YURTTA OLUP BİTENLER ise Osman Şevkı Çiçekdağ, Celal Yardım- ci, dim Ökmen, ve Muammer Çavuş- oglu nu bunlara ilâve edıyorlardı Bu a- rada, dokuzuncu olarak Kemal Zeytinoğ- lu'nun da ismi geçti. Nihayet daha ileri gidildi ve Başbakan Adnan Maenderes'in istifasını Cumhurbaşkanına verdiği ku- laktan kulağa yayıldı Rıza Çerçel'in nikâhı o gün, öğleden sonra Ankara Evlenme Dairesinde kıyıl- mış ve şahitliği Refik Koraltan yapmış- Düğ davetliydiler. gece yansına yaklaşıyordu. Halbuki kabine azalarından hiç kimse henüz gö- rünmemişti. Her halde tuhaf bir vaziye- tim bulunduğu aşikârdı. Düğüne gazeteci- ler de gelmiş olduklarından ayrı bir te- laş başlamıştı. İşte bu sıradadır ki, başta ümrük ve Tekel Bakanı sevimli Emin Kalafat bulunduğu smokinlerini giymiş olan bakanlar içeri girdiler. Ta- Rıza Çerçel'in düğününde kabineden is- tifalar vuku bulduğu haberinin kulak- tan kulağa yayılmasına, bir takım islim- lerin ortaya atılmasına yetmişti de, art- mıştı bile... FHalbuki daha soğukkanlı düşünmek imkânı olsaydı, Cumhurbaş- kanı Celâl Bayar'ın ertesi gün Meclisi a- çış nutkunu söyleyeceği ve nutuk üze- rinde hükümet başkanıyla istişareler ya- pılmasımn âdet sayıldığı hatıra gelebilir, bu kadar telâşa düşülmezdi. Hakikaten i- simlerin yakıştırma olduğu derhal dik- kate çarpıyordu. Hayli zaman vardı ki, böyle rivayetler çıkar çıkmaz ortaya üç isim atılıyordu: Samed Ağaoğlu, Emin Kalafat, Sıtkı Yırcalı. Şimdi bunlara Hayreddin Erkmen, şahsiyetinden ziyade Samed Ağaoğlu'na bacanak olduğundan dolayı ilâve ediliyordu. Doğrusu isteni- lirse hâlâ bazı kimseler, üç bakandan bir takım hareketler beklemekten bık- Menderes'in son Kabinesi Meclis'te Tek bii etraflarını derhal muhabirler sardı. Hükümet azaları istifa etmediklerini bil- dirdiler. Bu arada telefonla malümatına müracaat edilen Fuad Köprülü, bu nevi- den haberleri çıkaranlara karşı hiddet ve şiddetini izhar ediyor, Samed Ağaoğlu ise kabineden çekildiğinden haberdar bu- lunmadığını nazik bir lisanla bildiriyor- du. Dedikoduya yol açan toplantı Demokrat Parti Meclis gurubunun ilk toplantısından u yana Ankara'da hemen herkes - siyasetle yakından meş- gul olanlar - heyecan içindeydiler. zartesi günü akşam üstü Başbakan Ad- nan Menderes, hükümeti toplantıya ça- ğırmıştı. Biraz sonra Demokrat Parti- nin Genel İdare Kurulu azaları da ba- kanlara katılmışlar ve çalışmalar dört t ar sürmüştü. bununla da bitmemiş, Başbakan Adnan Menderes doğruca Cumhurbaşkanı Celâl Bayar'ın yanına gitmişti. Bütün bunlar 6 lider etrafında mamışlardı. Onların karakterleri hakkın- da bazı zanlara sahip bulunanlar Samed Ağaoğlu'nun, Emin Kalafat'ın ve Sıtkı Yırcalı'nın hakiki yerlerinin 0018, 0014 ve 0011 numaralı arabalarının rahat koltukları değil, partide İslâhat is- teyenlerin yanı olduğuna inanmakta de- a ediyorlardı. Üç Bakan sispatçılar» ın taktik hatâsı yaptıklarına kani bulu- nabilirlerdi, ama bu, tasvip etmedikleri gidişin motörleri olarak kalmalarına se- bep teşkil etmemeliydi. Bilâkis, münasip görecekleri bir <«taktik» ile partide cid- di ve hakiki bir (İslâhatın öncülüğünü