TÜRK SESİ Niçin Mensup olduğumuz batı alemin- de, pek az memleketin siyaset ve basın sahasında eşi emsaline rastlanacak bir skandal ile kar- Bir Bakan şı karşıya bulunuyoruz. tam İl ay müddetle bakanlığını a- lakadar eden bir durumunu umumi efkârdan saklamış, hattâ umumi ef kâra bunun aksini bildirmiş ve va- zifesine devam etmiştir. Bu zat ba- sın işlerini tedvire memur sabık Devlet Bakanı Dr. Mükerrem Sa- roldur. Fakat aynı batı âleminde eşi emsaline hiç, ama hiç rastlan- mamış hâdise böyle bir skandal or- taya çıktıktan sonra en ufak bir resmi tahkikata dahi lüzum görül- memesidir. Şu ana kadar, bizzat Başbakan Adnan Menderesin hâdi- seden tamamiyle haberdar bulundu- ğu gazetelere akseden birkaç beya- "Türk İi natından anlaşıldıgı halde, Sesi meselesi" Demokrat Parti ik- de Meclis Tahkikatı müessesesi iş- te bu gibi hallerde işler, ona bu gi- bi hallerde baş vurulur. Hâdise herkesin malümudur. A- kis mecmuası bundan bir sene ev- vel garip bir vaziyeti halkın gözleri önüne sermiş, basın işlerini tedvire memur Devlet Bakanının aynı za- manda gazete sahihi bulunduğuna dikkati çekerek böyle bir halin de- mokratik usullerle bağdaşamıyaca- ğını belirtmişti. Hakikaten Dr. Mü- kerrem Sarol basın islerini tedvire selelerde söz sahibi bulunuyor, at aynı zamanda — gazete sahibi vasfını muhafaza ediyordu. Türk Se- si gazetesinin sahibi icap ettiği za- man Dr. Mükerrem Sarola başvura- cak ve bazı taleplerde bulunacaktı. Ama Türk Sesi gazetesinin — sahibi bizzat Dr Mükerrem Saroldu. Yani Türk Sesi gazetesi sahibi Dr. Mü- kerrem Sarol, Devlet Bakanı Dr. Mükerrem Sarola baş vurmak du- rumundaydı. Devlet Bakam Dr. Mü- kerrem Sarol Türk Sesi gazetesi sa- hibi Dr. Mükerrem Sarolun işini yapacaktı. is'iin ortaya attığı, bir fikir- n . Aksi savunulmadı. mukabil Dr. Mükerrem Sarol Kasım 1954 tarihinde — gazetesini başkasına devrettiğini bildirdi. Hal- buki bir ay önce ortaya çıkan bir mukavelenameden — anlaşılmıştır ki 11 Kasım 1954 tarihinde Dr. Müke rem Sarol gazetesini devretmemış, Türk Sesinin imtiyaz sahipliğini bi- risine vererek onunla ortaklık kur- muştur. Yani 11 Kasım 1954 ten Dr. Sarolun bakanlıktan ıstıfası ta- rihi olan 12 Ekim 19 ar ge- çen ay zarfında Devlet Bakan- lığında Devlet Bakanının ortağının işleri görülmüştür. AKİS, 26 KASIM 1955 SKANDALI Meclis Tahkikatı Açılmadı ? Hakikati gizlemek için tedbirler Eğer bu durum umumi efkârdan dikkatle — gizlenmemiş olsaydı, hareket gene insanlar arasında yer- leşmiş manevi prensiplere o kadar' aykırı sayılmayabilirdi. Ama orta- a çıkan mukaveleden, neşriyatının bız at Dr. Sarolun tasvıbıyle yapıl- dığı anlaşılan Türk Sesi gazetesin- de, ortaklığın kurulmasından sade- ce altı gün sonra - ortaklık 10 Ka- sımda kurulmuştur - bir yazı çık- mıştır. Bu yazıda Dr. Mükerrem Sa- rolun gazeteyle hiç bir — alâkasının kalmadığı, kendisinin gazetenin sa- hibi olmadığı bildirilmektedir. Ga- zetede şöyle denilmektedir: "Gazete Mükerrem Sarolun değildir; sadece kendisine, bağlı olduğu hükümete Dr. Mükerrem Sarol ve rejime dost bir sıfatın dışında hususi- madde ve mana mülkiyeti olarak hiç bir isnat dolandırıcılığı- a İmkân veremez." Halbuki bu ya- zının heşredildiği gün Dr. Müker- rem Sarol madde mulkıyetı olarak Türk Sesi'nin yapacağı kârın üçte birine sahip bulunuyor, mâna mül- kiyeti olarak gazetenin neşrıyatını kontrol ediyordu. Fakat anlaşıl- maktadır ki bu hakikat umumi ef kârdan ve belki de hükümetten giz- lenmek isteniyordu. Türk Sesi bu işte o kadar ileri gitmiştir ki 21 Kasım tarihli nüshasında "bu gaze- tenin Mükerrem Sarola kiralanacak sütunu yoktur" diye ilân etmiştir. 11 ayda neler oldu Bu 11 ayın ilk 9 ayında Dr. kerrem Sarol hükümetin basın tam selâhiyetle tedvir et- miştir. Bilhassa kâğıt tahsisleri o- nun elinden geçmiştir, İzmit Kâğıt Fabrikası İşletmeler Bakanlığından alınmış ve Devlet Bakanlığına bağ- lanmıştır. Ithal edilen kâğıdın tev- ka gazeteleri mali bakımdan alâ- kalandıran bir çok hususta müraca- atlar ona yapılmıştır.. Bu arada Türk Sesi gazetesine ait muamelât da Sarolun yetkili ellerine tevdi kı- lınmıştır. Halbuki şimdi ortaya çık- mıştır ki bu sırada Devlet Bakanı müracaatlarını karşıladıgı Türk Se- si gazetesinin ortakları arasınday- dı, bunu umumi efkârdan gizlemiş- ti, gazetenin kârının üçte biri ona aıttı Böyle bir skandalin pek az memlekette görülebileceğini söyle- mek katiyyen mübalâğa sayılamaz. Peki, hangi tahkikat ? Demokrasimizin camdan bir köşk olduğu iddiası sık sık ortaya a- tılıyor. Başbakan, basının muraka- be hakkının mevcut bulunduğunu söylüyor ve hakaret etmeden yapı- lan isnatların hakikate uyup uy- madığının mahkemelerce tetkik 0- lunabileceğini bildiriyor. Ama bası- nın vazifesi hakikate uyan isnatlar- da bulunmaksa, iktidarın — vazifesi İ isnatlar hakkında tahkikat açmak değil de, lütfen söyler misiniz? Işte mukavelename, işte Türk Sesi ga- zeteleri.. Bugune kadar ne yapıl- mıştır? Yoksa basının murakabe vazifesinin bir hadiseyi gözler Ö- nüne sermekten ibaret olduğu mu sanılıyor? Basın bu işi, hükümete yardım etmek maksadiyle üzerine almıştır. Tef çalmak için değil.. Hiç kimseyi bir suiistimalle, ka- nunsuz hareketle itham etmıyoruz lık hesaplarına ve bir Meclis tahkikatı açılmalıdır. Tahkikat, kanunsuzluğun bulun- duğunu gösterirse Dr. ükerrem Sarolun Divan-ı Aliye verilmesi ta- bii olacaktır. Bilhassa bu 11 ay i- inde Devlet Bakanı Dr. Mükerrem arolun ortağı bulunduğu gazeteye ne miktar kâğıt tahsis ettiğinin tahkikat sonunda açıklanması lâ- zımdır. Ayrıca aynı müddet zarfın- da Türk Sesi gazetesine ne miktar zetelerin tirajları kâğıt miktarı ne? Nihayet kerrem Sarolun mutlaka ve mutla- ka bir mal beyanına mecbur edil- mesine, umumi efkarın tatmin ol- ması için şiddette ihtiyaç vardır. Gönül isterdi ki böyle bir skan- dal karşısında Meclis tahkikatı ta- lebi, hadiselerin tamamiyle aydın- lanması için bizzat iktidarın için- den gelmiş bulunsun. Ama madem ki gelmemiştir, artık muhalefet va- zifesini yapmalı