7 Nisan 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

7 Nisan 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mışlardı.İlk piyes "Harputta Bir Amerikalı" da bu grubun rolleri yok- tu. İkincisi "Rüya Gibi" yi umumi yetle Dram'ın san'atkarları oynamış- tı. Üçüncü piyesin bunlara verilece- gı soylendıgı zaman, önce "Bir Me- k Geçti" adında bir pıyes seçtıler fakat onu hazırlamadılar. Ne diyı yorulacaklardı 'Işte una Tahh Derler" in röprizi yapılamaz mıydı?.. Nitekim yapıldı da. Fakat talıhı ya- ver gitmedi, Vasfi Rıza ve — Reşid Gürzap aniden hastalandılar Aksa- ölümünde oynanan "Halanın sahneye kondu. Artistler de şaşırmışlardı çünkü "Halanın Mira- sı” nda oynayanların çoğunun "Ha- nımlar Terzihanesi" nde de rolü var- dı. Aynı gece iki yerde birden oyna- r emir daha çık- nın ilk gece- sinde iki genç aktris, Neşe Yulaç ve Suna Pekuysal, seyirciler arasında piyesi seyretmeğe mecbur bırakıldı- lar Çünkü ertesi gece, hiç prova yapmadan, sşadece seyretmekle Gül Gülgün ve Özgün Alev'in yerine çı- kacaklardı. ehir Tiyatrosunun hataları ve gaflar saymakla tukenır gibi degıldı En sonuncusu da "Ban okundun piyesini - o kadar zararım gorduk— leri halde - dublörsüz hazırlamaları oldu. Mühim rollerden birini oyna- yan Mahmut Morali hastalanınca i- lan edilen başlama tarihi geri bıra- kıldı ve oynayanların bıtecegme se- vindikleri "Saygılı Yosma" ile "Giz- li Oturum" un boş salon önünde oy- nanmasına devam edildi. işin en ga- rip tarafı bu tiyatrolar hususi bir teşekkül değil, halkın ve Belediye- nin yardımıyla yaşayan Şehir Tiyat- roları olmasıydı. EMNİYET SANDIĞI 1956 Yılı Tasarruf Hesapları İkramiyeleri 450.000 Liradır. Çiftehavuzlar'da BAHÇELİEVLER APARTMAN DAİRELERİ Bahçelievler'de ARSALAR Ev, Apartman Dairesi ve Arsa'yı kazananlara (20.000) liraya kadar KREDİ Zengin PARA İkramiyeleri Ayrıca 1.560.000 Liralık Mesken Kredileri Şimdiden hesap açtırınız. Her (150) liraya bir kur'a. AKİS, 7 NİSAN 1956 SiNEMA İstanbul Sefahat Kalesi Tarihlere göre Burgondy dükü 11 NCi Robert in kızı ve Fransa Kra- l1 Onuncu Henri'nin karısı Margeri- te kapatıldıgı şatoda ölmüştü. Mar- guerite'in hayatı, yaşadığı soylenen şato, birçok efsanelerın ha ar- kılarının kaynağı, roman ve tiyatro yazarlarının ilgi ile üzerinde durduk- ları bir konu olmuştu. 12 yıl ayrılıkttan sonra "Sefalet Kalesi - LaTour de Nesle" gibi par- lak bir neticeyle sinemaya dönen A- bel Gance bu filminin senaryosunu, Alexander Dumas ile Gaillardet'nin müşterek piyesinden, Fernand Ri- vers ve Fuzellier ile tarikte ustalık- la hazırlamıştır. Silvana Pampanihi Hovarda kraliçe Kraliçe Marguerite doymak bil- mez şehevi arzulara sahiptir.. Kralın uzakta olduğu zamanlarda Seine neh- ri kıyılarındaki Nesle Kalesinde iki nedimesiyle sefahat âlemleri tertip- lemektedir. Bu âlemlere her seferin- de 3 asil genç cezbedilmekte ve âle- min sonunda öldürülüp nehire