'nun arzulanan yeni çehreyi nasıl alacağı hususundaki çalışmalarının neticesi- ni bildirecekler ve ondan sonra fiili- yata, geçilecekti. Bir camia kuruluyor P aristeki muzakerelerden sonra bir "Atl antik Camıa ku aykırılığı izaleye çalışmak, istikrar sağlıyacak şartları gerçekleştirmek vazifesi konseye veriliyordu. Bu su- retle aynı ideallere inanmış ve aynı prensiplerle idare edilen memleket- ler müşterek meselelerini beraberce halledeceklerdi. Karşılıklı güven, ti- tı teşkilâtının yeni alacağı şekıl için- de azalar askeri güçlerine gore degıl ıktısadı ve sosyal faktörler göz önün- de ularak mevki sahibi olacaklar- N TO ü gu müddetçe Türkiye "en güvenilir müttefik" payesini kolaylıkla alıyor- du. sonra, eğer teşki- lât içindeki yerimizi muhafaza et- mek istiyorsak, bir çok şeyimizi ye- ni baştan düzenlemek mevkiinde bu- lunuyorduk. Bunun için de maalesef fazla vaktimiz yoktu. AKİS, 12 MAYIS 1956