bir çok kıymeti, ispat hakkını iste- dikleri bahanesiyle partiden o attır- mıştır. İspat hakkının kanunlaşması, bizzat Genel Başkanın mağlubıyetı mânasına gelecek ve iye onun değil, uzaklaştırılmış mılletvekıllerı— nin zihniyetinin hakim olduğunu gös- terecektir. Oradan yeni bir kabine uhranına mesafe, birkaç adımdan i- barettir. Adnan Menderesin bunu bildiğinde zerrece şüphe yoktur. İs- pat hakkı mevzuunda zarlar bir de- fa atılmış bulunuyor. Buna mukabil bazı bakanlar böy- le bir hakka taraftardır. Bunların bir kısmı ispat imkânının basına veril- mesini en tabii hak ve hukuk icabı görmekte, onun için teklif lehinde vaziyet almaktadır. Bu sınıfa dahil olanların birincisi Bayındırlık Baka- nı Muammer Çavuşoğludur. Taraftar Halil Özyörük Gocunacak tarafı da yok ki bakanlardan bir diğer kısmı ise işi politika zaviyesinden mütalâa etmek- te ve ispat hakkını kabul etmemenin D.P. için ölüm marşı yerine geçece- ğini, onun akislerinin altından kimse- nin kalkamıyacağını düşünmektedir. 0 sınıfın tipik temsılcısı ise Prof. Fu- öprülüdür. hakkının sami- mı surette aleyhınde olanların ba- şında - bakan olduğundan beri - Sa- med Ağaoğlunu saymak kabildir. Ni- hayet "meçhul" ler vardır ki bunla- rın bazılarının Menderes IV. kabine- sine davet edildikleri sırada ispatçı- lara fiilen iltihakları bekleniyordu. Misal, Sağlık Bakam Dr. Nafiz Kö- İ onların şu anda ne fi- kirde olduklarını kestirmek kabil de- ğildir. Zira aralarından bir kısmım “kırmızı plaka" tanınmayacak kadar değiştirmiştir. Bir Esad Budakoğlu, hatta bir Mümtaz Tarhan veya Oe- AKİS, 5 MAYIS 1956 Kanaktaki politil Nuri 1947 senesinin — yaz aylarında, meşhur 12 Temmuz Beyanna- mesinin yayınlanmasını Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bir yurt seyahatine çıkıyordu. Cum- hurbaşkanlıgı D.P. Genel Başkan- ığına müracaat etti ve seyahate bir milletvekilinin gönderilmesi ri- casında bulunda. D.P. Genel Mer- kezinde bu davet üzerinde görüş- meler cereyan etti, nihayet itidali ve efendiliği ile tanınmış, fakat ay- nı zamanda nının ya- nında muhalefeti hakkiyle temsil edecek kabiliyette bir milletveki- linin seyahate katılması kararlaş- tırıldı. Seçilen, Muğla milletvekili Nuri özsandı. Adalet Komisyonu- nun bugünkü başkanının adı poli-- tika çevrelerini aşıp umum! efkâ- ra o vesileyle aksetti, Nuri Özsan o seyahatte devletın 1 numaralı şahsiyetinin gittiği her yarde va- lilere ve diğer idarecilere bütün partilere karşı tamamiyle tarafsız davranmaları talimatını verdiğini gördü. Demokrasimizin ilk buhra- nı öyle atlatılmıştı. Şimdi Nuri Özsan demokrasimizin ikinci buh- ranı sırasında iktidar partisi için- unuyor ve çok mühim bir komısyonun başkanlık makamını işgal ediyor. İspat hakkı tasarısı- nın komisyonda müzakeresi sonun- da bunun lehinde rey vermesi ken- disinden bir şeyler beklenebileceği ümidini uyandıı'm ştır. am —manasıyla Muğlalıdır 1905 te orada doğmuş, tahsilini İzmir lisesinde yaptıktan sonra Hukuk Fakültesinden me- zun olmuş ve Adliyeye intisap et- mil Bengü yaya oldukları sırada in- sanda başka tesir