KADIN Michele Morgan Fantezi Fotograflarındili Geçen haftanın en düşünceli üç ehresi, bir tahtla yakından alâ- kraliçesidir ve hayvanat bahçesine yaptığı bir zi- yarette yüzü hiç gülmemiş, son de- dikodulu hadiselerin yükünü taşıdı- ğını belli etmiştir. Bir diğeri hışımla, Mr. Eden'e ba- kan Prenses Margarete aittir. Bir üçüncüsü de kraliyet ailesi ile hiçbir ilgisi olmayan bir Fransız ar- tistinin, Michele Morganın çehresidir. Artist, Marie - Antoinette'in hayatını çevırıyordu ve giyı iden bu bedbaht kadının ıstırabını fevkalâde bir surette canlandırmıştı. Efkârı u- mumiyeyi son derece alâkalandıran bir dördüncü resim de, Townsend'in ilk karısı Rosemary'nin resmidir. Adabımuaşeret Alışveriş! Tezgâ hın iki tarafında iki kadın vardı. Birisi satıyordu, diğeri sa- tın alacaktı. Tezgâhın üzeri eşya ile dolu idi. Alıcı kadın evvelâ, vitrinde- ki benekli bluza talip olmuştu Bir- den vazgeçti; benekli, şişman yapar- dı. Acaba çizgilisi yok mu idi? Çiz- gili bluzlar henüz yeni gelmişti. De- poda idi. Satıcı kız depoya indi, ku- tularla döndüğü zaman “"alıcı" vit- rindeki çantaya da talip olmuştu ve başka bir satıcı ona, bu çantanın de- risini, biçimini methede rken, — gözü camdaki kolyeye ilişi verdi.. Acaba AKİS, 26 KASIM 1955 Hadise yaratan 3 resim Elizabeth bir tecrübe edebilir miydi? bılezık bileziği Kolyeyi eldivenler takip et- Kimisi uymuyordu, kimisi çok pa- hah idi, kimisi hakkında mütereddit- ti, acaba yakışıyor muydu? Nihayet: "— Size zahmet ettim, dedi, za- ten asıl alışverişi yarın yapacağını, bugun şöyle bir bakayım demiştim de. ©O dükkândan çıkarken, — Zavallı satıcı kız, kutuları yerine koymak- la meşguldu Neredeyse ağlıyacaktı. — Hiç olmazsa, bu terbiyeli! di- ye düşünüyordu. Sabah gelen nasıl emrediyordu! Nasıl kıbırli idi!" Bu sırada dükkâna bir başka müş- teri girdi, satıcı kızın önünde durdu. Satıcı kız, kutuları kaldırırken düşü- nüyordu * — Bir gün zengin olursam, alış- verişe gidersem — bambaşka şekılde hareket ederim. Evvelâ hep bessim olurum. Öyle ya ma artık satıcı değilim ve satın alıyo- aş çatmakta ne mâna var? Sonra alışverişe, daıma sabah erken çıkarım, satıcılar henüz yorulmamış- tır ve çok müşterileri yoktur, hem de siftah etmek isterler. şeyler hakkında evvelden, rarlarım olur, Trenk içn eşantiyon götürürüm.. Olçuler için daha evvel- den, terzimle konuşmuşumdur.. Mü- tereddit alıcı ekseri aldanır, suratsı- zı da.. Hele kibirlisi! Böyle insan, ba- zen zorluk çıkarmaktan ne çok zev duyar!" Bu sırada dükkânda, hiç de yu- muşak olmayan bir ses yukseldı um neden vap - yorsunuz"' Şu Vıtrındekı beneklı blu— Margaret zu sordum. Kırmızısı var mı diye?" ? Benekli bluzu mu sor- dunuz? Hayır kırmızısı yok. Fakat lacıverdı muhakkak ki çok daha ki— bardı Muşterı hayretle satıcıya baktı: izin fikrinizi sormadım ki.. Siz daha terbiyeli cevap veremez mi- siniz — Siz de daha terbiyeli sual so- ramaz mısınız üşteri hışımla dükkândan çıkıp gitti. Satıcılık da, doğrusu bir sa- nattır, diye duşunuyordu Böylesin- den kim alışveriş eder? Satıcı olsay- dım, evvelâ müşteriyi anlamaya çalı- şırdım Şayet o müteredditse, elimde- i malı, zorla ona satmayı doğrusu duşunmezdım çünkü ısrar, mütered- dit insanların daima aksi karar al- masını mucıp olur. Hele ona isteme- diği bir şeyi beğendirmek, onu kan- dırma yollarına gitmek en büyük a- kılsızlıktır.. Mütereddit müşteriyi ka- rar vermeye sevketmek için, yapıla- cak en iyi şey "Yarma kadar düşü- nün, karar verin, nasıl olsa bu mal- dan elimizde mevcut çok" demektir. Satıcı devamlı surett mütebessim, cazip, uyanık ve anlayışlı olmalıdır Hem satıcılar neden dâima neşeli ol- mazlar? — Mütemadiyen yeni ınsan— larla karşılaşmak, konuşmak, güzel eşyalar arasında yaşamak herhalde zevkli bir şeydir! Satıcı — kız da hakı idi, muhakkak ki müşteri de.. Rollerini değiştire- bılselerdı Ama işte aralarında ko- gâh vardı! Ve bu tez- gah her şeyı degıştırıyordu 238