AKIS Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene : 3, Cilt: VII Sayı : 105 Rüzgârlı Sok. Ovehan Kat: 3 Daire: 7 P. K. 582 — Ankara Tel: 16321 (Başyazar) 18992 (Yazı İşleri ve İdare) Fiatı : 60 Kuruş İmtiyaz Sahibi : Metin TOKER Umumi Neşriyat Müdürü : Hamdi AVCIOĞLU Bu nüshada yazı işlerini fiilen idare eden mes'ul Müdür : Yusuf Ziya ADEMHAN Teknik Sekreter : M. Nevzat ÜNLÜ Karikatür TURHAN Fotoğraf : Hüseyin EZER ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI Klişe Doğan Klişe ATELYESİ Müessese Müdürü Mübin TOKER Abone Şartları : 3 aylık (12 nusha; : Glira 6 aylık 25 nüsha) : 12 lira 1 senelik 52 nüsha) : 34 lira İlân Şartları 4 renkli arka kapak (Tam sayfa) : ira Kapak içi 300 lira metin sayfaları Santimi 4 lira Dizildiği ve Basıldığı Yer : Yeni Matbaa — Ankara Kapak resmimiz: Şehinşah Pehlevi Mümtaz bir misafir AKİS, 12 MAYIS 1956 Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları emokrat Parti iktidarı son dört senelik devresinin yarısını bu- günlerde tamamlarken, elinizde tuttuğunuz mecmua da neşir haya- tıma ilk iki yılını geride bırakıyor. Bu iki yılın hikâyesi uzun seneler sonra yazılacak demokrasi tarihi- mizde mutlaka ehemmiyetli bir yer tutacak ve Üümid ederiz ki onun kara, tarafları gelecek nesiller için bir ibret dersi yerine geçecek, böy- lece bir işe yarıyacaktır. Zira D. P. nin 14 Mayıs 1954 seçimlerini kahir ekseriyetle kazandığı gün herkes gibi bu mecmuayı hazırlı- yanlar da sanıyorlardı ki bir inti- kal devresi sona ermekte, demok- rasimiz bulanıklıktan kurtulup berraklığa kavuşmaktadır. Halbu- ki şimdi hiç bir tereddüde mahal kalmıyacak şekilde anlaşılmış bu- lunmaktadır ki 14 Mayıs 1954 ge- cesi "artık ince demokrasiye pay- dos" diyenler hakikaten intikal devresine son vermeği, bulanıklığı ortadan kaldırmağı kafalarında tasarlıyorlarmış. Ama bızım ve bi- zim gibi mılyonlarca "Demokrat Partiye mütemayil" insanın anladı- ğı istikamette değil.. Meğer inti- kal, demokrasiden totaliter idare- ye; durultma bulanıklıktan karan- lığa doğru imiş. Hepimiz öylesine safca hareket etmişiz ki! İnce demokrasiden hoşlanmı- yanların vakit kaybetmekten de hoşlanmadıkları artık sabit olmuş- tur. Seçim kanunu, emeklilik ka- nunu, Kırşehir kanunu göz açıp kapayıncaya kadar geçirilivermiş- tir. Bunların tatbikatında zerrece tereddüt gösterilmemiştir. Arka- an basma eziyet faslı gelmiştir, onu muhalefeti teslim almak için - ellerinde olmayan bir malı teslim etmek istedikleri sonradan ortaya çıkan - bazı zevatla pazarlıklar ta- kip etmiştir. Korkanlar korkutul- muş, menfaatperestlere menfaat sağlanmış, safdiller kandırılmıştır Ama bunca gayrete rağmen hava, bir totaliter idareye müsait bava haline gelmemiş ve nitekim dikta- törlük geçmemiştir. Zira bunun heveslileri heveslerinin — gırtlakla- rında kaldığını acı acı hissetmişler, onu her şeye rağmen gırtlakların- dan geçirmeğe çalışmanın kendile- rini boğulma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını görüp anlamış- lardır. Elbette ki bu millet sadece korkaklardan, sadece menfaatpe- restlerden ve sadece safdillerden müteşekkil değildi. İşte geri kalan- ların mukavemetidir ki teferruatı- na kadar hazırlanmış bir plânı a- kamete uğratmıştır. Aynı gayret- ler aynı neticeye varmaya mah- kümdur. Dün muvaffak olamayan totaliter idareye dönüş çabalama- sı bugün de muvaffak olamayacak- tır, yarın . Bu neviden teşeb- büslerin karşısında bulacağı kuv- vetler arasında daima AKİS'in de olacağına dair artık herkesin bil- dıgı hakikat, şu mecmuanın üçün- cü yaşına basarken en büyük ifti- har vesilesini teşkil etmektedir. Zira bir basın, eğer hür bir ba- sın olmak isterse hür basın organ- larından mürekkep olmağa çalış- malıdır. Elbette gönül ısterdı ki hür basın organları, basın hürriye- tinin neticesi bulunsu Atta ince demokrasının yeminli düşmanları buna mani olduklarına göre basın hurrıyetını hür basın organları ku- racaktır. Onlar kendi hürriyetleri- ni müdafaa etmezlerse, onlar ar- zuladıkları rejimin — tees susu için gayret sarfetmeyip her şeyi baş- kalarından - ve bilhassa polıtıka- cılardan - beklerlerse, 0nlar rek- tiği zaman kuvvetli, m tecanıs ve musir reaksiyon göstermezlerse, ıkıp usanmadan savaşmazlarsa kim, niçin basın hürriyetini ver- sin lütfen söyler misiniz? A; ey adalet teşkilâtı, aynı şey üniversi- te ve nihayet aynı şey seçmen için bahis mevzuu değil midir? Müsta- kil olmak isteyen bir adalet teşki- lâtı bugünkü şartlar içinde müsta— kil adalet mensuplarından kep olmağa çalışmalıdır. Ozledıgı- miz Adalet istiklâlini bızde mus- takil, her şeye rağmen so dar müstakil, vicdanlı ve şeı'eflı hakım kuracaktır Eğer o sinerse, eğer o küçük hesaplarla mukave- met göstermezse, o başına gelenlerı utanç verici bır tevekkül- le sinesine çekerse kendısıne yapı- lanlar azdır bile. Nitekim bunu gö- renler yarın daha çogunu yapa- caklardır. Ya üniversite muhtari- yeti? Profesör, bu muhtariyete karşı indirilen darbeler neticesin- de hem kendini, hem de ilmi köle etmege katlanırsa dünyanın bütün İyi niyeti bir memlekette üniversite muhtariyetini tesıse kafı g elmi e Nasıl gelsin ki hürr! on u- hafazaya lâyık olanların sırtında kalabilecek bir kıymetli kürktür. Aksi halde, biri gelip onu mutla- ka çeker alır. Nihayet seçmen, elinde tuttuğu reyin kıymetini bilmezse ince de- mokrasiden hoşlanmayanlar onu ergeç reyinden mahrum edecekler- dır Şikâyet et, şıkayet et; sonra, rey zamanı gelın ya korkudan ya menfaatten, ya da safdıllıkten reyini şikâyetçi okluğun adama ver! Bunun, anlaşılan tarafı yok- tur Daha doğrusu vardır: demek seçmen daha iyi bir muame- leye layık değildir, ona yapılanlar azdır Elbette ki herkes evinin önünü temizlese sokaklar pırıl pırıl olur ve bu, sadece bir belediyecilik pren- sibi değildir. Saygılarımızla KİS