YURTTA OLUP BİTENLER yardımın tahakkuku için aranan şart alakalı memleketlerden her birinin teferruatlı birer iktisadi plân hazır- lamasıdır. İstişari Meclis, Avrupa Konseyi- nin Bakanlar Komitesine bir teklif sunmaya karar vermiştir. Bilindiği gibi bu komitede Türkiye de temsil edilmektedir, fakat Dışişleri Bakan Vekili Fatin Rüştü Zorlu komitenin çalışmalarına bizzat ıştırakten nefsi- ni müstagni saymaktadır. Yapılan teklife göre Bakanlar Komıtesı Ö- nümüzdeki ilk toplantısında Yunanis- an ve Türki ükümetlerini Avru- pa İktisadi Işbırlıgı Teşkılatına ikti- sadi kalkınmaları hakkında birer ra- por vermeğe davet edecektir. Rapor Teşkilât mütehassısları — tarafından dikkatle incelenecektir. Komite bun- dan başka, Konseyin diğer azalarına da Yunanistan ve Türkiye hükümet- leriyle temasa geçmelerini bildirecek ve bu iki memlekete her türlü teknik yardımın — yapılmasını — istiyecektir. Diğer azalara Yunanistan ile Türki- yeden yaptıkları ihracatı çoğaltmala- rı da hararetle tavsiye olunacaktır. Fakat en mühim iş bir iktisadi plâ- nın Avrupa İşbirliği Teşkilâtına su- nulmasıdır. onseyi İstişari Meclisi İtalyada hazırlanan Vanoni plânını İtalyanın bu yardımdan der- hal istifadesi için kafi görmektedir. Yani İtalya, bir iktisadi plâna sahip bulunduğundan dolayı tahsis edile- cek paralardan derhal faydalanabile- cektir. Aldıran bile yok İktisadi yardım, bizim için bir se- rap haline gelmiştir. Kalkınma de- nilen meşakkatli yolda ilerlerken, en sıkıntılı anda resmi ağızlardan kredi açılacağı müjdelenmektedir. müj- deyi, — müzakerelerin başlayacağına dair haberler takip etmektedir. İnti- zar birkaç hafta sürmekte ve sonra hariçte iktisat siyasetimizin hatâla- rına dair neşredilen bir beyanatla ü- mitler suya düşmektedir. Şimdiye ka- dar, müteaddit defalar, elle tutulacak kadar yaklaştığını hıssettıgımız yar- dım son dakikada akamete uğramış- Bır ay evvel Observer gazetesi, Amerikanın, tedavüle pa çıkar- maktan vazgeçtıgımız, varidat tah- minlerini şişirmeksizin bütçeyi denk- leştirdiğimiz ve bir iktisadi program hazırladığımız takdirde 300 milyon dolar vermeği kabul ettiğini, fakat bu şartları benimsemediğimiz için bir anlaşmaya yarılamadığını yazmıştı. Şimdi yeni yardımdan bizimle bera- ber faydalanacak olan Yunanistanda, kıymetli bir maliyeci olan Xnenop- hon Zolotas, program çalışmalarına nezaret etmektedir. Fakat Türkiye- de, bu istikamette en ufak bir hazır- lhık dahi göze çarpmamaktadır. Anlaşılıyor ki, plansızlık ve he- sapsızlık bizde bir prensip meselesi aline gelmiştir. Bankalar bile bir- kaç bin liralık kredi açarken bilanço ve teminat istedikleri halde, biz hiç- bir hesap plânı ibraz etmeksizin yüz milyonlar almak iddiasındayız. Bü- tün iktisadi hayatın hesap, program muvazene — mefhumlarına — da- yandığı bir devirde hesap yapmaksı- zın kalkınmak ümidini beslememiz yersiz bir iyimserlik değil de nedir? Eğer plân hazırlamadıgımızdan Öönü- müze açılan bu yeni fırsatı da kaçı- rırsak hakikaten yazık ederiz. Hür. P. Evvelâ vasat Geçen haftanın sonunda bir akşam üzeri oldukça kalabalık bir guru- un Ankarada Menekşe sokağında ı Menekşe sokağı Hürriyet karargâhı Zeyyad Ebüzziya Basınla - irtibat bir evden ötekine geçtiği görüldü. Ev- lerden biri Konya Milletvekili Zeyyad Ebüzziyanın, öteki Ankara Millet- vekili Şeref Kâmil Mengünündü. Ev- ler arasında gizli bir geçit yoktu a- a iki ev sahibini bir bağ herhangi geçitten daha sağlam bağlıyordu: i- kisi de ispatçıydı. Hadiseden yarım saat sonra ispatçıların adı "Hürriyet Partisi mensupları" haline geldi. Ye- ni bir partinin kurulacağı ve adının "Hürriyet Partisi" olacağı Zeyyad E- büzziyanın evinde toplanan gazeteci- lere Şeref Kâmil Mengünün evinde ilân olundu. Limonatalar içildi, bis- küiler yenildi. Fevzi Lütfi Karaos- manoğlu dinlenildi, bir beyanname okundu ve dağılındı. Bu toprakların tarihinde hürriyetin temini için bir siyasi teşekkül daha politika sahası- na atılıyordu. İspatçılar yeni bir parti kurmak kararlarım vermek hususunda hayli tereddüt etmişlerdi. Fakat kuvvetli ve mütesanit kalabilmek ancak bu- na bağlıydı. Tüzükleri olacaktı. el- bette programlan Ancak o tüzü- ğün tatbiki, o programın gerçekleş- tirilebilmesi bir vasatın mevcudiye- tine bağlıydı: Hürriyet! Evvelâ hür- riyetin temini için çalışılacaktı. Böy- lece yeni parti de bir doktrin değil. bir ideal partisi olarak doğuyordu. Gönül çok isterdi ki demokrasimizin onuncu yılında, kurulan bir parti ba- tık manasıyle partı olsun. Yani bir muayyen zümrenin ve bir muayyen inancın temsilcisi halinde ortaya çık- sın. Ne yazık ki Demokrat Partinin hele şu son bir buçuk yıllık icraatı rejim bakımından memleketi 1945 in de çok gerisine atmıştı ve her şe- ye yeniden başlamak zarureti mey- AKİS, 26 KASIM 1955