KİTAPLAR TAŞRALI KIZ (-Alberto Moravia'nın hikayeleri, Çetin: Tahsin Yücel, Varlık Ya- yınları, Cep Kitapları :156, 93 Sayfa 100 kuruş) Alberto Moravia, İtalyan edebiyatı- nın şöhret yapmış romancıların- dan biridir. Bizde — pek tanınmıyor. Çevrilmiş bir iki eseri ise, romancı- yı bize hakiki ölçüleri içinde tanıta- cak kıymette değil. Esasen, Italyan edebıyatıyle temasımız da pek geniş değildir. En az tanıdığımız yabancı edebiyat' arasında İtalyan edebiyatı- eyiz. a değil de, ikinci dilden çevrilen bir kaç eser ise, elbette bir edebiyatı e- sas çizgileriyle bile olsa, tanımamı- za imkan veremez. "Taşralı Kız" da, Alberto Mora- via'" nın, biri uzun, ikisi kısa üç hikâ- yesi var. Bir sanatkarı, hele, yaban- cı bir sanatkârı, tanımamıza, sanatı hakkında doğruya yakın kanaat edin memize üç hikayenin imkan vermesi beklenemez. Yalnız, kitap tanımadı- ğiımız bir yabancı muharrirle, tanış- ma merasimini yapmak gibi bir hiz- met görüyor. Yakında roman larından birinin de neşredileceği ha- ber verildiğine göre, Moravia'yı daha iyi tanıyabilmemiz, kabil olacak de- ir. "Taşralı Kız" güzel bir hikaye. Tekniği, hikayenin kurulusu, işleni- şi bakımından yeni değil belki, kla— sik ölçülere sadık kalınmış. Ama nun böyle olması, bir hikayenin ıyı olmasına da mani değiL Hikaye, mu- ayyen bir nizam içinde inkişaf edi- yor. Sonra da, önceden tayin edilen neticeye varıyor. Muharrir, vak'ayı hikaye ederken, bunun kahramanlar üzerindeki tesırlerını de, yerlı .yerin- de tesbiti ihmal etmi ir yanda vak'a inkişaf ederken bır yan- da, vaka içinde rol almış şahısların, hâdiseler karşısındaki tavırlarını, iç dünyalarını, arzularını, isteklerini de öğrenebiliyoruz. Orta İtalya'nın küçük bir kasa- basında oturan, orada doğan, orada yaşayan, ama iç alemiyle İtalyan sos yetesine girmeyi — arzulayan, Paris modalarının takib — edildiği, büyük toplantıların yapıldığı, ünvan sahib- lerinin iştirak ettiği, asilzadelerin bulunduğu yerlerde bulunm. arzu- suyla dopdolu olan genç bır kızın bü- tün iç mücadelelerini — öğreniyo Gemma'nın annesi de ustalıkla tesbit edilmiş bir tip. uygularıyla yıllarca yaşamış, ama kızından uzun yıllar sırrım saklamış bir ana. Fizik profösörü, bambaşka bir tip. Bu ba- mdan hikâyeye ayrı bir renk ka- zandırıyor. Aralarındaki buyuk ha- yatı anlayış farkı, buna rağmen ev- lenmeleri, evlılıkten sonraki macera- lar, Fizik profesörünün başarı ile çi- AKİS, 7 NİSAN 1956 zilmiş olan umumi karakteri ve tipi dolayısıyla, meraklı bir hale gelıyor Hikâyede Bn. Coceanu ile Vittoni de ehemmıyetlı birer rol oynuyorlar. Gemma'nın Vittoniyle münasebetini hazırlayan, kocasına ihanete teşvik eden, bunda muvaffak — olan, sonra tehdit yoluyla, birlikte yaşama im- kânlarım hazırlayan, bu suretle de i- çinde bulunduğu — sefaletten kendini kurtarmaya çalışan Bn. Coceanu, dik katle takip ediliyor. aca, "Taşralı Kız" kitabındaki üç hıkaye de alâkayla okunuyor. Hat tâ, kitaba adım veren hikâyeden ba- zı ahlâki neticeler de çıkarabilmek mümkün olduğuna göre, bu balom- dan da müsbet bir intiba bırakıyor. Moravia'nın başka eserlerini de oku- yabilmek arzusunu, bu kitaptan son- ra, duyabiliyoruz. SUSUZLUK (Talip Apaydın'ın şiirleri, Varlık Yayınları, Yeni Türk — Şiiri: 22, 80 sayfa, 100 kuruş). Köy Enstitülerinin — edebiyatımıza kazandırdığı sanatkârlardan biri de Talip Apaydın'dır. “Susuzluk" Talip Apaydın m ilk şiir kitabı. Ki- tapta şairin 63 şiiri var. Köyde do- ğan, köyde büyüyen, sonra tekrar kö- ye dönüp öğretmenlik yapan bir kim )îa/de ıiüi Niv& tildinizi korurş çönkü terki. bindeki' Evcerii !arnım terir odar, senin şiirlerinde ağırlık noktasının da, b diğ olacağını tahmi dir. Apaydın'ın şıırlerı de, tabiatiy- le köye dönük. Köyü, toprağı işliyor, onların şiirini söylüyor. Medeni ve ileri bir yaşamanın şartlarım öğren- miş bir şair olarak, içinde yaşadığı muhitin bir an önce ınkışaf etmesi- ni, medeni seviyenin asgari şartları- na erebilmesini özlüyor. Türkiyenin kırkbin köyünde ceha- letten, gerılıkten, irtacadan uzak, medeni sayılacak şartlar içinde yaşa- yabilecek bir bilgi ve görgü seviye- sine erişilmesini, toprağın böylece işlenmesini, hayatın böylece yaşan- masını istediği, bu hasretledir ki, bu- mısrasını buy_ı,ık dileğine katılmamak mümkün mü?. Apaydın'ın şiirlerinin hemen hep- sinde değişmeyen bir ana fikir var- ani, şair, aynı fikri, değişik şe- ıırm realiteyle münasebetini kurmak, realiteyi şiir imkânları içinde soylemek, pek kolay dizileri kar şısında gözden uzak tutmadan, memleketin büyük realitesini vermek, — derdini söylemek, hasretini ki, genç Tİ çogıı, hareket noktalanndakı sağlam hğa, büyük memleket şiirini verme yatını işgal edebılecek kadar ehem- miyetli ve ir meseledir. Ta- hp paydın bu davranışta bir şair. e var ki, şiiri çok zaman tuşa gel- miş. Şaırın heyecanını, arzusunu, is- tediğini, hasretini, hepsini, hepsini anlıyoruz, görüyoruz, elle tutabilir bir halde bütün bunlar, ama biz bü- tün bunların içinde şiiri de arıyoruz. Asıl aradığımız odur. Bu coşkunluk içinde o bakıyorsunuz — kayboluver- miş. Sanatım bu kadar çetin, ama muvaffak olunduğu takdirde misilsiz derece şerefli bir ışlî bütünüyle tah- sis edebilmek bile, bir şairi takdir için elbette kafidir. Hele bu şair genç- se, gelecekte bu işin üstesinden ge- lecek gibi görünüyorsa, Talip Apay: dın'da vardır. Onuıçındırkı kendisini sempatıyle karşılıyoruz, lecek eserlerini büyük bir ümit için- de bekliyoruz. 21