YURTTA OLUP BİTENLER geri kalanı da müzakerelerin havası- na göre rey verecektir. Bunların a- rasında Hazım Türegün'leri müsbet rey vermesi daha muhtemel, Halük Şaman'ları menfi rey vermesi daha muhtemel kimseler olarak saymak kabildir. Sadece bu dalgalanma İs- pat hakkı gibi son derece masum ve çok — tabii bir teklifin geçen yaz lide- rin içinde bulunduğu ruh haleti ve o Sırada sahip olduğu ideal arkadaşları yüzünden nasıl ayırıcı faktör haline geldiğini mükemmel şekilde göster- mektedir Bilinen — hakikat Fakat — hemen herkesin üzerinde it tifak ettiği bir noktayı da belirt- mek lâzımdır: grubunda hiç kimse bu mevzuda varılacak kararın ehemmiyetini bilmemezlikten gelme- mektedir. Milletvekilleri için mühim olan D.P. midir, yoksa nan Men- deres mi; bu sualin cevabı müzake- relerin sonunda bel)) olacaktır. Adnan Menderes bahis mevzuu ruh haleti ve ideal arkadaşları yüzünden fevri şekilde aleyhinde cephe alma- sıyla ispat hakkı gibi bugün h tarafından tasvip edilecek bir teklif reddedilirse D, P. nin hakiki dostla- rının son ümidi de kaybolacaktır. O takdirde D.P. için bir kurtuluş ümi- di kalmayacaktır. Halbuki ispat hak- kının kabulü, bugün halâ D.P. yi, es- ki itibarına çıkan yolun üzerine ko- yabiliri.Sadece böyle bir kabul Mu- halefet cephesini kökünden sarsar, bütün Türkiyede iktidar lehinde çok kuvvetlı cereyan doğurur, vatandaş- lara "işte, yanılmamışız" — dedirtebi- lir. Muhalefetin ve bilhassa ayrı par- ti kurmak hatasını, bir kere işlemiş olan Hür. P. mensuplarının ispat hak- kı müzakerelerini heyecanla bekle- melerinin sebebi budur. İspat hakkı teklifi reddedildiği gün Hür. P. Tür- kıye çapında bir parti olarak kendi- sini tescil ettirecek ve bugün hasre- tini çektiği gelişmeye — kavuşacaktır. İspat hakkının kabulü ise, bu parti- yi bir hayalet parti haline getirmeğe yetecektir. Kebap seven şiş sahipleri İşte bu yüzdendir ki D.P. içinde bu haftanın ortasında başka bir cere- yan baş göstermişti e şiş yansın, ne kebap" zıhnıyetınm şampiyonları bir ara-formül bulmağa ve na ispat hakkı tanıyacak, hem de Adnan Menderesi kurtaracak çareyi aramağa çalışıyorlardı. Muvaffak olacaklar mıdır? D.P., ispat hakkını reddediyor vazıyetıne düşmeden, fakat aynı zamanda Ad nan Menderesi karikatüristlerin pek sevdiği burnundan mahrum bıraka- rak başında muhafaza imkanını sağ- lıyacak bu formülü bulacak mıdır? Ne kadar isterdik ki bulsun! Dış Politika Elçisiz elçilik Bu haftanın başında D.P, organla- Tı- radyo ve afer- Bağdat pak- 10 Türk - Arap dostluğu Eski iyi günler tının muhaliflerine D.P. iktidarının muhaliflerine yağdırdıkları — neviden yıldırımları yağdırırlarken, Ankara- da Mustafa Kemal Paşa Bulvarının Atatürk Bulvarından ayrıdır - üze- rindeki bir elçilikte elçinin pek uzun zamandan beri mevcut olmadığını farketmemişe — benziyorlardı. Bahis mevzuu olan elçilik, Suudi Arabistan elçiliğiydi. Halbuki Suudi Arabistan bundan aylarca evvel bizi adeta tah- kir eden bir tebliğ neşretmiş, Anka- raya elçı gondermemış, Ciddedeki el- çimizi istiskal etmiş, fakat bütün bunlardan Dışişleri bakanlığımız u- mumi efkarı haberdar etmek lüzu- munu dahi duymamıştı. Sadece o