DÜNYADA OLUP BİTENLER Dörtler Konferansı Yılan hikâyesi Kremlin Sarayında muhteşem bır kabul resmi veriliyordu. — Bütü salonlar ışıklarla donatılmış, her ta— rafta sofralar kurulmuştu. — Mareşal Bulganin, Sovyet ihtilâlinin otuz se- kizinci yıldönümü dolayısiyle hazır- ladığı bu kabul resmine sefaretler mensupları ile Moskova'daki yerli ve yabancı basın temsilcilerini de davet etmişti. Hiçbir şeyin eksik olmasını istemiyor O gece en çok aranan ve konuş- turulan insan, tahminlerin ve muta- dın hilâfına Molotof olmuştur. Molo- tof bu gibi davetlerde suratım asıp oturmak ve aranmayan bir kimse ol- makla tanınmıştı. Halbuki bu gece bütün gözler, Cenevre Konferansına üç günlük bir ara verilmesi Üzerine yeni talimat almak için Moskova'ya avdet etmiş bulunan Molotof'un üze- rindeydi. Acaba Molotof bundan son- ra Cenevre'de nasıl bir hareket tarzı takip edecekti? Batılıların Almanya'- nın birleştirilmesi hususunda yaptık- ları teklifi kabul edecek miydi ? Yok- sa, körün değneğini bellediği gibi bel— lemiş olduğu "önce Avrupa güven sonra Almanya'nın bırleştırılmesı formülünde inat mı edecekti Bütün gece, basın mensupları bu suallere cevap almaya çalıştılar. Mo- lotof Nuh diyor, peygamber demiyor- du. Söyledikleri sadece şundan iba- ret kalmıştı: "Cenevre'ye, getırdıgım— den daha iyi haberler goturuyorum eçen Çarşamba günü çalışmala— rına tekrar başlayan Dörtler Konfe- ransının ilk oturumunda bu iyi haber- lerin ne olduğu nihayet anlaşılmış- tır. Molotof bu oturumun daha ilk dakikalarında Batılıların — Almanya'- nın serbest seçim yoluyla birleştiril- mesi için yaptıkları teklifleri, en ka- ti bir dille reddetmiştir. Moskova'da Molotof'un müjdelediği iyi haber, bu olsa gerektir. Sovyetlerin Batılılar tarafından ileri sürülen plânı kabul etmeleri e- sasen beklenmiyordu. Ancak red ce- vabının bu kadar kategorık «olacağı da kımsenın aklına gelmemişti. Bun- dan önce bir kere daha Almanya'nın bırleştırılmesı konusundaki fikirleri- ni açıklamaya davet edilen Molotof, o zaman, Batılılar kendi teklif ettiği Avrupa güvenlik sistemi üzerinde fi- kirlerini bildirmeden bir şey soyleye- miyeceğini ileri sürmüştü. sÖ: belki de, Rusya ile Avrupa guvenlık sistemi üzerinde bir anlaşmaya var- mak şartiyle, Almanya'nın birleştiril- mesi konusunda ondan bir taviz ko- permanın mümkün olabileceği mana— sına alınabilirdi. Molotof geçen Çar- şamba günü yaptığı kategorik red- le bu yolu kapamıştır. Üç Batılı Dışişleri Bakanının Mo- lotof a verdikleri cevap da aynı dere- cede kategorik olmuştur. Batılı Dış- işleri Bakanları Molotof'un plânları- AKİS, 19 KASIM 1955 nı reddetmesi üzerine Almanya'nın birleştirilmesi konusunu başka zama- na talik etmeyi uygun görmüşlerdir. Molotof buna itiraz etmemiştir. Bir İngiliz sözcüsünün de belirt- tiği .gibi, Rusya'nın istediği bir Av- rupa güvenlik sistemi kurmak değil, Almanya'yı komünist hakimiyeti al- tına sokmaktadır. Sovyet Rusya bu- na serbest seçim yolu ile muvaffak olamıyacağı için Batılıların plânını reddetmiştir Molotof'a kalırsa Al- manya'da seçim yapmak hakikatle- re aykırı olduğu kadar tehlikelidir de... Böyle bir seçim Alman milita- rizmini ve kapitalizmini teşvik ede- cek,* Sovyet Rusya'nın — durumunu güçleştirecektir.' Alman Birliği Doğu ve Batı Alman hükümetlerinin müş- terek bir lisan bulup anlaşmalarından sonra mümkün olabilir. Bütün