5 Mayıs 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

5 Mayıs 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e AKIS Haftalık Aktüalite —Mecmuası Sene: 2 Cilt: VI Sayı: 104 Rüzgarlı Sok. Ovehan Kat: 3 Daire: 7 P. K. 582 — Ankara Tel: 16321 (Başyazar) 18992 (Yazı İşleri ve İdare) Fiatı : 60 Kuruş * İmtiyaz Sahibi Metin TOKER Umumi Neşriyat Müdürü : Hamdi AVCIOĞLU * Bu nüshada yazı işlerim fiilen idare eden mes'ul Müdür : Yusuf Ziya ADEMHAN * Teknik Sekreter M. Nevzat ÜNLÜ * Karikatür TURHAN * Fotoğraf : Hüseyin EZER ASSOCIATED PRESS TÜRK HABERLER AJANSI * Klişe : Doğan Klişe ATELYESİ * Müessese Müdürü : Mübin TOKER * Abone Şartları $ 3 aylık (12 n 6 lira 6 aylık (25 nusha) 12 lira 1 senelik (52 & nüsha) : 24 lira İlan Şartları : 4 renkli arka kapak (Tam sayfa) ir Kapak içi 300 lıra metın sayfaları Santimi 4 |I * Dizildiği ve Basıldığı Yer : Yeni Matbaa — Ankara Kapak resmimiz: Nuri Özsan Maalesef 1956'dayız Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları hakkının Adalet komisyo- nunda reddini temin eden mil- letvekillerinin hazırladıkları mu- cip sebep Jlayihasını okuduktan sonra oturup ağlamamanın imkanı yoktur.. İspat hakkı niçin redde- diliyor, bilir misiniz? Bakanların bir Asliye mahkemesi önünde mu- hakeme ediliyor vaziyetine ların bir Asliye mahkemesi önün- de muhakeme edilmemeleri için değil. Sadece, muhakeme ediliyor vaziyetine düşmemeleri için. Ko- misyon, bakanları bundan kur- tarmak maksadile doğruyu yaz- maktan başka kabahati bulunma- yabilecek gazetecileri hürriyetle- rinden mahrum etmekte Zzerrece tereddüt gostermıyor. Varsın ba- kan şerefsizin biri olsun, varsın bakan gangsterlere taş çıkarsın, varsın bakanın butun marifeti hırsızlıktan ibaret bulunsun, var- sın bakan vurgun vursun, rüşvet alsın, suistimal yapsın. Bunların zerrece ehemmiyeti yoktur. Onun bir Asliye mahkemesi önünde mu- hakeme edılıyor Vazıyetıne duşme— mesi için do - hem de 1spat imkanlarını elınde tutarak - cak gazeteciyi bekleyen yer ola— rak, Adalet komisyonu, hapisha- neyi seçmiştir. Bunun, adalet ica- bı olan tarafı, neresidir, lütfen söy- ler misiniz Üstelik komisyon da kabul et - mektedir ki Asliye mahkemesi ö- nünde muhakemesi cereyan ede- cek olan şahıs bakan değil, gaze- tecidir. Ama gazeteci yazdıkla- rının doğruluğunu ispat için de- lillerini ortaya ü mü, Adalet komisyonuna göre mahkeme ba- kan hakkında karar verir vaziyete girecektir. Komisyonun sekiz a- zasına göre bu, çok yakışıksız bir keyfiyettir. Bir bakan nasıl olur da Asliye hakimlerinin karşısına çıkar görünecek kadar küçülebi- lir? Sekiz milletvekilinin bakanlık hakkında biraz tuhaf kanaate sa- hip oldukları anlaşılıyor. Şerefsiz bir bakanın muhayyel şerefini ko- rumak için şerefli bir gazetecinin hürriyetini kurban etmek — fazla fedakârlık değil midir? Zira ga- zetecinin istediği bir lütuf değil- dir. Gazeteci diyor ki: "Bu bakan hırsızdır. Delil mi ıstıyorsunuz" İşte delili!" Dünyada "hak" keli mesini tarif için bundan iyi bir misal bulunabilir mi? Adam ya- lan söylemiyor, adam isnatta bu- lunmuyor, adam iftira — etmiyor. Etine delilini geçirmiş, memleket menfaatlerine aykırı bir durumu umumi efkarın gözleri Öönüne se- riyor. Ama hayır! Adalet komis- yonunun sekiz milletvekiline göre buna imkân bulamaması lâzım- dır. Niçin? Bir bakan Asliye mah- kemesi önünde muhakeme edili- yor vaziyetine düşmesin diye. Oturup ağlamamak hakikaten imkânsızdır. Asliye mahkemesi ö- nünde gazetecinin istediği baka nın mahkumıyetı değil, kendısının beraatıdır. "Yalan yazmadım, iş- te delin" diyecektir. Delili mute- berce hürriyetini — elinden alma- maktan daha tabii ne olabilir? Bakana gelince, ne hali varsa gö- ğü delılı bakanın mahkü için de kifayetli bulursa Anaya- sanın gösterdiği yoldan harekete geçer, Tahkik Komisyonu kura Yüce ivan kurar. Öyle delıller vardır ki bir insanın beraat! için kafidir, bir başkasının mahkümi- yeti için kâfi değildir. Bunun te- nakuz neresinde? e mahkemesi gazetecinin delilini kıymetlendirirken bakanın manen mahküm olmasına, umumi efkâr önünde şerefinin kırılması— na yol açarmış. Laf! E yada mahkemede ispat hakkı ta- nınmadığı için "haklıyım, bırakın ispat edeyim" diyen bir gazeteci- nin kendisine bu hak verilmeden mahkümiyeti sayesinde — manen mahkümiyetten, umumi efkar ö- nünde — şerefinin — kırılmasından kurtulacağını sanan bir tek bakan varsa, onun aklından şüphe etmek gerekır Farzediniz ki bir gazete- ci filanca bakanın rüşvet aldığını yazdı, bunun delilini de neşretti. Dava açıldı, gazeteci delilini ba- is mevzuu öÖdemeksizin — hapse mahküm edildi. Bakanın şerefi kurtuldu mu? Ama eğer Adalet komisyonunun sekiz muhterem a- zası, böyle bir tehdit karşısında gazetecilerin ellerinde ispat im- kânı bulunsa dahi bakanların ma- rifetlerini yazamayacaklarım, bu suretle bakanların suçlarının gizli kalacagını bunun da — memleket ayrına olacagını sanıyorlarsa di- yecek bir şey yoktur. Hattâ o takdirde bil», yanılmaları kuvvet- le muhtemeldir. Öyle hadiseler ve onların Öyle delilleri — bulunabilir ki gazeteci her şeyi göze alarak bildiklerini açıklamaktan — çekin- mez. Gazeteciliği illa bir kahra- manlar mesleği haline getirmeğe, Adalet komisyonunun ne vardır ? Hiç bir mantık, şu veya bu sebeple, elinde ispat imkânı bulunan bir vatandaşı sırf bakanlar: Asli- ye mahkemesi önünde muhakeme ediliyor vaziyetine düşmesinler di- ye yakasından tutup hapse attır- manın lüzumunu kavrayamaya— caktır. Kavrayamayacağı için de bütün milletvekillerine seçmenle- rinin soracağı ilk sual şu olacak- tır: Hırsıza niçin hırsız dedırtmı- yorsunuz? Buna cevap ebile- cek olanlar, hakıkaten bahtıyardır Saygılarımızla , AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: