TİYATRO yeti kadar rol alan sanatkârların da şahsiyetlerindeki farklar kendilerin- den ayrı ayrı bahsedilmesini icabet- tirmektedir. Saim Alpago büyük bir sanat e- seri yaratmış bulunuyor. Bu eser, bizzat temsil ettiği komiser Cavit Ko- cabıyık rolüdür. Bir insan taklit hu- dutlarından taşarak ikinci bir insan kalıbına dökülmek isterse, tanrıdan sonra ancak bu kadar muvaffak ola- bilir. r hangi müsait bir tipi kari- katurıze etmek kabildir İ mek için Saim Alpago' duğu sanat kabiliyetini haiz bulun- maya mecburdur; aksi halde gülünç olmaktan kurtulamaz. İbr. hımın bır asıl kardeşı, üç ta- ne kardeş namzedi, bir tane de nam- zet mırasçısı var Asıl kardeşı rolü- nü Nuri Gökseven oynuyor. Üç nam- zetten biri Ahmet Uluar dır. Bin iki yüz elli iki buçuk defa "Şekispir" oy- dili ile konuşan bu rolü Yıldırım Öna oynuyor. Yıldırım Önal bu rolunde hakiki bir merhale aşmış, değişmek yolunu tutmuş olduğu ümidini uyan- dırıyor. İkinci namzet bir mucıttır Ahmet Bulur adındaki bu meczubu Muzaffer Gökmen, beğendirerek tem- sil ediyor. Kardeş namzetlerinden üçüncüsü ola met'i Tekin Akmansoy öyle bir tip haline sokmuş ki, daha evvel muhtelif eserlerde bırçok tarafından cezalandırılarak standard bir hale so- ulan "züppe" en seçme noktaları bırleştırılerek orijinal — bir karakter olm , bu tipi başarı ile tem- sil edıy Aran kardeşe namzet mirasçı bir kadındır ve hikâyesi de şöyledir: Muhtelif erkeklerle beraber yaşa- mış olan Celile Morı ç çek, yırmı sene evvel ismi Ahmet olan bır müteah- hitle gayriımesru şekilde yaşamıştır. Kendisi Amerikalılara hayrandır ve İstanbula gelen Amerikalı seyyahla- ra fahrı olarak rehberlıge can atar. Eh, böyle bir i yirmi sene ön- ce bırlıkte yaşadıgı adamı adı Ah- met olursa ve bu gün Amerıkadan gelen Abraham Made da Ahmı ismindeki kardeşını arıyorsa Celıle Morçiçek'in miras istemekte hakkı yok mudur? Ustelık Celıle hanımın beraberı de bir de şmış, kollej kızı - evlatlıgı - vardır. Ce- l le h rolünü Mel Ars muvaf fakıyetle temsıl edıyor Celıle Hanı- mın evlâtlığı Ayşe, müellifin her ese- rinde bulunan "kız" dır, Karakteri hepsinde aynıdır. Saftır, doğrucudur, faziletlidir ve mutlaka âşık olur. Gökçen Hıdır bu rolü belirtemedi, çok pasif kaldı. — Abr: ahamın kâtibi rolünü genç sanatkâr Semih Sergen bütün, nüansları ile canlandırıyor. Belediye kâtibi rolünü AH Algın, mü- ellifin kendisine hazırladığı dram ha- fak olarak oynadı. Belediye reisinde 30 Harputlu iki tip Saim Alpago rekor kırdı Suat Taşer, Amerikan eşyası alıcı - satıcısı rolünde Haşim Hekimoğlu ve Belboy' Turgut Okutman hiçbir fevkaladelığı olmayan şahıslar ola- ral üler. "Harputta bir Amerikalı" nın Kü- çük Tiyatroda bir hasılat rekoru kır- ması en tabii istikbalidir. Büyük Tiyatro Ruhlar gelirse Hemen herkes Handanı merak e- diyordu. Hatta o yüzden un ilk sahnelerinde