Okuyucu Mektupları AKİS'in devamlı okuyucula- rındanım. Neşriyatınızda ta- rafsızlıktan ayrılarak şahsiyat yapmanıza ve dikkatli bir göz- den kaçmıyacak seklide C.H. P. ye meyletmış olmanıza üzü- lüyorı Mecmuanızın tekrar ciddi tarafsızlığa avdet etmesinin a- caba imkanı yok mudur? Adnan Gültekin - İstanbul Hürriyet Partisinin doğuşunu desteklediniz. Her halde D. P. nin parçalanmasını kolaylaş- tırmak için.. Zira Hürriyet Par- tiğinin memlekette süratle ta- raftar toplaması ve kuvvetlen- mesi sutunlarınızda akis bula- mamakta C.H.P. eskıden yegane mu- halefet partisi olduğu için rey toplama imkânını — buluyordu. Fakat halkın bu defa denen- miş kimselere mi, yoksa çok şey vadeden Hürriyetçilere mi rey vereceği meselesi vardır. Kasım Gülek veya Osman Bö- lükbaşı seçkin kimselerdir, si- yasi bayatta sivrilmişlerdir, Fa- kat Devlet adamı vasıflarına sahip değillerdir. Bu bakımdan da Hürriyet Partisinin 1958 de şansı fazladır. Fakat ne olursa olsun, 1958 den sonra hiç bir siyasi parti iktidarın zamklı koltuklarında tek başına otur-, maya muvaffak olamıyacaktır. Cengiz Çiftçi — Bordur * AKİS'in yeniliğine, — olgunlu- guna ve bilhassa prensip sa- oluşuna ne kadar sevin- ondaki hatalara da o kadar üzülmüşümdür. Möeselâ son sayılarda aşikar bir şekil- de İnönü propagandam yapılı- yor. İnönü'den "mükemmel bir devlet damı , "politika kurdu" gibi tabırlerle bahsediliyor. O- na iadei itibar ettirmek isti- yorsunuz. İnönü'ye, kendi ar- zusiyle demokrasi inkilabını gerçekleştiren insan diyorsu- nuz. Buna kim inanır ? Hangi diktatör bir memlekete kendi arz_ıısuyla hürriyeti getirmiş- tir? Şevki Adalı - İstanbul Hurrıyetçıler Egede kendileri- rulan bazı suallere kestırme cevap vermişler "E- vet, demişler, biz D.P. de iken bazı hatalar yaptık. Sonra ha- tamızı anlıyarak onlardan ay- rıldık." Sayın politikacıların hali, imtihanda — suallere yanlış ce- vap verdikten sonra, eder siniz. hocam, biz her ne kadar hata yaptıysak da sen bize sı- nıf geçir" diye yalvaran tembel talebelere benziyor. Yüksel Altıner - İstanbul an farzediniz ki D. P. nin başından Adnan Menderes alındı. Hür. P. nin fonksiyonu ne olacaktır? Gene bir an farzediniz ki başına, Kasım Güleğin yanına "Ispatçılar ayarında devlet adamı vasfı taşıyan şahsiyetler getirildi. Hür. P. nin fonk siyonu ne olacaktır? İki taraftan böylesine "fonksiyonsuz kalmak" teh likesiyle karşı karşıya bulunan bir partinin günün şartlarından faydala- narak kendisine bir yol çizmesi lâ- zımken kurucuların — "teşkilât kur- " hümması içinde asıl işi, yanı par tılerının hayatiyetini muhafa et- me gayretini ihmal etmelerı ve ken- dilerini ya büyü a küçüklük kompleksine kaptırmaları zararlı ol- maktadır. Bütün vilayetlerde teşki- latı kurulsa dahi Hür ir yandan , diğer taı'aftanC H. P. mevcut ken bir büyük parti hüviyeti iktisap edemeyecektir. Ahmet Tahtakılıç C. M. P. li devlet adamı Hür. P. imkanlarını realist bir göz le görüp, başında bulunduğu iki yol ağzından kurtulmalıdır. Ya, boşaltıp onun yerini almak gayretı- ne tekrar sarılmalıdır ki, o takdirde "Muhalefetin İşbirliği" şarkıları bı- rakılıp muhatap olarak Demokratlar seçilmeli ve onlara Menderesin baş- ta muhafaza edilmesinin hatası gös- terılmelı, Menderes düşer ve partiye, yeni