kuartetleri diye bir şey duyulmamış- tır. Helikon Kuarteti' nin birinci ke- man mevkiini liyakatle dolduran Ul- vi Yücelen, gayretlerini musiki ic- rası sanatının hangi dalına inhisar ettirmesi gerektiği hususunda artık doğru bir karar vermelidir. Bestekarlar Verdi'nin göz yaşları Geçen hafta Büyük Sinema'da sa- natkar hayatlarına dair filmlerin en kötülerinden biri "Unutulmaz Me- lodiler", seyirciler arasındaki ana ve babalara şu nasihati ısrarla tekrar- lar gibiydi: Çocuklarınızı sakın bes- tekar yapmayınız "Bir sanatkarın giıdası ızdırap- tır" diyen beylik bir felsefeden hare- ket ettikleri anlaşılan prodüktör ve senaryo muharrirleri ünlü' Italyan Wagner'in — tabiriyle - "lâternacısı" Giuseppe Verdi' nın hayatındaki acık- lı hadiseleri son haddine kadar istis- mar etmişler, elde ettiklerini yeter bulmayınca da değiştirmişlerdi. Ne- ticede, yürekler parçalamakta birbir- leriyle yarış eden hadiseler ardarda sıralanıyordu: yoksulluk içinde kıv- ranan bestekar; alacaklılar kapıya dayanmış; karısı aile mücevherlerini satmağa gidiyor ve rehinciden döner- ken - hava da yağmurlu tabii - so- kakta düşüp bayılıyor; kocasının ilk operasının oynandığı gece çocuğu ö- lüyor; emprezaryo Merelli - aslında Verdı ye çok yardımı dokunmuş bir zattır, fakat burada ülm gereklerıne uymak için bir "kötü adam" olara gösterilmesi tercih edılmıştır - beste- kâra bir komik opera yazmasını tek- lif ediyor; ama onun kalbi daha çok melodramlarla birliktir; ama kabul ediyor; ilk temsil gecesi karısı evde, hasta yatağındadır; ağlıyor; da babası var; o da ağlıyor; üyaskoyla neticeleniyor; Verdi bit- kin bir halde eve dönüyor ve karısını can verir buluyor; hava gene yağ- murludur; derken sıra Nabucco'ya geliyor ve bu opera İtalyan gençli- ğine bir siyasi nutuk gibi tesir edi- yor; ortaya bir de soprano - Gisep- pina Strepponi - çıkıyor; Verdi ona âşık oluyor, o da Verdi'ye.. Fakat evlenmemelerı lâzımdır; zira sopra- nonun çocuğu olamayacaktır sabık kayınpeder müdahale ediyor; "Ka- melyalı Kadın" vari sahneler cere- yan etmeğe başlıyor... Bütün bu ha- diseler, Verdi'nin operalarından alın- mış parçalarla meydana getirilen bir fon musikisi içinde cereyan ediyor ve tuhaftır - bu musiki, filmin koyu melodram havasına pek yaraşıyor. Her haliyle "Verdi" filmi, Akde- niz'in kuzey-batısında değil de gü- ney doğusundaki bir memlekette çev- rilmiş hissini veriyor. Gözler ve ku- laklar Yusuf Vehbi'nin suratım veya Abdülvehab'ın feryadım arıyor. Fa- kat İtalya olsun, Mısır olsun - Ak- deniz her zaman o ıslah olmaz Akde- nizdir. Bu filmi yapan İtalyan pro- AKİS, 5 MAYIS 1956 düktörleri anlaşılıyor ki tek bir şeyi göz önünde tutmuşlardır: dunya nın bu taraflarındaki insanların gözyaşı guddelerini harekete getirmek sure- tiyle kasaları doldurma Belki de filmin sadece opera sah- nelerini birleştirip bir şort olarak oynatmak daha yerinde olurdu. Fa- kat bu herhalde Büyük Sinemada ol- mazdı. Zira sinemanın makinisti fır- sat buldukça opera kısımlarım ma- MUSİKİ kaslıyordu. Zaten tenor Mario del Monaco ile bariton Tito Gobbi bu film için belki de hayatlarının en kö- tü 1cralar1m çıkarmışlardı Del Mo- naco'nun Othello'su olabileceği ka- dar ifadesiz ve madeni bir soğukluk- ta, Alfredo'su ise entonasyon bozuk- luklarından muzdaripti. Gobbi, Rigo- letto'da çok iyiydi; fakat II Trovato- re'de aynı derde deva aramaktaydı. Keza, Traviata'daki isimsiz soprano da... 31