ADALET Hakimler Teminat Adliyemizde her türlü tesirlerden cesaretle silkinmek ve seri terek- kiyata atılmakta asla tereddüt olun- mamak lâzımdır." Atatürk bu —söz- leri bundan 32 sene önce söylemişti. Şimdi Türkiyenin her tarafında bu yaşta hakimler, savcılar vazife gör- mektedirler. Fakat Atatürkün işaret ettiği bu "terekkiyat" tam manasıy- la gerçekleştirilememiştir. Bu kiyaf'ın başında şeyden önce mahkemelerin istiklâli ve hakim te- minatı gelmeliydi. Maalesef bunlara bugün tam manasıyla sahip olduğu- muzu söylemek imkânına sahip deği- liz. Kaza kuvvetinin — teşri ve icra kuvvetleri karşısında tam bir istik- lâli olması lüzumu, medeni memle- ketlerde munakaşa dahi edilmemek- tedir. Bazı memleketlerde de bu te- mel prensip açıktan açığa ihlal edi- lir, fakat o memleketlerin iktidar- ları, her vesileyle mahkemelerin is- tiklalinden ve mütekâmil bir hakim. teminatı sisteminden bahsederler. Ni- tekim bizde de Prof. Göktürk' ten ev- velki Adalet Bakanı Çıçekda “te- minat hakimin vicdanındadır" demek suretiyle iktidarımızın bu mevzudaki görüşünü açıklamıştı. Çiçekdağ III. Menderes hükümetinin —Adalet Ba- IV. Menderes'in Adalet Ba- Hüseyin Avni Gök- türk'ün bu konuda akademik kari- yerden yetişmiş bir hukuk alimi ol- ması dolayısı ile aynı şekilde düşü- neceğine ihtimal vermiyoruz. Nite- kim Prof. Göktürk de bugünkünden daha geniş bir hakim teminatına ta- raftar olduğunu bütçe müzakereleri sırasında açıklamıştı. Rejim davasının halli ancak ana- yasanın tadili ve hakim teminatının eksiksiz sağlanması ile mümkün o- labilecekti. İtalya ve Batı Almanya rejim inkilabı yaparlarken adli — is- tiklâli birinci plâna almışlar, ve teş- kilini anayasalarıyla tespit ettikleri bir hakimler şurası kurmuşlar, ha- kimlerin tayin, nakil, ve azillerini bu şuraya tevdi etmışlerdı Bizde ise mahkemelerin istiklâi — Anayasanın 54 üncü maddesiyle tespit edilmiş. fakat sağlam bir teminata bağlan- mamıştı. İlk program Muhalefet yıllarında — anayasanın kıfayetsızlıgınden adli istiklalin tam olmadığından acı acı şikayet e- den Demokrat Parti liderleri, ra geldikten sonra ilk programların- da şunları vaade diyorlardı: "Demok- ratik inkılabımızın bugüne kadar el- de edilmiş neticelerini mahfuz tut- maklakalmayıp,Anayasada vatan- hak ve hürriyetlerine ve millet iradesine dayanan istikrarlı bir dev- let nizamını teminat altında bulun- duracak esaslı tadiller hazırlayıp hu- zurunuzaarzetmek kararındayız. Bunun sebebi bugünkü Anayasanın 14 kuvvetler birliği esasına dayanan Ve vatandaş ve hürriyetlerini kâfi teminat altında bulunduracak müey- yidelerden mahrum olmak itibariyle millet hakimiyeti yerine tek parti hakimiyetinin kurulmasına mani ola- mamış bulunmasıdır. Bununla muva zi olarak kanunlarımızda, itiyatları- mızda ve telâkkilerimizde tek parti devrinden arta kalan ne varsa tam olarak tasfiye edeceğiz. Bu cümle- den olmak üzere Matbuat ve Ceza kanunları, Memurin Muhakemat ka- nunu gibi belli başlı antidemokratik hükümleri ihtiva eden kanunları ve mevzuatımız içinde yer yer tesadüf olunan buna mümasil hükümleri de- mokrasi ruhuna uygun tadillerle hu- zurunuza getireceğiz. —Adalet işleri- nin yürütülmesinde başlıca esas. te- minatlı bir adalet sağlanmasıdır. İn- san ana haklarının ve hürriyetlerinin korunabilmesi, adaletin yerine geti- rilmesinde sürat, intizam ve sadelik bulunmasına bağlıdır. Bu maksadın temini için adalet cihazlarımızın