bir ekıp yeni bir zıhnıyetle ha- kim olursa "İspatçılar" ın tekrar yu- valarına dönmesine bir maninin bu- lunmadığı açıkça ilan edilmelidir. Yahut D. P. nin artık kabili ıslah ol- madığı kabul edilerek yok "İnönü- nün kucağında doğdu", yok "C. H. P. yi iktidara getirmeğe çalışıyor , yok "Bunlar da din düşmanı" gibi itham ar tamamile kulak arkası edilerek Muhalefet cephesi ıçınde açıkça mev- ki alınmalıdır. Zira yurt içindeki do- aşmaları sırasında Hür. P. mensup- arının en ziyade Demokrat temayül- ü kimselerle temas etmeleri, onlara millette mevcut C. H. P. düşmanlığı. nı izam ettırmekte, işbirliğini tehli-. keli göstermektedi C. H. dü manlığının unutulmadıgı ne kadar hakikatse 1946 dan evvelki C. H. P. akkında en ufak peşin hükmü bu- lunmayan yepyeni ve kalabalık bir seçmen kütlesinin meydana gelmiş bulunduğu, bu kütlenin ise muvaze- neyi çok değiştirdiği aynı derecede doğrudur. Hür. P. kat'i kararını vermeden İşbirliğinin bir manası olamaz. Zira ışbırlıgının teşkilâtlanmayı güçleşti- eceği vehmi yüreklerdeyken bu isti- kamette atılacak adımlar titrek, do- layısıyla tesirsiz kalmağa mahkum- dur. C. M. P. nin zaafı: İnsan hafızası Bir — üçüncü parti ise, liderleri mil- letvekili olmadığı için propagan- da gezilerine Meclis açıldıktan sonra da devam ediyor: C O Bölükbaşının muvaffakıyetlı güney turnesinden sonra Sadık — Aldoğanlı ve Fuad Arnalı bir grup geçen hafta ve bu hafta kuzeyde konuşmalar ya- pıyordu. böyle bir faaliyete geçen yaz aylarında girişmiş ve pek de iyi etmişti. Ondan sonra sıra kış uykusuna gelmiş olmalı ki sesler ke- silmiş, bir küskünlük havası partıye hakim olmuştu. Şimdi' onun yerini tekrar canlılığın alması, şüphesiz memnunlukla karşılanmalıdır. — Zira memleketin siyasi hayatında bugün . P. rol sahibidir. Ancak tıpkı C H. P li ve Hür. P. li bazı liderler gibi C. M. P. idarecileri arasında da bu rolü mübalâğa eden ve partileri- ni dev aynasında seyretmekten sevk alanlar vardır. Bunların — başında, görünüşe göre Osman Bölükbaşı gel mektedir. Genel Başkanın, iktidarın kendilerinden evvel başka muhalefet partilerine gelmeyeceği yolundaki sözleri bu nevidendir. . Zira Osman Bölükbaşına Türkiyenin her köşesin de halk büyük bir sevgi ve sempati besledıgı halde normal şartlar altın- - Kırşehir dahil - bir tek vılayette tek başına seçim kazan ması imkânı yoktur. Tüâ ki meselâ Hür. p. demokrat reylerin bir kısmı- nı çalsın, buna muka mahalli teşkilâtında bir ihtilaf çıka— rak adayların aleyhınde bir kalaba- lık hızıpC M. P. yi desteklesin. Bu- nun ise tek "hususi şart” olduğu şüp hesızdır Zira C. M ütün propa- gandasını mazinin hatıralarda daimi surette kalacağı esasına istinat ettir- mektedir. Halk C. H. P. nin tek par- ti devrındekı zihniyetini unutmamış P. kurucularının D. P. içindeki faalıyetım de hatırlıyormuş, eee D P. nin icraatı da malummuş. Geri ne kalıyor? C.M.P. O halde mıllet bu defa reyini CM. P. ye verecekmiş. Bunun bir ham hayal olduğundan zerrece şüphe edilemez. Böyle bir muhakeme tarzına dayanılarak öteki muhalefet partileri aleyhinde müte- madiyen vaziyet almak hem zaaf ala metidir, hem de bir Muhalefet Cep- hesi kurulması işini zorlaştırıcı â - mildir. Eğer liler busu ba- his mevzuu Cephede hakiki kuvvetle- AKİS, 7 NİSAN 1956