General Franko ve tankları rtik — kimseyi da "Phallangiste" olan, yâni Franko- nun ilk ideallerine sadık kalan genç- liği bile çileden çıkartmıştır. Gençli- ği ve aydınları bilhassa üzen şey ba- sının hür olmamasıdır. Bugün İspan- yol basını sıkı bir kontrol altındadır. Hangi haberlerin hakikata uygun ol- duğunu geçenlerde Basın - Yayın ve- kili Arias Salgado bir kararnamede ilân etmiştir. Bu ise kulak gazetesi- nin ekmeğine yağ sürmüştür. Franko rejiminin bir hususiyeti içeride oldu- ğu kadar dışarıdaki olayları da hal- kın bilgisinden uzak tutmaktır. Bu ise muazzam bir insan kütlesini dü- şündürmektedir. —Bugün İspanyada Frankoyu yalnız onun sayesinde zen ginleşenlerle karaborsacılar tutmak- tadır. Boyle insanlara rejımını dayan dırdığı için efkârı gene- ral'e büsbütün kızmaktadır. Halkın bu tepkisine karşı Frankonun verdi- ği cevap rejimi büsbütün sıkmak ol- maktadır. Frankonun — fikrine göre "Demokrasi bir milletin bütün kapı- larının komünizme açılması demek- tir". Fakat baskının artması halkın büsbütün gerilmesine sebebiyet ver- mektedir. Yakın bir istikbâlde İspan- yadan gelen haberlerin surprızle kar- şılanmaması gerekme İspanyanın bu durumuna Ordu da tesir etmektedir. Ordu mensupları Fas istiklâlinin tanınmasına aleyh- tar olduğunu göstermiştir. Askerlere göre Fas'ın terki milli — gurura bir darbedir ve bir strateji hatasıdır. Halbuki bugün Franko Fas hüküm- ranlığının şampiyonluğunu yapmak- tadır. İç durumun bu şekilde aleyhine döndüğünü sezen general Franko Gerille'de verdiği bir nutukta şöyle demiştir: "Bugün bir inkilâp yaratıyoruz bunun düşmanları olabilir fakat ların gayesi İspanyol Milli Bırlıgını yıkmaktır, bu vatan hainlerinin ga- yesi bizi birbirimize düşürmektir, bi- zi içten vurmaktır; onun için tedbirli davranalım". Enflasyonun tehlikelini AKİS, 12 MAYIS 1956 korkutmuyor belirten Frank o bunun nasıl geçirile- bileceğini söylemedikten başka hükü- metin ücretlerin — düşüklüğü kargı- sında aczini de ifade etmiş ve halka hoş görünmenin yollarını aramıştır. Fakat hiç îuphesız ki bugünkü de- virde kuru İaflardan çok icraat para etmektedir Almanya Ekmeğe sürülen yağ S ovyet liderlerinin Londra seya- hatinin neticesi Alman Hükümet çevrelerini memnun etmiştir. Bu su retle Alman Başbakanı Adenauer te- zinde haklı olduğunu tam seyahat so- nunda başlayan Hristiyan Demok- rat Partisi kongresine açıklamış v gelen delegelerden takib ettiği sıya- seti devam ettirmek üzere selâhiyet almıştır Bugün Bonn hükümetinin — siyas hedefleri tunlardır: Batılılarla ıttıfa— kı bozmamak ve anyanın birleş- mesini sağlamak. Almanyanın birleş- mesi hususunda Ruslar bir kaç kere Adenauer'e iki taraflı görüşmeler yapmak teklifinde bulunmuşlardır Fakat halen iktidarda bulunan Hris- tiyan - Demokrat hükümet buna ya- naşmamaktadır. Batılıları da en faz- la korkutan şey Almanyanın bu hu- susta Ruslarla ikili müzakerelere girişmesidir. Rusların elinde bugün manyaya verilecek