YURTTA OLUP BİTENLER Bir çare peşinde... Haftanın başından beri Çankaya köşkünde, bilhassa öğle yemekle- ri kalabalık oluyordu. Misafirler saat yarım civarında bazan taksilerle, ba- zan kırmızı plakalı köşk arabalariyle geliyorlar, üçe doğru şehre dönüyor- lardı. İkram edilen yemeklerde bir fevkaladelık yoktu Zira zıyafet ve- rilmiyo Sadec urbaşkanı Celal Bayar mılletvekıllerını peyder- pey davet ediyordu. avetlerin akşam yemeklerine oldugu da vakiy- dı Fakat o zaman sofraya daha sa- vekilleri beşer altışar kişilik gruplar halinde çağırılıyorlardı. Cumhurbaşkanları kışın ortasın- dikkatli görünen bir tavırla dinliyor- du. Teni kurulacak Hürriyet Partisi- nin iktidara çok zarar vereceği husu- su milletvekilleri arasında saklanmı- yor, vaziyeti bu hale getiren hadise- ler üzerinde duruluyordu. Pek çok milletvekili iş başındaki hükümetin bir sürü hata yaptığını belirtiyor, Genel İdare Kurulunun da buna karşı hareketsiz kalmasını tenkid ediyor, önlenebilecek bir takım huzursuzluk- ların serbestçe gelişmesine müsaade olunduğunu söylüyordu. Küçük kü- çük meseleler, bazı şahısların her ne pahasına olursa olsun tutulması yü- zünden Ü imüş, büyü- müş, tedbir alınmakta gecikilmiş, hu- zursuzluk reaksiyon haline getiril- mişti. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar bu haftanın başında Pazar günü, De- mokrat Partinin Genel İdare Kuru- Devletimizin 3 büyüğü Şerefinize ! da Türkiye Büyük Millet Meclisi â- zalarına toplu halde çaylar verirler. Bu, eski bir âdettir. Fakat o çaylar- mevzuu davetler arasında mühim farklar vardı. Evvelâ sofra fazla kalabalık olmuyor, birbirleriyle kafa dengi milletvekilleri beraberce çağırılıyorlardı. Sonra, yemek tama- miyle hususi bir mahiyet taşıyordu. Nihayet davetliler sadece ve sadece Demokra Parti mensupları arasın- dan seçiliyordu. Tabir caizse Cum- hurbaşkanı Celâl Bayar D. P. Meclis grubunun nabzını yokluyordu. Ken- dilerine sualler soruyor, vaziyetin na- sıl inkişaf edeceği hususu görüşülü- yor, partinin politikasının ne olması gerektiği konuş uluyordu. Milletvekil- lerinin çoğu dertlıydı Cumhurbaşka- nına endişe, üzüntü ve tenkidlerini anlatıyorlardı. Celâl Bayar banları lunu da Çankaya köşkünde toplantı- ya davet etti. Toplantıya başkanlık eden Prof. Fuad Köprülüydü. Genel İdare Kurulu vaziyeti düzeltmek i- çin çareler aradı Genel Başkan Ad- nan Menderesin Ankarada bulunma- ması muzakerelerın havasını degıştı- riyor, tenkid sesleri onun yokluğunda daha kuvvetli olarak yukselıyordu Toplantıya Dr. Mükerrem Sarol da katılmadı. Zaten başbakanın bu en yakın ideal arkadaşı, Menderesin ha- zır bulunmadıgı celselere iştirak et- memeyi tercih ediyordu. Zira Genel İdare Kurulunun diğer azaları sabık Devlet Bakanına hiç de iyi muamele etmiyorlardı Pek çok kimse, vazıye- n bu hale gelmesınde başlıca mü- sebbıp olarak onu görüyor, onun hâ- lâ birinci plânda tutunmaya çalışma- sında veya birinci plânda tutulmaya Müjde Tanınmış sinir mütehassısı Prof. Dr. İhsan Şükrü Ak- sel Cumhuriyet gazetesinde yaz- dığı bir yazıda son derece mü- him bir tıbbi keşiften bahset- mektedir. Fransada Largactil, Almanyada Megafen adını taşı- yan bu ilâcın "en ziyade taşkın- hk ve coşkunlukla seyreden mani nöbetlerinde İyi neticeler verdiği tesbit edilmiştir.” Aksel yazısında ilâca ait üç müşahede- den bahsetmektedir. Sinir mü- tehassısının bildirdiğine göre müşahedelerden üçüncüsü “"si- yasi bir mücadeleye aittir.” u müşahedeyi Aksel şöyle anlatmaktadır- iyasi bir mevkii idare e- n bir şahıs rakiplerinin şid- detlı tenkidlerine maruz kalı- yor, bu mücadeleye artık sükü- netle devam edemiyeceğini ve kendi mevkiini sarsacak tarzda mukabeleye girişeceğini, bunun ise idari bakımdan zararlı ola- bılecegını düşünen siyasi şa- , hekiminden bir çare bulma- sını istiyor; aynı hekim kendi- sine muayyen bir tarzda Lar- gactil almasını tavsiye ediyor; heyecanı ve coşkunluğu geçen zat, mücadeleyi sükünetle ge- çiştiriyor ve muvaffak oluyor.." Doktor, bahis mevzuu siya- set adamının ismini açıklama- maktadır. çalışılmasında taktik hatası buluyor- du. Eğer parti yeni bir yola sapacak- sa, evvelâ böyle manilerin ortadan kaldırılması gerektiği kanaati bizzat enel İdare Kurulunun bazı azaları- na hâkimdi. , Çankaya köşkünde —Genel İdare Kurulu azaları Cumhurbaşkanı Ce- lal Bayar tarafından da kabul edil- diler. Celal Bayar kendilerine vazi- yetin bu hale gelmesindeki sebeple- ri görüşüne göre sert bir şekilde ifa- de etti. Hiddet ve şiddet polıtıkası bu meyvaları vermişti. Hükümetin icra- atı, açıkça tenkid edildi. Anlaşılıyor- du ki Çankaya köşkünde ispat hak- kına taraftar, ıskat hakkına aleyh- tar kimseler vardı. Genel İdare Ku- rulunun ekseriyeti de aynı şekilde düşünüyordu. Hattâ ıskat hakkı do- layısıyla Tevfik İleri'yi oklarına he- def yapan ve kabahati ona yükleyen yüksek kademeleri bile mevcut- Tehlike çanlarının sesi duyulma- ya başlamıştı. Çatırdayan bina Demokrat Partinin resmi organla- - Zafer, Devlet radyosu, v. s.- gerçı Beledıye seçimlerini iktidarın büyük zaferi olarak ilân ediyorlardı AKİS, 26 KASIM 1955