ku- ruluşunu belirtecek esaslı hükümlere ihtiyaç vardır. Bu ımdan mah- kemeler teşkilât sistemini tespit ede- cek bir kuruluş kanunu hazırlamak kararındayız Bu kanunun dayana- cağı prensipler adalette genel — vic- danı tatmin edecek sürat ve verimli- lik olacaktır. Yeni kuruluşla hema- henk olarak bir taraftan Adalet Ba- kanlığı teşkilat kademelerinde — ras- yonel bir cihazlanma meydana ge- tirilecek, diğer taraftan usul kanun- larımız yenilenecektir. Yargıçlarımı- zın Anayasadan aldıkları teminatı hakkıyla gerçekleştirecek hükümler tesis etmenin Zzaruretine inanıyoruz. Hakimler kanunu hükümleri yeni Osman Şevki Çiçekdağ Teminatı vicdanlarda baştan gözden geçirilecek, kendileri- ne saglanması zaruri teminat tesis o- lunacaktır Tutulmayan — vaadler Aradan altı yıl geçmiştir. Acaba bu parlak tatlı vaatlerden hangisi tutulmuş, hangisi tahakkuk ettiril- miştir. İstinaf — mahkemeleri kurul- mamış, hâkimlerin terfihi meselesi, hâlâ halledilmemiş, hâkim teminatı- nı sağlıyacak hakimler kanunu, u- mumi mahkemeler kuruluş kanunu çıkarılmamış, tek parti hakimiyetine son verecek anayasa tadilleri getiril- memiş, antidemokratik kanunlar kal dırılmamıştır. Yani adalet sistemi- mizde tabii kabul edilebilecek bazı inkişaflar - mesela yeni yapılan ceza evleri gibi - müstesna prensiplerde bir ileriye gidiş - kaydedilmemiştir. Aksine D.P. iktidarı adli istiklale müdahalenin kötü örneklerini mekten çekinmemiştir. Meselâ Baş- bakan Adnan Menderes Meclis kür- süsünde İstanbulda bir hakimin Baş- bakana hakaret ettiği — iddiasıyla mahkemeye verilen bir vatandaşa se- kiz gün hapis cezası vermesini ten- kid etmiş "Başbakana hakaret bu ka dar ucuzladı mı?" demiştir. Sonra başka bir ağır cezalı basın davasın- da sanıkları beraat ettiren hakimi de muhalefetle 1şbırlıgı yapmakla İt- ham etmiştir. salleri çoğalt- mak mümkündür. Fakat sadece şu- nu hatırlamak ir. Geçenlerde İstanbulda yapılan bir Bakanlar Ku- rulu toplantısına İstanbul Savcısı da çağırılmıştır. Savcının Bakanlar Ku- rulu toplantısında — ne işi olabilir? Herhalde Başbakan kendisiyle Ti- caret Bakanlığına — getirilecek zat hakkında istişare etmiş veya Kıbrıs meselesinde Amerikanın noktai na- zarım görüşmüş olamaz. İstanbul gi- bi Türkiye matbuatının temerküz ettiği bir yerde Bakanlar Kurulu toplantısına savcının gelmesi elbette çok manidardır. Demokrat Parti ik- tidarı bu hatalı hareketleriyle mem- lekette siyasi huzurun ortadan kalk- masında birinci rolü oynamıştır. Ad- li istiklâl ve hakim teminatı gibi mü- esseseler nazari birer prensipten öte ye geçememiştir İstia — eden hâkimler Memleketin dört köşesinde hum- malı bir kalkınma faaliyeti de- vam edip gitmektedir. Hemen her gün bir temel atılmakta, yahut yeni bir tesis işletmeye açılmaktadır. Fa- kat hükümet bu "temel atma" “"a- çılış” törenleri arasında devlet teş- kilâtında, orduda husule gelen boşal- maları görememektedir. Bir yıl için- de 182 hakim istifa etmiş, 42 si emek liye ayrılmıştır. Münhal kadroların sayısı ise 308 dir. Buna mukabil an- cak 81 hakim muavini adliyeye inti- sab etmiştir. Müfettişlik kadroların- da ise 84 müfettişlikten 11 i mün- haldir. 1044 hakimlikte mesleğe yeni girmiş hakim muavinleri bulunmak- tadır. Bütün bu durum hakimlik mes leğine karşı bir isteksizliğin mevcu- diyetini göstermektedir. Bu isteksiz- liğin sebeplerini arayıp bulmak ve ortadan kaldırmak lazımdır. Bir kad AKİS, 5 MAYIS 1956