KİTAPLAR ALİ (Orhan — Hançerlioğlu'nun — romanı. Varlık yayınları Cep Kitapları serisi: 151, 103 sayfa, 100 kuruş.) Orhan Hançerlioğlu, "roman" üze- lerinde devamlı denemeler yapan, arayan, yeni biçimler bulmaya uğra- şan bir romancımız. Bütün çabasın- dan belli ki, "roman" a alışılmışın Öötesinde yenı imkânlar kazandırmak istiyor. Bilinen bir yolda yürümek istemiyor. Kendini sora koşuyor. Ali, romancının, "bir gece yarısı Tophane'nin arka sokaklarındaki İZz- belerden birinde tanıdığı, uzun boylu, kambur» kumral kıvırcık saçlı, sağ yanağında bıkıp usanmadan taşıdığı kocaman bir ben'i olan, açık mavi gözlü" bir serseridir. Yıne romancı» nın bize tanıttığına göre Ali " sizdir. Ahmaktır. İki yüzlüdür. küçük bir baskının karşısında kor- kudan titrer. Cimri, kıskanç, bencil doğmuştur. Bütün bunlara karşı iyi kalbli, insansever bir görünüşü var- dır." Romancı, Ali'yle bu yuzden ılgı— lenmış, sonra şöyle düşün "Ali, bu yapısı, bu aklı, bu yaradılışıyla bir bakkal, bir öğrenci, bir memur, a da bir sanatçı olamaz mıydı, hele bır mırasyedı bir tüccar, bir baka man'ın esas hatları budur Hançerlıoglu bu tipi almış, önce "ser- seri" olarak yaşatmış. Ali Tavuk'un hikâyesi budur. Sonra aynı Ali, Zey- rek yokuşunda bakkal olur. 'Sonra zengin bir ailenin çocuğu olarak kar- -ımıza çıkar, âşık öğrencidir. Hoca- paşa Maliye Şubesi Varidat memur- luğundan emekli "Sayın Bay Ali" se- ne aynı insandır. "Yıldız Yemek Ya- saktır" adlı hikâyesinden parçalar da okuduğumuz sanatçı Ali, ölme üzere olan hasta karısına rağmen "Fröylân Hilda" yi koynuna alarak yatan Mirasyedi Ali, "Demir ve Çe- lik T. A. O." nun başkam büyük de- mir tüccarı Ali Tamtürk ve nihayet Sosyal Adalet Bakanı Ali... "Tapısı aklı, yaradılışı" aynı kal- mak üzere, çeşıtlı meslek ve işlerde bir adamın hayatı ve davranışı... Dik- kat edilirse, roman, nun ele alı- nışı bakımından belirli bir özellik ta- şıyor. Tek karakterin değişik şart- lar, meslekler ve ışlerdekı belırtılerı davranışları meraka değ Hançerlıoglu bu merakımızı gıder— meğe çalışıyor. "Ali" her biçim ve meslek degıştırışıni, birbirinden ayrı, birbiriyle ilgisi olmayan bölüm- lerde işlemiş Serseri Aliden Bakkal Ali'ye, öğrenci Ali'den, emekli Ali'ye, hikayeci Ali'ye v.s. geçerken bölüm- ler arasında bir ilgi de kurmuş. Yani kitap, her tipin ayrı hikâyesi olduğu kadar, bir önceki ve bir sonraki bö- lüme de rahatlık ve ustalıkla geçiyor. Kesılmıyor Her tipi ışlerken o tipin sosyal çevresini de vermeğe çalışmış. İnce hicvini de yapmış. Meselâ sa- natçı Ali'yi anlatırken, bugünkü ede- biyatımızın moda haline gelmiş, yap- 18 Orhan Hançerlioğlu Tadımlık macık davranışlarını belirtmiş. İğne- lemiş. Öbür bölümlerde de, bunlara yer yer rastlıyoruz. Orhan Hançerlıoglu nun, bu kita- bında, son derece temiz bir dili var. Bu noktayı bilhassa belirtmek iste- riz. Kitap, başından sonuna kadar ti- tizlikle süzgeçten geçirilmiş bir dil'le yazılmış. Apaydınlık, — tertemiz bir Türkçe. Son sözümüz şu olacak: Hançer- lioğlunun bundan önceki romanların- da olduğu gibi, "Ali" de de, okuyup bitirdikten sonra, bir doymadan sof- radan kalkmıştık duyuyor insan. Yet- miyen bir taraf var gibi geliyor. Da- ha istiyor. Hançerlioğlu, bir meseleyi, ya da bir konuyu esas çizgileriyle be- lirtiyor ve bırakıyor Bu, "Ekilmemiş Topraklar" da da böyle "Ali" de de. Bir tadımlık. Doyumluk değil. Oysa- ki, Hançerlioğlu, ele aldığı her me- seleyi, her konuyu didik didik edebi- lecek, bize "doyumluk" eserler de ve- rebilecek güçte bir romancı. Kendi- sinden bunu bekliyoruz. "Tadımlık..." dedik, ama "Ali" ta- dı damakta kalacak tadılmaya değer 'bir eser * ASKIMIZIN SON ÇARŞAMBASI (Ümit Yaşar Oğuzcan'ın şiirleri. Doğuş Ltd. O. Matbaası. 