DÜNYADA OLUP BİTENLER realiteler arasında bir seçim yapmak sorund ka lmışl ardır. Merasimin be- 8 Halbuki evvelce a a v kara askerleri kapalı yakalı ünifor- malar giyerler, açık yakalı ünifor- maları deniz subayları taşırlardı. imdi bu ar. yerine getirilmesi için tetkikler yapılmaktadır. Iran Geri tepen taassup ran Başbakanı bir gün sonra Bağ- dat Paktı Bakanlar konseyinde bu- lunmak üzere Irak'a hareket edecek- ti. Bilindiği gibi İran, pakta yeni ka- . İltihakı uzun zamandan beri içinde müstesna bir mevki kazanmak istiyordu. Bu bakımdan, İran, Baş- bakanının yapacağı bu seyahate bü- önem atfetmekteydi. akat, Başbakandı Irak'a hare- İşte bu mevlüt sırasında a- tılan birkaç el kurşun, eğer hedefine isabet etseydi, Iran'ın Batılılar safın- da yer almayı o kadar isteyen, Bağ- dat Paktına memleketini sokmak hu- susunda o kadar gayretler sarfeden Başbakanı bu gün hayatta olmıya- cak ve belki de Doğudaki komşumuz zaten şimdiye kadar yabancı olmadı- ğı bir siyasi keşmekeş içine düşmüş- bulunacaktı. Suikast meşhur Fedeyan-ı İslâm cemiyetine mensup bir genç tarafın- dan yapılmıştı Anlaşılan, koyu bir taassubun hâ olduğu zümreleri peşinde surukleyen bu Cemiyet, I- Paktına katılmasına Fedeyan-ı İs- lamcılar, bu Pakta İngilterenin İran ve Orta Doğu'ya tekrar avdetini gö- rüyorlar, boyle bir teşkılata katılma- nın vebalini de Hüseyin Âlâ'ya yük- luyorlardı Muzaffer Zullan'ın - bu suikastçının adıdır - giydiği kaftanda şunlar yazılmıştı: "Allah bize İslam dınının düşmanları olan İngiliz, Ame- rikan ve Rusların etlerinin kesilme- sini emreder." İranı onlara yaklaştı- ran Hüseyin Âlâ'nın akibetini tayine ise cemiyet sadece kendisini yetkili görmüştür. Bereket yersin Ki Hüseyin Âlâ bu suikastten sadece birkaç yara bere ile kurtulmuş bulunuyor. Ancak, Fe- dayan-ı İslâm'cıların bu reaksıyonu, İrandaki mutaassıp zümrelerin ko şumuzun Bağdat Paktına girmesini karşılamadığını göstermiştir. 18 Hüseyin Ala İstikrar unsuru Başbakan Hüseyin Âlâ'nın gayret ve çalışmalariyle Batılılar safında kından ilgilidir. da Batılılardan yana olduğu bilini- yorsa da, hele İngiltere gibi bu Pak- tın temellerinden İ nefret, bır İktidar değişikliğinin vuku- unda yeni idarecileri tesıı' altında bı- rakabılırdı Şark devletlerinden ida- recilerinin şahsıyetlerı nisbetinde ver fa beklemek gerekti Bu bakımdan, Başbakanın suikastı atlatmış olması, mesut bir tesadüf sayılmalıdır Arjantin Devam eden sancılar Geçen hafta gelen haberler göster- mekteydi ki Arjantin hâlâ rejim- değişikliğinin sancıları içinde kıvran- maktadır. Ani bir darbe ile Lonardi hükümetini iş başından uzaklaştırdık- tan sonra, General Pedro Aramburu Arjantin'de temizlik hareketine de- vam etmektedir. dıgı merhale katetmistir. Bu merhalelerden biri CGT yani Çalış- ma Genel Federasyonunun kapatıla- rak liderlerinin tasfiyeye uğratılması, diğeri de yüksek rütbeli iki Genera- lin tevkif edilerek bir diğerinin is- tifaya mecbur bırakılmasıdır. Çalışma Genel Peron tarafından bu — teşkilâtın, — kurucusuna ola malumdur. General Lonar- di devrinde tasfiyeye tutulmuş olan Federasyon şimdi tamamen Hüküme- tin eline geçmiştir. Bu hareket A- ramburu hükümetinin, Arjantin'in iş- Federasyonunun ihdas edildiği ve çi meselesını bızzat elıne aldıgını gos- teriyor. rejimin sa dık kutlesını teşkıl eden ışçılerın, ye- ni rejimin salim yürütülebilmesi için mutlak surette elde edilmesi ge- rekmektedir Tevkif edilen ve istifaya mecbur bırakılan Generallere gelınce, bunlar ötedenberi Lonardi'ye mesai arkadaş- lığı yapmakla tanınmış ve, işbaşın- dan uzaklaştırıldıktan sonra da ken- disine bağlılıktan vazgeçmemiş su- Bu Bundan üç ay kadar önceydi. Dört Büyüklerin en yüksek kademe- deki — temsilcileri senelerdenberi ilk defa olarak bir araya gelmişler, dünya meselelerini görüşmüşlerdi. tı. Buna rağmen, Dört Büyüklerin letler Sarayını terkederken iyimser- muhafaza ediyorlardı. Ei- senhower, —konferansın sona erme sinden sonra verdiği bir demeçte "İyi bir başlangıç yaptık, demişti. Bu başlangıcı insanlığa yararlı o0- lacak bir anlayış devresının takıb edeceğine büyük güvenim var." Rus Komünist Partisi Genel Sek- reteri de aynı fikirdeydi. O güne ka- dar değil güldüğü gülümsediği bile görülmemiş olan Nikita Kruçef, et- susiyeti, bundan sonra cereyan e- decek olan Milletlerarası münase- betlere yepyeni bir karşılıklı güven- lik ve işbirliği havası getirmesidir." Kruçef, bunları söylerken, gülüyor- du. Umulan ve bulunan İkinci Cenevre Konferansının da tarihe karıştığı şu günlerde ar- tık anlaşılmıştır ki, Kruçef'in te- bessümü daha iyi günlerin mesut hayaline değil, Batılıların iyi niyet ye safdilliğinedir. Gerçekten Batılı- lar, daha geçen haftaya kadar, bun- dan üç ay kadar önce —yaratılan Rusların eninde sonunda kendileriy- butun açıklıgıyla dana koymuştu mey- Geçen çarşamba günü dağılan Konferasta başlıca üç mesele gö- rüşülmüştü. Bunlar, Avrupa'nın güvenliği ve Almanya'nın birleştir- rilmesi, silâhsızlanma, Batı ile Do - AKİS, 26 KASIM 1955