yınlamışlardı. Bu deklarasyon ile mevcut sınır hattı- nın dokunulmazlığı teyid edilerek sınır hattı Üç Batı- hların garantisine bağlanıyor ve ayrıca, Arap devlet- leri ile İsrail arasında bir silâhlanma yarışına mâni olmak için, Batılıların her iki tarafa da ordularını muayyen bir kuvvette tutmaları na yarıyacak mık- tarda silâh verecekleri kaydediliyordu. Ancak bu kayıt Arap devl etlerını Batılı ar safından alarak Sov yet Rusya'nın kucağına atmıştır.* Başlangıçta Abdülnasır'ın Batılılardan yana oldu- inkâr kabul etmez bir gerçektir. Abdulnasır Ingı— lızlerle Süveyş üzerinde bir anlaşmaya varmanın İ serliği içinde müteaddit kereler Orta Dogu için tek tehlikenin ancak Sovyet Rusya'dan gelebılecegını İiti- raf etmişti. Ancak Türk - Irak paktından a Orta Dogu lıderlıgını Turkıye ye kaptırdıgını zannede Mı- r Başbakanı, o zamandan bu yana her türlü askeri ve ıktısadı yardımm aleyhınde bulunan bir devlet adamı kesilmiştir. Tarihin garip tecellilerinden biri olarak, bu türlü yardımları kabul etmiyeceğini bıldıren ve Is- rail'in Doğu'da komünist emellere yardımdan başka bir işe yaramıyacağını iddia eden aynı Nasır, bugun Sovyet Rusya'nın askeri ve tekn k yardımına bu birlik üyelerinden birini - Irak'ı - Turkıye ye kaptır- mayı gururuna yedirememesinin de büyük payı var- dır. Nasıl ki Nasır Mısır ordularını yenen İsrail'i af- fetmemeyi de bir gurur meselesi yapmıştır. Sovyet Rusya'ya gelince, onun siyaseti gayet sa- rihtir: Nerede karışıklık varsa Sovyet Rusya oradadır. Orta Doğu şimdiye kadar Sovyetlere kapalı kalmış bır bölgedir. Üstelik burada k an bir p Paktı - kendisini taciz de etmektedır Şu halde Sovyet Rusya'nın buraya burnunu sokmak fırsatını bulunca bu fırsatı kaçırmamak için hususı bir sebebi mev- cuttur. Bu fırsat Arap - İsrail anlaşmazlığı ve Batılı- lar ile Mısır arasındaki gerginlik dolayısiyle eline ge- çince, Rusya talihin bu lütfunu tepmemiştir. Nasır'ın Rusya dan silâh istemesinin henüz Ü! lık bir geçmışı vardır. Rusya bu teklıfı hemen kabul etmiş bulunuyor. Varılan anlaşmaya e Mıs mirperde gerısı devletlerine pamuk verecek buna mu- kabil silâh satın alacaktı. Bu silâhlar Mısır'a son de- rece düşük fiyatla verılmektedır Soylenıldıgıne göre, Rusya Mısır'a bir Mig uçağını otuz bin dolara satmak- tadır. Oysaki bu uçağın maliyeti, Batılılarda, bu fiya- tın beş misline çıkmaktadır. Bundan başka Rusya Mı- sır'a teknik yardımda da bulunacaktı. Geçen hafta içki- de Sovyet limanlarından kalkan on Rus gemisi, Mı- sır'a, silahlarla beraber teknisyenler de taşımaktadır. Son alınan haberler Ruslarla Mısır ıdarecılerı arasında Nil vadisinin tanz i ve Assuvan'da büyük bir baraj kurulması üzerinde de bir anlaşmaya vaı'ıldıgmı göste- riyordu. Öyle anlaşlıyor ki, et Rusya'nın Mısır hükümeti nezdindeki temsılcısı Danıel Solod şu sıra- larda, Kahire'nin en sözü geçer adami ÜÇ ay- Bu ani anlaşmanın tepkileri de Rusya nın istediği gibi olmuş, Orta Doğu'da huzursuzluk başgöstermiştir. Kendisini eskisinden daha kuvvetti hisseden Mısır'ın İsrail'e ve Batılılara karşı tutumu değişmekte gecik- memişti. Bunun üzerine endişeye düşen İsrail, geçen ay içinde Cenevre'ye Dışişleri Bakanı Şaret'i yollamış- tır. İsrail, Dışişleri Bakanının ağzından, Batılılardan muhtemel bir Arap taarruzu karşısında garanti ve A- kuvvetleriyle başedebılmek için silâh istiyordu. Ba- tılıların İsrail'e verdikleri ce de klarasyonun- dan fazla bir şey yapamıyacakları olmuştur. Bu ise İs- rail'de esasen mevcut bir taarruz harbi fikrini büsbü- tün geliştirmekten başka şeye yaramamıştır. İsraillilerde, ötedenberi, Mısır'ın kuvvetlenir kuv- kanaati mevcuttu. tına kavuşunca Mısır'ın İsrail'e saldırmasını bekleme- den, İsrail'in Mısır'a taarruz harbi açmasını isteyen İs- AKİS, 19 KASIM 1955 DÜNYADA OLUP BİTENLER railliler büyük