İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Raporlar İktisadi güçlükler Geçen ayın 30 günü içine iktisadi durumumuzu inceleyen üç rapor sığdı. Bunlardan birisi İzmir Ticaret Odasına aitti. İkincisi İstanbul Tica- ret Odası'nın, üçüncüsü de Merkez Bankasının raporu idi. Üç yetkili or- gan elinden çıkan üç raporu bir ara- da okumak bir mazhariyetti. Bunun- la beraber bir hayal kırıklığı da ek- sik olmadı: İki Ticaret Odası rapo- da Türkiye'nin karşılaştığı ikti- sadi zorlukları inceliyor, pek tabii o- larak mümkün gördükleri tedbirleri tavsiye edıyordu Merkez Bankası'- nın raporu ise, Türkiye'de bu kabil meselelerin mevcudıyetınden yen bihaber görünüyordu. İktisadi zorluklarımızdan, dış ticaret ve te- diye buhranlarımızdan haberdar gö- rünmiyen sadece Merkez Bankasının raporuydu. Bu sahada vazife ve me- suliyet almış olan baş bankamızın bu meseleleri çok iyi bıldıgınde kimse- nin şüphesi yoktu. İstanbul Ticaret Odasının raporu geçen yaz hazırlanmıştı. Ekonomi sahasında tanınmış bir profesörle iki doçent, iştirak ettikleri komisyon toplantılarında geçen yazdan kalan taslağı yuğurup ona ilmi bir damga vurmuşlardı. Bu tasnifli, tahlil — ve terkipli rapor ana hatlarıyle şu ne- ticeyi ortaya koyuyordu: Türkiye ba- tı ekonomisine intibak etmek zorun- dadır. Her şey onu çok taraflı müba- dele ve tediyelerden bilateral kori- dorlara itmektedir. O kadar ki O.E.C. E. ve E.P i çok taraflı müba- dele ve tediye sisteminin dışına çık- tıktan başka, bu sisteme dahi bilate- ral tatbikat sokuşturmuş durumda- yız. Devamlı surette körüklenen bir fiat seviyesi ile dünya piyasaları dı- şında kalan bir memleket, çaresiz o- larak çapraşık yollara sapmaktadır. "Matlarımızda ve dolayısiyle mali- yetlerimizde müşahede edilen ve so- nu gelmiyen yükselmeler, dış tica- retimizi süratle çıkmaz yola ve nevi şahsına munhasır bir fasit daıreye sürüklemiştir." Bu durumda, “"garp ekonomisine intibakın şartı, önce fi- at artışlarının durdurulması, sonra da fiatların makul bir sevıyede istik- rarının temin olunmasıdır." Fiatlarda istikrar mevzuu zaruri olarak Türk lirasının iç kıymeti ile döviz kıyme- ti arasındaki fark meselesini masa- nın Üzerine getiriyor. İstanbul Tica- ret Odası, İzmir Ticaret Odası gibi, bu nahoş mevzuu incelemekten ka- çınmamıştır. Her iki oda bu gidişle bir devalüasyon tehlikesine maruz bulunduğumuzu kabul ediyor. Aca- ba devalüasyon yapmadan ekonomi- mizi ıslah edebilir miyiz, böyle bir a- melıyat gerekirse bünyemizin dayan- ması için neler yapmalıyız diye dü- şünüyorlar. İstanbul Odası bu nazik meseleyi gereken hassaslıkla inceli- yor: "Piyasamız ve cihan pazarı fi- AKİS, 12 MAYIS 1956 Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Bildikleri raporunda yazılı atları arasında büyük fark bulundu- ğuna yani paramızın serbest iç de- ğeriyle sabit kambiyoya bağlı dış değeri beyninde azim bir boşluk be- lirdiğine ve halen bu farklar bazı ne- vi muamelelerle tatbik edilen değişik kur ve prımlerle resmi mahiyet de ik- tisap ettiğine göre, garp ekonomisi- ne iltihakımızda devalüasyon mua- melesi belki zaruret arzedecektir. De- valüasyon aslında memleket ekono- misi lebinde bir tedbir sayılmaz. Fa- kat iç ve dış piyasa fiatları arasında büyük fark meydana gelince bu far- kı döviz fiatlarına teşmil etmekten ekseriya kaçınılamamaktadır. Bahis mevzuu farkın, paranın revalorizas- yonu yolu ile, yani iç fiatların dünya piyasası seviyesine indirilmesi sureti- le 1zales1 prensip itibariyle şayanı ir. Bu yoldan netice istihsali çok müşkül ise de - gereken takyit- lere katlanıldığı takdirde - hedefe varılması imkânsız görülmemekte- ir." Ve her halde, "böyle cezri bir tedbire müracaattan önce, operasyo- nun muvaffakiyetini sağlıyacak şart- ları hazırlamak, yâni iktisadi bünye- mizi bu amelıyeye mukavemet edecek hale koymak lâzımdır." Bütün bunlar Türkiye'nin vakıa- larıdır. Bunları okurken yıllardan beri Merkez Bankası'nın dosyaların- da transfer bekliyen tahsisleri, borç- ları hatırlamamak mümkün olmu- or. Yalnız Merkez Bankası'nın ra- poru bunları hatırlamamaktadır. O, Türkiye dışındaki memleketlere ayır- dığı 27 sayfada, Amerika'nın, Batı Avrupanın sıkıntılarına ekonomileri- ni tehdit eden faktörlere karşı has- sastır. Meselâ Londra piyasasında al- tın fiatının bir sene içinde 12,48 ster- linden 12,57 sterline kayması — gibi değil.. hafif bir kıpırdanma raporun dıkka— tinden kaçmıyor. (Bu 28 1 den kü- çük farka mukabil, bizde, Reşat al- tınının aynı bir yıllık devrede orta- lama 8 48 bir artık göstererek 66 liradan 92 liraya çıktığı malümdur.) Geçınme indeksleri Batı Avrupada B 1 ilâ B 4,6 arttığım belirten ra- porda Turkıyedekı artışı aramak beyhudedir. Gene Avrupa ekonomisi münasebetiyle, "enflasyon - temayül- leri yeniden cihanşümul bir mahiyet arsetmeğe başlamıştır" deniyor. Ra- porun Türkiye kısmında para ve kre- di politikası bahsi bulunmadıgından memleketimizde, Avrupada belirtile- ne muvazi bır enflasyoncu tazyik mevcut olup olmadığı anlaşılmıyor. Mamafih, bu temayülün "cihanşümul i bir mahıyet arzettiği” kaydedildiği- ne göre, Türkiyenin de bu cihanda bulunmakta olmasından bizde de; enflasyon temayülünün — mevcudiyeti istidlal edilebilir. Binnetice Batı Av- rupa memleketlerinin çoğunda iskon- to hadleri yukseltılmıştır Bu me- yanda Türkiye'de de iskonto haddi- nin 2 3 ten % 4 e çıkarıldığı zikre- dilmektedir. Avrupa Tediye Birliğine ayrılan kısımdaki izahata nazaran, borçlu devletler kategorisinde bulu- nan Fransa geçen sene açık verir- n bu sene alacaklı duruma geçmış Ingıltere borçlu pozisyonunu büyü ölçüde hafifletmiştir. Geçen yılki ka- dar açık veren memleketler Dani- marka. Norveç ve İtalyadır. (Türki- ye, Birliğin borçlu devletler katego- risine dahil ise de raporun bu kıs- mına dahil değildir). Nihayet, iki sayfa içine problemsiz bir dış ticaret tablosu da konabilmiştir. e üç rapor ki ikisi memleketin iktisadi gelişmeleri yanında bugün 19