EDEB Eserler Bir armağanın hikâyesi Kaç yıldır sanat çevrelerinde müna- kaşa edilen bir mevzu vardır. Ede- biyat eserlerine verilecek bir armağan yokluğu... ok kimse, verilecek arma- ğanlarla hem sanatçının korunacağını, çalışma hızının arttırılacağını, hem de geniş okuyucu topluluğunun yeni ede- biyat eserlerine ilgisinin artacağını dü- şünüyordu. Bu mevzuda kaç yıldır, kaç eli kalem tutan yazı yazdı. Bu istek hak- lıydı. Yabancı memleketlerde, edebiyat «Armağan» sizliktir. Bir eksiğimiz budur. Söylene, yazıla sonunda bu yıl bir kaç armağan birden kuruldu. Yeditepe Sanat Gazetesi her yıl en güzel şiir ki- tabına 300 liralık bir armağan vermeği kararlaştırdı. Varlık Dergisi'nin idare- sinde, büyük hikayeci Sait Faik adına bir hikâye armağanı kuruldu. Türk Dil Kurumu'nun 7. Kurulta- yında, armağan işinin ilk savunucuların- dan hikâyeci Oktay Akbal'ın yaptığı bir teklille de Kurum, 7000 liralık bir ar- mağan koydu. Bunun 3500 lirası ilim e- serlerine, 3600 lirası edebiyat eserlerine verilecekti. armağanlar sanat çevrelerinde il- giyle karşılandı. Umutlar anttı. Yedite- pe'nin şiir armağanını Oktay Rifat ka- zandı: Sait Faik Hikâye armağanını da, Haldun Taner'le Sabahattin Kudret bir- likle aldılar. Dil Kurumu, Ali Gündüz'- İYAT ün «Abdülhak Hamid» adlı eserine 3500 liralık ilim, Cahit Külebi'nin <Yeşeren Otlar» adlı şiir kitabına da yine 3500 li- ralık edebiyat armağanını verdi. Demek ki, bu yıl dört armağan birden dağıtıl- mıştır. Hani umulan yankı? Bu arma- ğanı kazanan eserler iyeni baskılar mı yaptılar? — Eserleri yazanların şöhretleri mi arttı? Türk basınının, bu mevzuda gösterdiği ilgisizlik, itiraf etmek gerekir i, yüz kızartıcıdır. Bütün mesele, bu neticelerin sanat çevresini asabilmesiydi. Bu, günlük basının yapacağı neticeler, iyi veya kötü., ret'in aşkından, Rita'nın değiştirdiği ko- ca sayısından daha m önemliydi? Bunca fıkra yazanımızdan - ki içlerinde edebiyatla yakın ilgileri olanlar vardır - mevzuya dokundular? Yahut neden dokunmadılar" Bu neticeler, ge- niş okuyucu topluluğuna Jlâyık olduğu şekilde duyurulsaydı, ilgi görmez miydi? Bu işin bir yüzüdür. Basını ilgilen- dirir. Bizim asıl üzerinde durmak iste- diğimiz Türk Dil Kurumu'nun armağa- nıdır. Bu armağanın yönetmeliğinde, şartnamesinde gördüğümüz eksikleri be- lirtmek istiyoruz. Bu suretle de bu yılkı neticenin yetersizliğini fılerı sürüyoruz. Garip şartlar Türk Dili Dergisi'nin 1 Nisan 1955 ta- rihli 43. sayısında yayınlanan «Ödül Yönetmeliği» nin 2. maddesinde: «Bilim kitapları, dil bakımından ödüle lâyık bulunuyorsa, Yargıcılar Kurulu'nun son kararına sunulmadan, ilgili bilim uzman- denmektedir. Şimdi «Bilim ödülü» nü Ali «Abdülhak Hamid» adlı e- nun oybirliği i- larına incelettirilir.» neticeye bakalım. ndüz'ün «Yargıcılar Kurulu» seri İsme — göre Yeni eserler mükâfat le kazanmıştır. Eserin dil bakımından ar- mağana lâyık olduğu anlaşıldıktan sonra, ilgili «bilim uzm 1ncelett1rılmedhgı rdir? Bunların a- çıklanması gerekmez mi? Bu İlim eserleri için konan bu hüküm edebiyat eserleri için yoktur. Bir ilim e- seri, «Türk Dil Kurumunun amacı be- nimsenerek yazılmış» olsa bile, ilmi de- ğerini ölçmek için ayrı bir «uzmanlar» heyetine mun edebiyat eserinin tirilmiyor. ebiyat eseri için — yalnız «Dibh yeter bir değer ölçüsü müdür? Bir edebiyat eserinde «Dil» den başka bir şey aranmaz mı? Aslını ararsanız, meseleyi böyle ele almak da doğru değildir. — Armağanlar, birbirinden ayrı şartlan, özellikleri olan eserlere verileceğine göre, İki ayrı <«Yar- gici Kurulu» (Jüri) yapmak en sağlam yoldur. İlim eserlerine verilecek armağa- nı, bu alanda güvenilir bir jüri'ye, ede- biyat armağanını da yine bu alanda yet- kisi olan başka bir jüri'ye seçtirmek en doğru yol olur. Bugünkü haliyle, Ku- -um, kendi seçtiği «Yargıcılar Kurulu »- nu, ilim eserlerini değerlendirmede tam yetkili saymadığını da göstermiş oluyor. Jüri'nin yetkisini sınırlıyor. Oysa ki, Jü- ri, tam yetki ve güvenle çahşabılmelı— dir. Bu iki e yönetmeliğin 3. maddesi, arma- ğana katılabilmek için eser sahiplerinin «aday» lıklarını koymasını şart koşuyor. u şart neden gerekli görülmüştür? «Aday» lığını koymayan bir yazarın bu armağandan mahrum bırakılmasının, se- bebi nedir? Bunların cevabi yok. Asıl de- ğerli eserler «aday» Jların dışında ise, seçme isabetsiz olmaz mı? Bu armağan gereği gibi duyurulmamışsa, eser sahip- leri, çeşitli sebeplerle «Aday» lıklarım kovmamıslarsa, yapılacak serçim, lendirilecek eserler yetersiz olurla t di, neticeyi incelemek suretiyle, «Aday» lık kovmanın isabetsizliğini görelim: Türk Dili Dergisi'nin 1 Ekim tarihli 49. sayısında yayınlanan cılar Kurulu» nun raporuna göre, dalına «aday» olan iki eser vardır. Biri, Halil Nimetullah Öztürk'ün <«Türkleş- mek, Lâikleşmek, Çağdaşlaşmak» 1, öbü- rü de Ali Gündüz'ün «Abdülhak Hamid» i. E, insaf edilsin: 1954 yılı içinde yalnız bu iki ilim eseri ni yayınlanmıştır? Yal- nız iki eserin katıldığı bir armağanın neticesi ne nerece tatmin edicidir? Edebiyat eserlerinde de durum böy- ledir. Yine o rapora göre, edebiyat ar- mağanına sekiz kitabın adaylığı konmuş- tur. Bunlardan dört tanesi tercümedir. Geriye kalan dört yerli eserin üç tanesi hikâye, bir tanesi şiir kitabıdır. Bu de- rece kısır bir liste ıçınden seçilecek birin- ciye besliyebilirsiniz? 1954 yılında yayınlanmış ve Sait Faik Hikâye Armağanı'na katılmış hikâye ki- taplarının sayısı 15 dir. 1954 yılında ya- yınlanmış hiç roman yok'mudur? Kosko- ca yıl içinde bir şiir kitabı mı çıkmıştır? AKİS, 5 KASIM 1955