atıl- maktadır. Şahsiyeti, ihtirasları ile Messalina'yı andıran Marguerite'in karşısına, Odysseus gibi kurnaz ve her badireden kurtulmasını bilen Bu- ridan çıkar. Abel Gance bu noktadan hareket edip Marguerite'in sonunu gösterin- ceye kadar, filmin temposuna bir an aksatmadan, en olmıyacak vakaları inandırarak anlatmayı — başarmıştır. Dekor ve kostümlerin mükemmelliği, Gevacolor'un fazla çarpıcı olmayan renkleri ve bilhassa Pierre Brasseur- ün ölçülü Buridan kompozisyonu Gance'ın başarılı mizanseninin ta- mamlayıcı unsurlarıdır. Marguerite'i canlandıran Silvana Pampanini'nin, kendi çapında, en iyi rolünü oynadığı muhakkak. "Sefahat Kalesi" nin ortaçağ de- koru içinde, seyircilerin iki saatten fazla zaman dikkatini uyanık tutan bir hikâye anlatmaktan başka gaye- si yok. Herhangi bir tez iddiası güt- müyor. Yani tam manasiyle seyirci için film. Fakat filmin seyirci için olduğu zaman bile artistik değerler- den kaybetmeğe mecbur kalmıyaca- ğını gayet güzel ortaya kokuyor. A- merikan filmlerindeki hareketin ve ihtişamın Avrupa filmlerinde bulun- madıgına inananlara" Sefahat Kale- si" nin görülmesi tavsiye edilebilir. Böyle düşünenler, hareket ve ihtişa- mın yanında, karakterlerin kuklalık- tan çıkıp canlanabilmelerini de ayrı bir meziyet olarak kabul edecekler- dir. Abel Gance'in mizanseninde dik- kati, çeken nokta bu eski üstadın bir çok filmlerinde başvurduğu üslüp a- rTaştırmalarından bu filmde kaçın- masıdır. Gance değişik fikirler söyle- mekten Zziyade, fıkırlerını değişik n âlemşümul hale ge- len panoramık perdeler daha kimse— nin hayalinden geçmezken, ance 1927 de çevirdiği "Napoleon" ile harp sahnelerini yanyana konmuş üç ayrı perdede göstermişti. Triptych perde adını verdiği bu sistemle Gance cine- rama'nın Önderliğini yapmış sayılır. "Sefahat Balesi" sinemadan ya- na talihsiz Ankara halkının Istanbul— lulardan önce görebildiği nadir film- lerden biridir. İstanbul sinema me- raklıları bu filmi 2,5 ay ara ile gö- rebildikleri halde 'Dehşet Yolcuları - Salaire de la Peur' "Eğlenceler Bel- desi - Brigadoon", "Zalim Deniz - The Cruel Sea" veya "Cehennem Ka- pısı - Sigokumon" gibi filmlerin An- karada ne zaman oynatılacakları kimsenin malümu değildir. Ankara Kalbimin Şarkısı İyi film yapan rejisörler üç sınıfa ayrılabilir. Birinci gurupta az film çeviren fakat her filmi bir sanat de- ğeri taşıyan rejisörler bulunur; Char- les Chaplin, Luchino Vıscontı Carol Reed gibi. İkinci guruptaki rejisör- ler birkaç iş filmi yapıp prodüktörle- rin, dağıtıcıların itimadım kazanır- ar ve kendi anlayışlarında tamamen bağımsız kalmak üzere istedikleri filmi çevirmeyi hakkederler. Elek üstü bütün Amerikan rejisörleriyle, Luia Bunuel, Michael Powell - riC Pressburger, Emilio Fernandez bu guruba dahil edilebilir. Son ola- rak da filminin güzelliğini kendi şah- siyetinden çok kullandığı elemanla- 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: