DÜNYADA OLUP BİTENLER Orta Doğu Yeni emeller mi ? Londra'nın yeni Belediye Başkanı, çalışma devresinin bağlaması do- layısile mutad zıyafetını verıyordu Ziyafete İngiltere'nin bütün ileri ge- lenleri davet edilmiş, geleneklerine' bağlı Ingilizlere has titizlikle herşe- yin mükemmel olmasına çalışılmıştı Davetlılerın arasında aşbak Anthony Eden de vardı. Dogrusunu söylemek gerekirse Başbakan o gün- lerde çok meşguldü. Bir yandan Ce- nevre konferansından başarısızlık haberlerı alıyor, diğer yandan Orta Doğu'daki gelişmeleri endişe ile ta- kib edıyordu Sovyet Rusya'nın Mı- sır'a silah satmayı kabul etmesi ile İsrail - Mısır münasebetleri alabildi- ğine gerginleşmişti. İsrail, Mısır'ın böylece askeri potansıyelını arttırdı- ğım, kuvvetinin kafi geleceğini aklı kestığı anda İs rail'i denize sürmek ısteyecegını, bunun İsrail'in varlığı i- çin en buyuk tehlikeyi teşkil edeceğini ileri sürüyor. Batılılardan silâh talep ediyordu. Batılılar müşkül durumda kalmışlardı. Eğer İsrail'e silâh ve- rirlerse 1950 deklarasyonuna aykırı hareket etmiş, Orta Doğu'da çok tehlikeli bir silahlanma yarışma yol açmış olacaklardı. Üstelik böylece hem petrollerine, hem de muhtemel bir harp vukuunda hava alanlarına ıhtıyaç duyacakları Arap Devletle- rini gücendirmek de işten bile değildi. Eğer İsrail'e sılah vermezlerse, bu sefer Mısır Orta Doğu muvazenesi- ni kendi lehine bozmuş olacaktı. Bu- nun neticeleri de Batılıların lebine tecelli edemezdi. Muvazene Mısır'a Orta Doğu'da bir Üstünlük verecek şekilde teessüs ettiği anda Mısır, İsrail'i haritadan silmek isteyecekti. Bu hem İsrail'i kurmuş olan Batılı- ların bir hezimeti, hem de barut fi- çısının infilâk etmesi demek olacaktı. Yapılacak tek iş, tutulacak tek hareket tarzı herşeyden önce statü- 16 konun muhaf azasını temin etmek, o! an a da Mısır'ı Komunıstlerın kucagıııdan Batılılar safına çekmek olmalıydı. O gece ziyafette verdiği bir demeçte, İngiliz Başbakanı fi- den, statükonun yeniden tesısı için Ingıltere nin İsrail ile Mısır'ın arası- nı bulmaya hazır olduğunu bildirmiş- . Bu, Batılıların, statükonun temi- nı hususunda - bu Devleti gucendır- mek bahasına da olsa - İsrail'e si- lâh vermeyi reddettikten sonra at- tıkları İkinci adımdı. Aynı adımla, Batılıların, Orta Doğu gergınliğinin izalesi yolunda katedecekleri ikinci merhaleye, yani statükonun teminin- den sonra Arap Devletlerinin Batılı- lar safına çekılmesı merhalesine de yaklaşmak istedikleri — anlaşılıyordu. Zira Anthony Eden, bu konuşmasın- da, ilk defa olarak Batılıların Orta Doğu güvenliğini 1950 deklarosyonu ile teminat altına aldıklarım bildir- memişti. Rus nüfuzu Orta Doğu'nun tamamını istilâ etmeden, Eden Arap- ları kazanmak istiyordu. Yalnız Eden değil, Adnan Men- deres te şu satırlar yazıldığı sırada toplantı halinde bulunan Bağdat Pak- tı konseyine iştirak için Irak'a gider- ken verdiği beyanatta aynı arzuyu gösteriyordu. Türkiye, Anthony E- den'in plânını arapların destekledıgı nisbette destekleyecekti. Yani politi- kamızı, arapların polıtıkası hizasına getiriyor ve oğu ihtilâfında o tarafı tutuyorduk: Böylece Türkiye batılı müttefiklerinden bir adım daha fazla atıyordu. und. gayenin Arapları Bağ- dat Paktına almak olduğu aşikârdı. Bu pakta, Orta Doğu'dan sadece I- rak gırmıştı. Artık anlaşılmıştı ki Su- riye ve Ürdün Mısırla Suudi Arabis- tan'ı takip edecekler, Lübnan da po- litikasını Surıyeye göre ay arlıyacak- tı. Amerika ise İngiltere Dışişleri Ba- kam Harold Mac Millan'ın Bağdat Paktına katılma teklifini reddetmiş ve "şimdilik" pakt konseyinin çalış- Bağdat Paktının 3 büyükleri İkisi içerde, biri dışarda malarına müşahid göndermekle ikti- fa etmişti. Bağdat Paktına diğer A- rap devletlerinin de iltihakını temin için Filistin ihtilâfında taraf tutuyor, Arapları kazanmak maksadıyla va- ziyet alıyorduk cak Eden in teklifleri ne İsrail, ne de Mısır'da müsait karşılanm&_ımış- tı. Nitekim gerek Mısır, gerek İsrail geçen hafta içerisinde Eden plânını reddetmiş bulunuyorlardı Yeni bir tefsir Geçen hafta Orta Doğu hadiseleri bu şekilde gelişmeye devanı e- derken, dünya basınında da Sovyet- lerin Orta Doğu'daki emelleri hak- kında yeni tefsirlere — rastlanmaya başlanmıştır. Bu tefsir, ilk defa ola- rak, bundan yirmi n kadar önce Journal de Geneve'de yapılmış, fakat fazla akis yaratmamıştı. Şimdi Jour- nal de Geneve'in görüşü İngiliz ve Amerikan basınında da paylaşılmak- tadır. Bu yeni tefsir tarzına göre, Mı- sır'a silâh satmakla Ruslar herşey- den evvel Orta Doğu'da karışıklık çıkarmak emelini gütmekle beraber, daha uzun vadeli bir gaye de takip etmektedirler : Bu gaye, Batılıları Boğazlar rejimini tesis eden Mont- reux andlaşmasını Ruslar lehine ta- dile zorlamaktadır. Gerçekten, Ruslar, ikinci Cenev- re konferansının başladığı sırada Do- ğu ile Batı arasındaki münasebetler hakkında — verdikleri bir muhtırada bu noktaya uzaktan temasla şöyle diyorlardı: "Dört Devlet bütün mil- letlerin ticaret gemilerinin milletler- arası bir önem taşıyan boğaz ve ka- nallardan serbestçe geçmeleri ve ba- zı devletler arasındaki deniz müna- kalâtını güçleştiren halen mevcut bir- takım tahditlerin kaldırılması için gerekli tedbirleri almalıdır. Gazette de Lausanne'a gore Rus- ların açık kapıyı zorlamaları dünya efkârını şaşırtmamalıdır. Gerçekten Montreux andlaşması sulh zamanın- AKİS, 26 KASIM 1955