TİYATRO Küçük Tiyatro Harputta Bir Amerikalı Hayır, — hayır... Bunların hepsi baş- lı basına çatık kaşlı birer dâva... Halbuki ben "Harputta Ur Amerika- l1" yı bir dava piyesi olarak yazma- dım. Onun iddiası, olsa olsa, bugünkü cemiyetimizin bir parçasına — ayna tutmaktır. Belki de bu ayna eğlence yerlerinde görülen muka'ar - muhad- dep aynalardan... Onun içinde biraz uzayan veya bır parça kısalıp tom- bullaşan — mübalâgalı hayallerimize bakıp hep birlikte gülelim, dedim Onun için "Harputta bir Amerıkalı nın en iyi tarifi bence şudur: Üç per- delik komedi... Cevat Fehmi Başkut eserini tak- dim eden yazısında böyle diyor. Böy- le diyor ama, gene aynı yazının he- men biraz aşağısında romantikleşi— yor ve ilâve ediyo " . Harputun mazıde geçirdiği altın devrın hıkaye lerini dınlıyerek gözlerim — kamaştı. Onun un evlâtlarının vefasız- lıklarını dınlıyerek yüreğim sızladı... On arputta kalanlara ve Har— putu sevenlere ithaf ediyorum Ben, Harputta bir Amerıkalı dâva piyesi olarak yazmadım" diyen müellifin sonra da, "coğrafyanın ve iktisat kaidelerinin ölüme mahküm ettiği" Harput'un bu günkü haline hayıflanışına ve hele eserinde seyir- cileri ağlamaklı hale düşürüşüne ne emeli? Müellifin işlediği hikayenin öÖze- ti şu: Kırk sene evvel Harput boşal- maya başladığı sırada babası ile A- merikaya göçen İbrahim Müderris- oğlu orada büyüyor, yetişiyor, milyo- bu zaman -er ve fabrikatör oluyor; zarfında ismi de istihale geçirerek Abraham Maderus haline geliyor. Derken fabrikaya reklâm — yapmak maksadı ile Amerikadan kalkıp İs- tanbula, Hilton oteline iniyor. Bir ay- dan beri yanında, genç bir Türk kâ- tip vardır. İstanbula gelmişken, rek- lâm olsun diye, kardeşi Ahmet derrisoğlu'nu da aramaya kalkışıyor. Bu arada kendilerine yardımcı olma- sı için bir de polis hafiyesi buluyorlar İlânlar veriliyor: fakat ikisi kadın olmak üzere, aranan bir kardeşin ye- rine beş talıp çıkıyor. İş karıştığı sı- rada mahallinde tahkikat put belediye reisi bilmeceyi çözüyor: Harputta bahçıvanlık yapmakta o- lan fakir ve perişan Ahmet Müder- risoğlu'nu meydana çıkarıyor. Bu a- rada, heyetin İstanbuldan hareketi sırasında tiımarhaneden kaçan bir de- linin de aralarına karıştığı haberi ge- liyor. Deliyi yakalamaya memur o- lan taharri memurunun da, aranan delinin bizzat kendisi olduğu anlaşı- lıyor. Bir komedi için lüzumlu unsur- ları bir araya toplamış olduğu ve gü- zel bir finale doğru gittiği sırada ko- medi bir dram ağırlığı içinde sona e- riyor. Cevat Fehmi Başkut, memleketi- mizde, hiçbir müellife nasip olmaya- cak şekılde aynı sezon içinde, aynı zamanda, aynı eseri Ankara, İstan- bul ve İzmirde temsil edilip, o gün- lere kadar hiçbir .eserin duramadığı müddet afişte kalarak rekor tesis e- den bir eserin müellifidir. Rekord- men eseri "Paydos" tur, ama "Kü- çük Şehir" de aynı zamanda olma- makla beraber gene bu üç şehrin ti- yatrolarında uzun müddet'temsil e- dilmiştir. Bu suretle memleketimizin en popüler tiyatro müellifi olarak ta- Harputta Bir Amerikalı Pramatik - komedi AKİS, 19 KASIM 1955 Cevad Fehmi Başkut 1 Numaralı yazar nınan Cevat Fehmi Başkut, adedi on bire varan eserlerinde hemen daima aynı tekniği tekrarlamaktadır. Ko- medilerine hıs karışmakta veya "gül- üren dram" yaratmaktadır. Tıpkı Maroel Pagno gibi... Cevat Fehmi e- serlerinin öyle yerlerıne öyle dram sahneleri ekler ki seyircinin hayrete ve kedere düşmemesi imkânsızdır. Bunun en taze nümunesi temsil edil- mekte olan "Harputta bir Amerika- " dır. Eserde yer alan şahısların karak- terleri gayet vazıh çizgilerle belirtil- sahnedeki durumu alabildiğine uza- nan sahneler ve replikler kısaltılmış, yeri ve alâkası bulunmayan sahneler asgariye indirilmiştir. Telif tiyatro eserlerimiz arasında en ziyade rağbet görecek olan ve bu- na da hak kazanan eser bu komedi olacaktır. Eser elbette ki olağanüstü bir tiyatro şaheseri değildir, ama ce- miyetimizin halen malül bulunduğu bir hastalık bu eserde keskin bir neş- terle yarılmakta ve herkesin anlıya- cağı şekilde hicvedilmektedir. İşte, komedinin rağbet kaynağı burasıdır. arputta bir Amerikalı" yi bü- yuk bir ustalıkla vaz'ı sahne eden re- jisör Mahir Canova'dır. Yılın Büyük Tiyatrodaki ilk kötü piyesini sadece reji sanatı ile devam ettiren bu sa- natkarımız, ikinci eserinde birincide- ki başarısını çok aşmış bulunuyor. Sahnede sadece sanatkârlara yer ta- yin etmekle kalmayıp, yaratıcı mu- hayyilesini çalıştırmış ve sahneye bir hareket güzelliği getirmiş. serde rol alanlar, umumi bir i- fade ile' komediye hayat vermiş bu- lunuyorlar. Burada rollerin ehemmi- 29