ka- darla da kalmamış, üstelik bunlara karşı hiç bir tedbir almamıştı. Hadise geçen senenin sonbaharın- da Pakistanda vukua gelen bir tabi- at felâketi üzerine bu dost memleke- te yardım malzemesi götüren uçağı- mıza Suudi Arabistandaki Dahran hava meydanında ikmal imkânının verilmesi yolunda Riad hükümetine yaptığımız talep ile başlamıştı. Riad hükümeti her türlü devletler hukuku kaide ve teamülüne aykırı olarak bu talebi reddetmiş, bunun üzerine tay- yarelerimiz Bahreyn yolunu seçmek zorunda kalmıştı. İşin bu tarafı' ec- AKİS Bu hafta 33.000 adet basılmıştır. nebi ajanslar vasıtasIylA umumi ef— kârımıza aksetmişti. — Aksetmeyen, hadiseyi takiben neşredilen teblıgdı Tebliğ daha ziyade Pakistan hükü- metini muhatap tutuyor, Pakistana yardım malzemesi götüren Türk tay- yarelerıne ikmal müsaadesi verilme- mesinin Pakistana müteveccih bir hareket olmadığı belirtiliyor ve Tür- kiyeye hücum ediliyordu. Çöl asilza- desi İbni Suudun hükümetine göre Türkiye İsraili tanımış olmakla Arap âlemini hançerliyordu. Bu bakımdan Ankara hükümetine karşı "ademi te- amül" politikası takip edilecekti, ce- milekar davranılmıyacaktı. Üstelik bu kadarla da kalınmıyacaktı. Teb- liğde adeta Türkiye ile siyasi müna- sebatın kesilmesinin arzulandığı his- settiriliyordu. Nite Ankaradaki Suudi Arabistan elçisi tekaüt edildi- ğinde yerine yeni bir elçi gönderilme- di. Buna mukabil bizim oradaki elçi- miz hâlâ mevkiini muhafaza etmek- tedir Üç buçuk milyonluk çöl kah- ramanlarına lâyık oldukları cevabın verilmesi zamanının hükümetimiz i- çin hala gelmemiş olması karşısında derin bir üzüntüye kapılmamak im- kânı yoktur. Suudi Arabistanın Bağdat Paktı aleyhinde en tesirli propagandayı yaptığı herkesin malumudur. Propa- gandanın kudreti, bunun altın vası- tasıyla yapılmasından ibarettir. Su- udi Arabistan Amerikalılardan aldıgı petrol parasıyla bir çok arap devle- tinin satın alınması pek kolay poli- tikacısını satın almıştır. Şimdi böyle bir kabile hükümetinin hakaretine tahammül gösterilip Tahranda tas- le edilemiyecek nutuklar söyleme- nin manasını anlamak son derece zor- laşmaktadır Suudi Arabistan Anka- raya niçin elçi göndermiyor? Suudi Arabistan Ankaraya elçi gönderme- diği halde bizim elçimiz orada ne a- rıyor? İşte hükümetin cevap vermek- le mükellef bulunduğu sualler lala- lardır. Suudi Arabistan bizimle siya- si münasebetini kesmek istiyorsa, buyursun. Üzülecek olan her halde biz değilizdir. C M.P. Menderes-i saniler Bu —ayın ortalarında Cumhuriyetçi Millet Partisinin yurt içi teşkilâ- tında vazife almış bir çok vatandaş Genel Merkezden gelen bir tamimi o- kudukları zaman acaba postada ka- rışıklık mı oldu diye düşünmekten kendilerini alamadılar ve tamimin altındaki imzaya baktılar. Aradıkla- rı, meselâ Adnan Menderesin imza- sıydı. Ama hayır! İmza kendi Ge- nel Sekreterlerinin imzasıydı. rusu istenilirse bu vatandaşların hay rete düşmeleri sebepsız değildi. Ta- mimde, tıpkı anın son nutuk- larında olduğu gıbi, basından şikayet ediliyor, bay Sekreter tıpkı Başbakanın yaptığı gibi, basın mes- leği hakkında nasihatlar veriyor, tav siyelerde bulunuyor, parlak fikirler AKİS, 5 MAYIS 1956