YURTTA OLUP BİTENLER C.M.P. ıçınde vaziyet biraz daha müşkildi. Zira ni bir tehlike- li rakip sayanlarıu başında bizzat Os- man Bölükbaşı vardı Osma Bölük- başı parti olarak in C.M.P. yi vuracağını, onun muşterılerını a- yartacagını hiç olmazsa partisinin son yıldaki büyük inkişafını sekteye uğratacağını düşünmekteydi. Bunda haklıydı da.. Hakikaten yeni parti gayrımemnun demokratları mutlaka C.M.P. ye katılmak mecburiyetinden kurtaracak onlara bir alternatif teş- kil edec P. ne gelince bazı milletve- kıllerı 1946 nın CHP. si ile bugünün .H.P. sini ve İsmet Inonusunu bir- birine karıştırmakta, bir kısmı ise muvazaa ithamı altında kalmaktan çekinmekteydi. Ancak bunlar hem sa- a azdı, hem de kültür kompleks- leri yok etmekte en kuvvetli ilâç ol- duğundan işbirliği taraftarı olan Üs- tündağların, Çelikbaşların, Kaı'aos- manoğluların, Erginlerin, Güne rin, Gürelilerin fikrini benımsıyecek- erdi Bu günlerde ilk resmi temasların Hür. P. ile .P. ileri gelenleri ara— sında başlamasına intizar etmek zımdır. Tarafların mutedil unsurla- rı Osman Bölükbaşıyı müşterek cep- heye almak için İsmet İnönü'ne gü- venmektedirler. Bu ilk temaslardan sansasyonel neticeler beklemek hatâ olur. Ancak temel bir defa atıldık- tan ve karşılıklı çekingenlikler ber- taraf edildikten sonra rejim bahsinde ve bilhassa seçim emniyeti mevzuun- da memleket çapında müşterek bir kampanya, demokrasinin selâmet şar- tını teşkil edecektir. Adalet Tevkif hakkı Bu —hafta Çarşamba sabahı Zafer gazetesinin "Meclis Komisyonları" sütununda çok alâka uyandırıcı bir havadis vardı. İktidarın organı o sü- tununda Meclis komisyonlarının gün- demini yazar. Çarşamba — sabahı Adalet komisyonunun gündeminin ilk maddesi olarak "Ceza Muha- kemeleri Usulü Kanunu" — bulu- nuyordu. Lâyihayı meşhur ispat ve ıskat hakkından sonra tevkif hakkı adiyle vasıflandırmak kabildi. Teklif hükümetten geliyordu ve artık meş- hur olmuş bir maddesi vardı ki her vatandaşın, en sudan bahaneyle dahi olsa tevkif edilivermesini mümkün hale getiriyordu. Lâyihanın müzake- resi, Adalet Komisyonunda sessiz se- dasız başlayıvermişti. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanu- nunun tadili gerektiği bir açık haki- katti. Fakat getirilen tadiller arasın- da Almanyadaki nazi sisteminden a- hnan bir tanesi geçen yıl bütün Tür- kiyede derin heyecan yaratmıştı. Baş- ta Akis olmak üzere bir çok gazete- nin açtıkları kampanya hatırlarda- b erçı o yandan bu yana "tevkif hakkı" na bile rahmet okutacak tek- lifler yapılmış, hatta hareketlerde bu- 10 lunulmuştu. Ama lâyihanın Adalet komisyonunda görüşülmeye başladı* ği şu günlerde basının yeniden müte- yakkız bulunmasına ihtiyaç vardı. Bu dikkat, Adalet komisyonuna da- hil olup da tevkif hakkının kanunlaş- mamasına çalışacak kimselerin de i- şini kolaylaştıracaktı. 