neler olup bıttıgını doğru dürüst takibedemiyenler bile varı Herkes biliyordu ki, Handan li- ran, bu akşam temsil edeceği rolü bir kaç gün önce almıştı. Devlet Tiyat- rosu mecmuasında ile Mme. Ar Cady rolünün hızasınd "Mediha Gök- çer" ismi yazılı idi. Öyle yazılmıştı; çünkü bir kaç ün evveline kadar yapılan bütün provalarda — Mediha Gökçer hazır bıılunmuş, o çalıştırıl- mıştı. Handan Uran'ın ismi cismi or- tada yoktu, o dublör bile değildi. E- sasen hiç bir role dublör verilmemesi yüzünden böyle beklenmedik bir ha- dise karşısında program arıza yapı- yordu. Bir gün provada Mediha Gök- çer dnştu ve ayağı kırıldı. Hem lü Handan Uran'a verildi. Herkesın merakı işte bu yuzdendı Ama Han- an Uran umumi bir hayret uyandır- dı ve takdir topladı. İnsan bu kadar zamanda uzunca bir rolü ezberliye- bilir, biraz dikkatli olursa falsosuz yürütebilirdi ama, o role başlıbaşına bir şahsiyet vermek, diğer sanatkâr- lar arasında temayüz etmek çük ses ve telâi ü ucuz şanların harcı değildi. Handan Uran bu sebeple takdir edildi. Eser Büyük Tiyatroda temsil edi- liyordu. Rejisörü Ragıp Haykır'dı. De- korundan gayrı her şeyi beğenildi. Adı "Ruhlar gelirse" idi. Eserin diğer rollerinde Cüneyt Gökçer, Muazzez Lutas, Macide Tanır, Asuman Korad, Suna Sirmen ve Süreyya Taşer o yorlardı. Cüneyt Gökçerin rolü çok yüklü ve düzdü. Bu gibi rollere sah- ne dilinde "kısır" diyorlardı ama Cü- neyt bu rolü verimli yapmayı bilmiş- ti. Yalnız rolünü biraz daha ezber- leyince hiç bir arızası kalmıyacaktı. Eserin mevzuu, ispirtizma hüne- rını öğrenmek isteyen bir muharri- bir seansta, hortlaktan da kurtuluyor ama rahat ve huzuru da kaçmış oluyor. Eserin yazarı, Noel Coward'dır. Tiyatro ile değilse bile sinema ile ilgileneler bu ismi tanırlar. Zira Co- ard, Tiyatronun but n branşlarında faalıyet gosterdıkten başka sinema- a da senarist, rejisör ve aktör ola- rak girmiş bulunuyor. Eserin tercümesi Arif Öz bılen in. İtina edilmeden bitirilivermiş. me- dide rol alanlardan Medium ustadı Mme. Ar Cady rolünü Handan Uran' ın hayret uyandıran bir kompozisyon- la başardıgını söylemiş, Cüneyt Gök- çerin de talihsiz bir rolü zevkle sey- rettirdiğini işaret etmiştik. Komediyi bütün halıne getıren bu genç sanatkârın arızasız, hattâ guzel oynadığı soylenebılır Muharrı- rin karısı rolünü Madde Tanır ıfa ediyor. Hem h ayatta hem de veya hortlak halinde, guzel temsıl e- de Süreyya Taşer ise kifayetsiz... Muharririn ölmüş bulunan ve sah- nede bir ruh olarak dolaşan eski ka- rısı Elvira'yı Muazzez Lutas temsil ediyor. Muazzez Lutas bu defa tam düşündüğümüz âlemin sesini verebil- mektedir. Sanki sahnede yokmuş, sesi hatiften geliyormuş gibi... Ha- reketleri de tüy kadar yumuşak ve hafif. Çok zaman vardı ki seyircileri Muazzez Lutas'dan böyle güzel bir temsil görmemişlerdi. AKİS, 19 KASIM 1955