64 sayfa, 150 kuruş) Ümit Yaşar Oguzcan 1954 yılı so- nunda yayınlad 150 sayfalık "Dillere Destan" adlı şiir kitabından hemen sonra, bu yıl içinde, iki şıır kitabı daha çıkardı Biri "Dolmuş", öbürü de şkımızın Son Çarşam- bası". Şair, anlaşıldığına göre, her üç dört ayda bir, bir şiir kitabıyla karşı- mıza çıkacak. Bize, "ilhamı bol ol- sun”" demekten, kendisinden iyi şiirler . beklemekten başka bir şey düşmez. Ancak» hemen şunu belirtmek yerin- de olur ki, şairin bu artan çalışma hızı, şıırının ıyıye doğru yöneldiğine bir işaret değildir Ümit Yaşar son şiirleriyle, verim- siz, yanlış bir yola girmiştir. Bu yol- a ısrar ederse, her bakımdan geliş- me istidadı gösteren şiiri, çıkmaza girecektir. Hattâ gırmıştır bıle Son şiirlerinin — çoğunluğu 'nük ye, "zekâ" oyunlarına dayanıyor Bir 'hiciv” denemesi gayretı de görülü- ya doğru bir yö- nelme de sezılıyor Şair, bu yeni yö- nelışı ile ne yapmak istiyor? Şiire yeni bir hava getirmek mi? Şiir di- line yeni imkânlar kazandırmak mı? Bu tarz, yeni şiirin ilk yıllarında de- nenmiştir. En güzel örnekleri veril- miştir. Bundan sonra yazılacaklar, öncekilerin daima bir adım ardında kalır. Bilinen örneklerin daha güze- lini vermek ise, sanıldığı kadar ko- lay değildir. Şımdılık Metin Eloğlu bu işin üstesinde gelecek gibi görünü- yor. Ama şu gerçeği kabul ve itiraf etmek gerek ki, Oğuzcan'dan okudu- ğumuz örnekler, bilinenlerden daha iyi değildir. Bunun için de bir çeşit taklit olmaktan ileriye geçememiştir. Söylediklerimizi dogrulamak için, bir iki, küçük, ornek verelim "Buna yurek derler Yürek derler — kikada 112 defa atar — Buna bıyık derler anam babam — Bıyık derler — Saatte 160 kilometre yapar "İçiçe" şiiri: Agzımın içi: Mısır çarşısı — Gözümün içi: Karpuz ser- gisi — Cebimin içi: Sinop zindanı — Başımın içi: Turşucu dukkanı Ca- nımdan bezdirdin beni — Canımın içi: Hergele meydanı." Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Ümit Yaşar Oğuzcan, bu çeşit şıır— lerle ne yapmak 1stedıgını hiç dü şünmüş müdür? yor. Dilinde "Arg Kıtabına kendisi .bir de "Önsöz" yazm Bu "Önsöz" hemen belirte- lim kı ciddilikten uzak bir yazıdır. Bunca yıl şiirin kahrını çekmiş, sa- nata saygılı olması gereken, yazdığı bir çok şiirlerle çok zaman gelece- ğine umut bağlatan bir şair, böyle bir önsöz yazmamalıydı. Bu düş"nce— lerimizin de dogruluk derecesını gös- termek için, "Önsöz" den bir kaç cümle alıyoruz: Şair hayatından bahsediyor: züm ona şiir yazmaya 15 sene önce başlamıştır. 1,59 boyundadır, 52 kilo- da güreşir. Kusurları: Evlidir, iki ço- cuk babasıdır. Kekemedir. Tek böb- reklidir. Meziyetleri: Şairliğinden başka meziyeti yoktur. ev- diği şair kendisi, en sevmedıgı yemek kabak musakkasıdır Şair şiir anlayışını lirtiyor: —"Şiir yazar, maz". "Önsöz" ün yalnız şu satırları, işin ne kadar hafiften alındığını, cid- dilikten uzak kalındığını gösterme- ye yetmez mi? Oysaki şıır ciddi bir iştir. Yazısının başınd 'ukalâlıktan hiç hoşlanmam" diyen şair, itiraf et- mek gerekir ki, yeteri kadar "ukalâ- lık", ondan da fazla lâubalilik yap- mıştır. da şöyle be- şiirden anla- AKİS, 19 KASIM 1955