YURTTA OLUP BİTENLER Sabri Esad Siyavuşgil Yazdı Huzur peşinde Her Üniversitenin tatilinden fay- Sabri Esad Sıyavuş— tanbul gazetesinin fıkra muharriri olduğundan Avrupa intibalarıni köşesin- de yazmayı da tabii bulmuştu. Günün birinde, bir fıkra kaleme aldı. Bunda particilik anlayışından bahsediyor ve Av- rupa'da herkesin işiyle gücüyle uğraştı- ğını, politikanın seçimden seçime yapıl- dığını, her sokak başında partilerin ocak veya bucak]arının levhasına rastlanmadı- ğını, meydan mitinglerinin tertiplenme- diğini soyluyordu Profesörün yazısında bir hasret ve gıpta tonu seziliyordu. Her- s gibi o da parti çekişmelerinden, tâ radyolara kadar sirayet eden particilikten bıkmış, normal bir hayata iştiyak duy- muştu. «Ah, diyordu, bizde niçin böyle olmuyor!» Bu yazıyı başka bir profesör okudu. Onun adı Fuad Köprülüydü. Fuad Köp- rülü de, zıt sebeplerden bile olsa mem- leketteki siyasi faaliyetten, mitinglerden, kongrelerden şikâyetçiydi. Bunlar devlet adamlarında rahat, huzur bırakmıyor, hükümeti iş görmekten alakoyuyordu. Halbuki Türkiyede de politika sadece seçimden seçime yapılsa ne kadar iyi o- lurdu. Her gün tenkidlere cevap yetiş- tirmek, her gün yapılan işler hakkında izahat vermek, her gün parti içinde pat- lak veren ihtilâfları halletmeye uğraş- nlar hakikaten, yüksek mevki- ler ışgal etmenin tadının çıkmasına ma- 4 ni oluyordu. Profesör Sabri Esad Sıyavuşgıl in fik- rasını Avrupa'da her ngi bir devlet adamı okusaydı mutlaka memleketteki huzursuzluğun sebeplerini araştırır, hal- kın niçin politikaya düşkün olduğunu anlatmaya çalışır, demek ki ortada bir derdin bulunduğunu hisseder, ona ted- bir düşünür, politikanın halk için bir nevi afyon olmasını önlemeye gayret e- derdi. Sebepler ortadan kaldırılabilirse, arazı da elbette ki kaybolurdu. Meydan mitinglerinin yapılmadığı, parti kongre- lerinin gazetelerin birinci sayfasında yer işgal etmediği memleketlerde bu miting- lerin, bu kongrelerin sebebi hikmeti mevcut değildi. Oralarda demokratik re- jim, bu rejimden herkesin anladığı ma- nada teessüs etmişti. İnsan hak ve hürri- yetleri emniyet altındaydı. Basının — is- Prof. Fuad Köprülü Okudu pat hakkı, ispat hakkı» diye feryadına lüzum yoktu. Üstelik halk tam randı- manla çalışıyor, kahvelerde dedikoduya fazla zamanı ayıramıyordu. Fakat Profesör Fuad Köprülü bunu tersten aldı, sebepleri netice farzetti ve düşündü ki eğer halkın politikayla alâ- kası azaltılırra devlet adamları aradıkları huzura kavuşacaklar, ancak dört seneden dört seneye hesap vereceklerdir. Bunun içki muhtelif şekiller vardı. Kanaatince memlekette muhalefet, politikayı günde- lik hayata sokmak suretiyle anarşi yara- tıyordu. Köprülü, bunun diktatörlüğe gidebileceğini hatırlattı. Ama bu fikir pek rağbet görmedi. Bunun üzerine, De- mokrat Partinin yaklaşan Büyük Kong- resine bir takım tekliflerle gidilmesi mu- vafık bulundu. Teklifler, heyeti umumi- yesi iibariyle iki gaye güdüyordu: hal- kın politikayla sıkı sıkıya ugraşmasını ön- emek; parti merkezinde bütün selâhi- yetleri toplamak. Zannedılıyordu ki bun- lar temin edilebilirse, huzur avdet ede- cektir. Boş hayali Huzurun bir tek çâresi vardı: demokratik rejimi kurmak. Ana içinde kurulan ve başına Atıl Ben- derlioğlu konulan bir komite Genel Mer- kez tarafından Büyük Kongreye sunula- cak teklifleri hazırlamaya başladı. Komi- teye Prof. Fuad Köprülü ilham veriyor- du Rağbet bulan fikirler Komiteye yakın çevrelerde bazı esas- lar Üüzerinde duruluyordu. Evvelâ parti kongrelerini azaltmak fikri hatıra geldi. Eğer vilâyet kongreleri iki, Büyük kongre ise dört senede bir toplanırsa va- tandaşın politika yapmak imkânı kaldı- rılacaktı. Böylece iş başındakiler de Ta- hatlayacaklardı Sonra, her sokak başında görülen o- cak, bucak levhaları vardı. Teşkilâtın bu kadar dallanıp budaklanması fena neti- celer doğurmuş, meşhur <«ocak başkanı» tipini yaratmıştı. Bilindiği üzere bu tip, zararını görüyordu. yok etmekiçin ocağı kaldırmak lâzımdı. Hakikaten D. P. erkânında bu yolda bir temayül vardır. Onun için yabana mem- leketlerdeki partilerin teşkilâtları tetkik olunmaktadır. Plâna göre ocak ve bucak teşkilâtı lâğvedilecek, parti sadece kaza- larda temsilci bulunduracak, heyetler ise vilâyetlerde kurulacaktı. Bunlar Genel Merkezin emri altında bulunacaktı. Genel Merkez, muhtelif seçimlerde aday göstermek hakkını da istiyordu. Ak- si usul münakaşalara, mücadelelere yol Atıf Benderlioğlu Hazırlıyor AKİS, 8 EKİM 1955