bir yekün tutmaya başlamıştır. Bu yılın Temmuz ayında yapılan seçimlerde böyle düşünenler kendi adamlarını büyük nisbette Meclise sokmaya mu- vaffak olmuşlardı. Fırsatını bulunca bunların ağır ba- sarak İsrail'i bir taarruz harbine sevkedeceklerine de şüphe yoktur. Ancak Batılı Devletler, İsrail'den böyle bir harekete tevessul etmemesini ısrarla talep etmek- tedirler. Son - karışıklıklar Orta Doğu'daki bu iki can düşmanının durumu bütün dünya siyasetçilerinin uykularını kaçırırken, geçen haftalar içinde herkesın yüreğini ağzına getiren bir hâ- dise daha vuku bulunca büyük bir çoğunluk İsrail - Mı- - su* savaşının yenıden alevlendiğini sanmıştır. Bu hadi- se, El Avca hadisesidir. Avca, Sinai çölünün ortasında, üçgen şeklinde ve 56 mil karelik bir bölgedir. 1949 mütarekesinden sonra bu bölge askerlıkten tecrit edilmişti. günden bu güne kadar bö lgenın kime ait olacağı üze- rinde bir anlaşmaya varılamamıştı. İsrail burasının kendisine aıt oldugunu iddia edıyor, Mısır ise bu id- diaya bir rmeden, İsrail'in burada bulundur- duğu polıs kuvvetlerının hakıkatte İsrail askerlerin- den başka birşey olmadığını ileri sürüyordu. Aslında Mısır'ın bu bölgede gözü olduğu aşikârdır. İşte son çarpışmalar bu El Avca bolgesmde vuku bulmuştur. Hâdiseye Mısırlıların buradaki bir ail polıs merkezine hücum etmekle yol açtıkları, ertesı gün de İsraillilerin buna misilleme yapmak s uretıyle durumu büsbütün karıştırdıkları anlaşılm ştır. Ölü yaralıların sayısı her iki t ara m tebliğlerinde de baş— ka başka gösterilmiştir. Zaten mühim olan da kayıp- ların miktarı de gıl hâdisenin vuku bul ldugu ânın se- çimidir. Mısır niçin taarruz için böyle gergin bir ha- vayı tercih etmiştir? Bu kendi plânlarının mı, yoksa Sovyet plânlarının mı bir icabıdır? Dikkat nazarları ölülerin sayısından ziyade bu suallerin üzerinde top- lanmalıdır. Hâdisenin Cenevre Konferansında umumiyetle dünya meselelerinin görüşülmekte olduğu bir zamanda vuku bulduğu dikkat nazarına alınırsa, bunun Mısırlı- lardan ziyade Ruslar tarafından tertiplenmiş bir dü- zen olduğu meydana çıkar. Nitekim Mısırlılar muay- yen bir noktadan öteye gitmeye cesaret edememişler- dir. Bu hadıseyı hazırlamakla Ruslar olsa olsa Cenev- re'de Orta Doğu konusunun görüşülmesini temin et- mek ıstemışlerdır Zira erikanın bu konudaki tem- kinli davranışı üç aydan beri Sovyet Rusya'yı hâlâ Orta Doğu işlerinde söz sahibi etmemiştir. Ruslar dünya meselelerinin umumiyetle görüşüldüğü bir sı- rada. El Avca hâdisesi ile Cenevre'nin dikkatini dün- yanın bu bölgesine çekmek istemiş bulunuyorlar. An- cak Batılılar bu tuzağa düşmemişlerdir. Amerikanın bu konuda gösterdiği aşırı hassasiyet sonunda Ruslar Orta Doğu işlerinde gene ikinci plâna atılmışlardır. n emareler gerek Mısır'ın, gerek Rusyanın Dogu da ateşle oynamakta oldugunu göstermek- te bırleşıyorlar Tek ümit verecek işaret Mısır'ın işi harbe götürecek cesaretı henüz kendisinde bulamama-. sidir. Esasen Rusya'nın da, dünyanın bu bölgesinde bir harp değil, kendisine fırsat hazırlıyacak karışıldık- lar istediği kolayca tahmin edilebilir. Ancak diğer ta- raftan İsrail'in sabrını da hesaba katmak gerekmek- tedir. İsrail Mısır'ın tahriklerine daha ne kadar ta- hammül edebilecektir? İşrail'deki iç gelişmeler bu ba- kımdan endişe vericidir. İsrail'in kurucusu Ben Gurion çekildiği inzivadan ayrılarak tekrar milletinin başına geçmıştır Bu ise hiç de küçümsenmiyecek bir Jest ol- alıdır. İsrail, hele Mısır Sovyet silâhlariyle techiz edıldıkten sonra, varlığını büsbütün tehlikede görmek- tedir. Mısır'ın daha da kuvvetlenmesine meydan bı- rakmadan bır taarruza geçmek bugün bütün İsrail'in zihnini kurcalayan bir fikir haline gelmiştir. Bütün dünyanın gözleri şimdi Orta Doğu'daki ba- rut fıçısının yanında ateşle oynıyanların üzerindedir. 21