104 üncü maddeyi tadil eden mad- de öylesine lastikli bir maddeydi ki her hangi bir hâkime her hangı bir şahsı tevkıf etmek imkânını verıyor- yılıyordu. Kimin suç işleyip kimin iş- lemiyeceği hususu kesin olarak tayin edılemıyecegınden, hâkime bir sanı- ğin ilerde suç işliyeceği kanaati vic- daniyesi geldi mi, derhal tevkif ka- rarı verilmesi ısten bile degıl Nuri Özsan Özyörüğün — halefi Lâyiha Meclise sevkedildiği za- man, böyle bir tevkif sebebi işlemiş- ti bile. Bedii Faik ona benzer bir mu- cip sebeple tevkif olunmuştu. Bu, ta- dilâtın gazetecilere karşı kullanılaca- ği şuphesını uyandırmıştı "Suç işle- mesine mani olmak için" bir gazete— ci hapse sokuldu mu artık memleket- te basın hürriyetinden bahsetmek sadece lâtife mevzuu haline gelirdi. Zaten böyle bir hakkın da, basın hür- rıyetının hakikaten lâtife mevzuu ol- duğ azi Almanyasından alındığı hukukçular tarafından ispat edil- mişti. Komisyondaki temayül Komisyondaki — temayül lâyihanın o maddesini hükümetin teklif etti- ği şekliyle geçirmemektir. Ortada bir yanlışlık vardır. — Zannedilmiştir ki tevkif hakkı demokratik memle- ketlerde mevcuttur. Madem ki şimdi bunun sadece nazi Almanyasında bu- lunduğu anlaşılmıştır, o halde geti- rilmesi sebebi ortadan kalkmıştır. Gönül çok ister ki tadil tasarısının sahibi hükümet, o maddenin tadılıni yeniden tadilâta uğratsın! Yo dalet Bakarı o vesileyle çok şıddetlı itirazları ve hücumları üzerine çeke- cektir. Belki böyle bir hak geçen se- nenin bulutlu günlerinde D. P. Meclis gurubunun azalarına, dolayısiyle Tür- ki Büyük illet Meclisine kabul ettirilebilirdi. Ama bugün hava ta- mamiyle gayrımüsait bir manzara arzetmektedir. Iskat hakkından son- ra tevkif hakkmın görüşülmesi bile iktidara büyük zarar verecek, hükü- metin antidemokratik bir yolda ol- duğu ithamlarına yeni ve kuvvetli bir delil teşkil edecektir, Tevkif hakkı geçmemelidir! Dış politika Yeni bir halka Bu —haftanın başında, pazar günü Bağdat hava meydanında bir çok kimse Türkiye Başbakanı — Adnan Menderes'i bekliyordu. Vakit geçmiş, fakat kalabalık Türk heyetini taşı- yan iki askeri uçak gorunmemıştı Halbuki protokala dahil zevatın işi başından aşkındı. Aynı gün Bağdat Paktına dahil diğer üç devletin de -İngiltere, İran ve Pakistan - baş— delegeleri gelıyordu, onları da kar- şılamak lâz Türk heyetı, tam üç saat gecıkmeyle ağdat hava alanına indi. Heyet azalarından biri- nin Associated Press muhabirine bil- dirdiğine göre Adanada yemek yen- miş ve o yüzden gecikilmişti. Fakat iki gün sonra, aynı hava meydanından ayrılanların da dudak- larında bir tebessüm vardı. Ancak bunun manası başkayd Hur dün- yanın savunması ıçın NATO ile SE- ATO arasında yeni bir ıttıfak man- zumesi kurulmuştu. Bağdat Paktının ılk konsey top— lantısı iki gün deva etti. Mütte- fikler, idari bakımdan Atlantik Pak- tı teşkılatına benzeyen bir teşkilât kuruyorlardı. Paktın daimi merkezi Bağdat'ta bulunacak, beş devlet da- imi delegelerle temsil olunacaktı. Da- imi delegeler Büyük elçi payesinde olacaklardı. Paktın ayrıca askeri ve iktisadi organları bulunacaktı. Fakat müzakereler daha ziyade, diğer arap memleketlerinin pakta a- lınmalan için ne yapılması gerekti- ği hususunun müzakeresiyle geçti ve onların durumu görüşüldü. Ürdün ve Lübnan ümid vadediyorlardı. — İngil- tere Dışişleri bakanı Londra'ya do- nerken Beyrut'tan geçip or: d zakere yapmayı uygun buldu. Fakat arap memleketlerini pakta çekmek i- çin en iyi çarenin, paktın bir İsrail tecavüzüne karşı da arap memleket- lerini vikaye edeceği fikrini uyaııdır— maktı ki bilhassa Türkiye işin o ta- rafında ısrarla duruyordu. Konsey ikinci toplantısını nisan ayında Tahran'da yapacak ve o za- mana kadar vuku bulacak gelişme- leri gözden geçirecekti. AKİS, 26 KASIM 1955