bu sözler üç haftadan faz- la bir zamandan beri toplantı halinde olan Dörtlerin başladıkları noktadan bir adım bile ileri gidemediklerini gösteriyor. Sovyet Rusya, tıpkı ge- çen sefer olduğu gibi bu konferans- la da Almanyanın birleştirilmesi için zemin ve zamanı müsait görmemek- te, serbest seçim yapılmaması için ayak diremektedir. Bu kategorik red cevabı artık Batılıların aklını başına getirmiş, bu konuda besledikleri son ümitleri de kırmış olsa gerektir. Me- seleyi zaman tasrih etmeden geriye bırakmaları da bunu gösteriyor. Şu satırların yazıldığı sırada kon- ferans gündeminin birinci maddesini zaman tasrih etmeden geriye bırak- tıktan sonra, ikinci maddeye geçmiş ve bu konuda da ilk büyük meydan muharebesini vermiş — bulunuyordu. Bilindiği gibi Cenevre Konferansı gündeminin ikinci maddesi silâhsız- lanma meselesidir. Gelen haberlere bakılırsa bu konudaki en şiddetli münakaşa Ruslarla Fransızlar ara- sında cereyan etmiştir. Ruslar konfe- ransa sunulan Fransız plânının İngi- liz teklifleriyle tezat teşkil ettiğini belırtmış ve kendisi yenı bir proje ileri sürmüştür. Bu yeni Sovyet plânı geçen Cenevre konferansında Bulga- nin tarafından formüle edilen eski Rus tekliflerinin yeni basısından baş- ka birşey değildir. Daha ilk görüşmeler bile açıkça göstermektedir ki gündemin ikinci maddesi de meselenin tekrar Birleş- miş Milletler Silâhsızlanma Komis- yonuna havale edilmesi ile geriye a- tılacaktır. Nitekim bu haftanın ba- şında bakanlar ikinci meseleyi de ka- rara bağlamadan üçüncü — meseleye, yani Batı - Doğu — münasebetlerine geçmişlerdir. Brezilya Ordunun tepkisi Cumhurbaşkanlıgı mevkiinde oturan m kararnameyi imzalamamak- ta 1srar enıyordu Savunma Bakanı General Taxera ise mutlaka bu ka- rarnamenin imzalanmasına taraf tar- di. Bu konudaki fikir ayrılığı telif e- dilemez bır hale gelınce. Savunma Bakanı "fazla düşünm değmez, dedi. Cumhurbaşkanı bızım 1stedık1e— rimizi, istediğimiz yere tayin etmezse biz de Cumhurbaşkanını değiştiririz". Yirmi dört saat sonra Savunma Ba- kanının sözü gerçekleşmiş, Cumhur- başkanı memleketten kaçmaya mec- bur bırakılmıştı. Nasıl olur diye hay- ret etmeğe mahal yoktu, zira vak'a iktidar ile sürgün'ün birbirine pek yaklaştığı Güney Amerika devletle- rinden birinde, Brezilya'da cereyan; ediyordu. Brezilya'da geçen aylar içinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri cereyan etmişti. Bu seçimlerde ordunun tut- madığı, komünistler tarafından des- teklendiği iddia edilen Kubitschek büyük bir zafer kazanmıştı.. An Brezilya kanunları gereğince : ayında fiilen idareyi eline alacak Ku- bitschek'in bu zaferi orduyu hiç mem- nun etmemişti. Bu bakımdan, Brezil- ya olaylarını yakından takıp edeni müşahitler daha seçimlerin sona er- diği günden itibaren ordunun bir tep- kisini beklemek gerektiğini ileri sü- rüyorlardı. Bu tepki nihayet geçen hafta içinde vuku bulmuştur Gerçi iktidardan uzaklaştırılan Kubitschek'in kendisi değil, yına kadar mevkiini muhafaza ede- cek olan Başkan Cafe Filho'nun ye- rine Cumhurbaşkanlığı görevini ifa eden Meclis Başkanı Carlos Luz'dur. Ocak ayma kadar Cumhurbaşkanlığı görevine devam etmesi gereken Cafe Filho geçenlerde geçirdiği bir kalb krizi sonunda, bu makamı muvak- katen ve Anayasa gereğince Meclis Başkanı Carlos Luz'a terketmişti. İş- Rio de Janeiro Kaynayan bir kazan daha 19