yapmaları gerekirdi. Böyle — düşünenler Samed Ağaoğlunun bundan bir buçuk yıl kadar evvel bugün yürüttüğü kanun- lar komisyonlardan çıkarken, bunların antidemokratik vasıflarını haykırdığını, Emin Kalafat'ın Fethi Çelikbaş'la uzun zaman ideal arkadaşlığı ettiğini, Sıtkı Yırcalı'nın «gazetecilere bizim yatak 0- dalarımız dâhi açık bulunmalıdır» diye Meclis kürsüsünden nutuk verdiğini u- nutmamış olanlardı. Ama onların unut- madıklarını,, ihtimal ki berikiler çoktan, unutmuşlardı. Zaman, insanlara neleri unutturmaz ki! Gurupta ihtilâl Fakat istifa — şayialarımın Rıza Çerçel'- in dâvetlilerinin kulaklarına, oradan da gazetelerin sütunlarına aksetmesinin sebebi bundan ibaret değildi. İki günden beri Demokrat Partinin bugün yüksek sevk ve idaresini deruhte edenler, Meclisi gurubumda hiç beklenilmedik hezimetle- re uğruyorlardı. Milletvekilleri Genel İ- dare Kurulu ile mutabık bulunmadıkla- rını en beliğ şekilde göstermişlerdi. Ger- çi, bahis mevzuu olan bazı şahıslardı, prensipler değil... Ama bizde şahıslardan prensiplere ne kadar kolaylıkla geçildiği hiç kimsenin meçhulü sayılamaz. Her şey pazar günü, saat 15 den. son- ra başlamıştı. O gün Demokrat Parti- nin Meclis gurubu Meclis Başkanlığı ile Başkan Vekillikleri için adaylarını ve Gu- rup Başkanıyla Başkan Vekillerini, Gu- rup İdare Heyetini, Haysiyet Divanım seçmek için toplanmıştı. Seçimlerini he- yecanlı olacagına dair, mın bir emare yontu. Bir takım milletvekilleri bazı kimselere müracaat ediyor ve tekliflerde bulunuyordu. Ama teşkilâtlı bir hareket yok gibiydi. Herkes zannediyordu ki Genel Başkanın Büyük Kongredeki manevrası meyvalarını miş ve Guruptakı gayriımemenun nüveyi dağıtmıştır. liderlerini bu zümre 'bir müddet şaşkın kalacak, bu arada da Genel Merkezin hakimiyetini yeniden kuracak tedbirler alınacaktır. Ni- tekim Genel İdare Kurulu Meclis Guru- bu Başkanlığına her türlü seçilme kabi- lıyetını kaybetmiş bulunan Hulusi Köy- yerime, kendi âzasından Tevtfik İleri'yi namzet göstermişti. Tevfik İleri den açılacak Meclis Başkan Vekilliği i- çinse Pertev Arat ortaya atılıyordu. Mec- lis Başkanı elbette Refik Koraltan'dı. Fa- kat evdeki pazarın çarşıya uymadığı gö- rüldü. Ne olduysa, cumartesi akşamı Ana- dolu Kulübünde olmuştu. Meclis Başkan- lığı için, General Fahri Belen, üzerinde durulmuştu. Burhaneddin Onat ise Gu- rup Başkanlığı için adaylığını koymaya yanaşmıştı. Partide ıslâhat isteyenler bu iki ismi memnunlukla karşılamışlardı. Gerci,bilhassa Burhaneddin Onat Mecli- sin gözde şahsiyeti olmaktan çok uzaktı. Ama yaşlı başlı bir kimseydi ve dürüsttü. Fahri lunmuştu. Zaten adayların şahsıyetlerın— den ziyade, delâlet ettikleri mâna mü imdi.. O akşam Anadolu Kulübünde bu iki şahsiyetin propagandası harıl yapılıyordu. Fakat zafer ümidi pek kesin değildi. Birçok demokrat — milletvekili Refik Koraltan ve Tevfik İleri ssıkıştırı- , Onu büyük bir kazanç telâkki et- meye hazırdı. Rey sahipleri de şaşırdılar Halbuki Refik Koraltan Meclis Baş- kanlığı adaylığına sadece 25 millet- vekilin'in Fahri Belen'e değil, kendisine AKİS, 5 KASIM 1955