çok şey vardır. II. Cihan harbi neticesinde Polonyalı- ların eline geçen man toprakları bu kozlardan biridir. Fakat Ruslar TİYATRO TAHLİLLERİ Yazan: Muzaffer Gökmen Bütün kitapçılarda bulunur DÜNYADA OLUP BİTENLER buna karşılık Birleşmiş Almanyanın "daimi bitaraf devlet" haline gelmesi- ni, âni silâhtan tecridini dili- yorlar. Rusyanın bu tutumu girişilen bütün beynelmilel konferansları aka- mete uğratmaktadır. Bilindiği gibi Batılıların tezi ilk önce Almanyanın birleşmesini teminetmek, ondan son- ra Silâhsızlanma ve Avrupanın gü- venliği konularını ele almaktır. Hal- buki Ruslar bu sırayı değiştirip ilk önce silâhsızlanma, sonra Avrupanın güvenliği ve nıhayet Almanyanın bir- leştirilmesi meselelerinin ele alınma- sını ıstemektedırler Yâni Avrupa ortasında o mans land" - ser- best bölge- ıstemektedırler Bu ise Ba- tılıların arzu etmediği bir şeydir. Fe- deral Almanya — hükümeti de kendi emniyetine bırleşmeye nazaran bir öncelik vermiştir. Bu hal bir taraftan Batı Alman- ya hükümetini diğer taraftan Batılı müttefikleri her konferanstan sonra birbirlerine karşı — şüpheci gözlerle bakmak ve görüşmelerin neticele- rini öğrenmek Üzere temsilcilerini vazifelendirmek zorunda bırakmakta. dır. Bu yüzden son yapılan Cenevre konferansında Adenauer "tatü'ini geçirmiştir. Sonra Hükümet Reisi, Moskovayı ziyaretini müteakip Washıngtona da giderek Amerikalılara garanti vermiştir. Fa- kat Batılılar bu mevzuda yekpare olarak hareket etmemektedirler. Bil- hassa Fransa yanında silâhlı ve Bir- leşmiş bir Almanya görmek isteme- mektedir. Geçenlerde Guy Mollet'nin yaptığı bir beyanat da bunu teyid eder mahiyettedir. Guy Mollet silâhsızlan- ma ve Avrupanın güvenliği mesele- leri hâl edilmedikçe Almanyanın bır— leştirilmesinin — pe ümkün olm dığını söylüyordu. Fakat sonradan İngiltere, Amerika ve Batı Almanya- dan gelen tazyikler neticesinde Fran sa —bunu söylemekle Rus görüşüne yanaşmış olmadığım ilân etmiştir. Hristiyan - Demokrat hükümet böyle düşüne dursun Almanyada bil- hassa Sosyalistler Ruslarla iki taraf- lı müzakerelere girişmek hususunda hükümeti sıkıştırıyorlardı İşte tam bu sıradada e K" Londrayı ziya- ret edıyorlardı Zıyaret sonunda ilân edilen Resmi tebliğ ise Adenauer'in ekmeğine yağ sürmüştür. Seyahat sona ererken başlıyan Hristiyan - De- mokrat genel kongresinde Adenauer "çok güzel fakat bomboş bir tebliğ” demiş ve Ruslarla görüşmenin bir şey ifâde edemiyeceğini, şimdilik Ruslarla iki taraflı müzakerelerin bir netice veremiyeceğini söylemiştir. "B ve K" sun seyahatini müteakip Alman Dışişleri Bakam Von Brenta- no müzakerelerin neticesini öğrenmek üzere İngiltereyi ziyaret etmiştir. Von Brentano'nun gelişi üzerine İngilizler tekrar Almanyanın birleşmesi husu- sunda görüşlerim değiştirmedikleri- ni ilan etmişlerdir. Diğer taraftan da Von Brentano İngiliz idarecilerine teminat vererek Alman hükümetinin Moskova ile iki taraflı - görüşmelere girişmiyeceğini söylemiştir. 17