yapıyorlardı. İşte bu karışıklıktır ki Menderesi, Menderes IV. kabinesinin programı- akdim ederken ispat hakkı kar- şısında hükümetin tarafsız kalacağı- nı beyana zorlamıştır. erilen sözün tam olarak tatbik edildiği pek iddia olunamaz. Zira Menderes, Men- deres IV. kabinesine kuvvetli şahsi- yetiyle kısa zamanda hakim vaziye- te geçmiştir. Grupta dalgalanmalar Fakat a fikirler, ka- bin ede oldugundan da bin defa da— lâ "lider taraftar- Menderesin düşündüğüdür. Böylelerinin sayısını yüz kadar ola- rak tahmin etmek ve misal diye Os- man Kapani'yi veya Nuriye Pınarı göstermek kabildir. Onların yamada ispat hakkı ugrıında mücadele etme- ye hazır olanlar mevcuttur. Bunların, eğer muvaffak alamazlarsa Hür. P. YURTTA OLUP BİTENLER Özsan miştir. Nuri Özsanı gençlik yılla- rında Anadolunun muhtelif yerle- rinde hakimlik ve savcılık yapar- n görüyoruz. Müteakiben memu- riyetten istifa etmiş ve gelip doğ— duğu yere, Muğlaya yerleşmıî rada avukatlığa başlamıştır şte, memleketin çok partili hayata ge- çişi de aşağı yukarı o tarihlere rastlar. Nuri Özsan D.P.nin Muğ- lada kurulmasında baş rolü oyna- yanlardan biridir. Muğla müteşeb- bis heyetini kurmuş, müteakiben il başkanlığına seçilmiştir. 1946 seçimlerinin sonunda Muğla mil- letvekılı olarak Meclise girmiş, o- rada çalışmış, mücadele etmiştir. 1950 de partısı ıktıdara geçtıgınde Nuri Özsan Menderes L kabinesin- de Gümrük ve ekel Bakanlıgına getirilmiş, oradan Menderes EL ka- binesinde ma Bakanlığına geçmiştir. Adalet Komisyona Bat». kanlığına ise bu devrede seçilmiş- ti. Bizzat Adalet Komisyona Baş- kanının ispat hakkına taraftar bu- lunmasının ehemmıyetını küçüm- semek mümkün değil komisyonda red kararının_ nasıl a- Indığını bilenler Nuri Özsandan Mecliste sahip olduğu fikirlerin müdafaasını beklemektedirler. E- ğer sene 1956 olmasaydı da mese- lâ 1946 olsaydı Adalet Komisyona Başkanının bana yapacağından zerrece tereddüdümüz olmazdı. A- ma, niçin saklamalı, tarıhın 1956 olması insanın içine 'bir takım şüp- he tohumları ekmektedir. Eee, 1950 den bu yana o kadar çok de- ğişikliğe ve sürprizlere maruz kal- dık ki!.. saflarına katılacaklarım hemen her- kes bilmektedir. Adetleri azdır ama kendileri kuvvetlıdıı: Zaten rolleri motrıslık olacaktır. İsimlerine gelin- Şimdilik söylememek daha ha- yırlıdır Bir diğer kısım ise, partiden yrılmayı hatırına dahi getirmeksi- zin - ama bu tehlikeyi de göze ala- rak ispat hakkı lehindeki kanaati- ni sonuna kadar müdafaa edecek, bunu reddetmenin bütün mahzıırlan- nı hala mütereddit arkadaşlarının ö- nüne serecek, hem memleket ve hem de parti menf i bakımından tekli- fin kabulünü ıstıyecektır Rüştü Özal bunlardan biridir. Bunların karşısın- da, sayıları pek az olan bir başka grup vardır ki onu teşkil edenler is- pat hakkının kabulünü hakikaten hu- kuka aykırı bulmaktadırlar. Bahadır Dülger o tipin temsilcisidir. Tabii, is- pat hakkını son derece tehlikeli bu- lan bir kaç kişiyi de hesaba katmak âzımdır. Nihayet "kararsız kütle" gelmektedır kı bunları bir kısmı müstenkif kalmayı tercih edecek, 9