kek, korkak bir genç kadın oldu ve ta- bii peşinen bedbahttı. Bedbinlik tedavi edilebilir Bedbinlik —terbiye — değil, tedavi edile- bilir. Çünkü «bedbinlik» bir kusur değil, bir hastalıktır, hatta çocuğun is- tikbali için bir alarm işaretidir. Ailenin yardımı Anne ve baha insafsız,.sert bir hakim mni lik hislerini, besleyecek zemin bulamaz. cuğun kusurlarını daima yıkıcı değil yapıcı bir melidir. Çocuğun — muvaffaki- vetsizliklerınden ziyade, — muvaffakiyetle- ri üzerinde durmak İlâzımdır. Teşvik ç ocuk, çalışarak birçok şeylerin elde edilebileceğini de, aklına koymalı- dır. İstidatsızlıklar, ekseri manevi korku- lardan doğar... Hareket etmek, mücade- leye başlamak korkuları yenmek için kâ- tecrübeden sonra düşmanlıklarını Z ölçülü lisanla cağı bir saha vardır. bulmaktır.. Mesele bu sabayı Sosyete Ölmiyen aşk!. Peter Townsend'in sene bir ayrılık- tan sonra, 4 Eylülde İngiltere'ye gi- dişi birçok söylentilere yol açmıştı. Bilin- diği gibi, 25 nci yıldönümünden sonra, ablası kraliçe Elızabethın muvafakatını almadan evlenebilmek durumuna geçen Peter Townsend İngiltere'de Modern AKİS, 8 EKİM 1955 Romeo Prenses Margaret, Peter Townsand'le kar- şılaşacak mıydı? Bütün dünya gazeteleri, senelerden beri aydınlatmaya çalıştıkları bu büyük aşk macerasının pek y bir neticeye bağlanacağını bıldırıyor— lardı. Townsend, aslında İngiltere'ye, mes- leki bir toplantıya geliyordu; fakat iki senedir böyle birçok fırsatlar çıktığı hal- de, neden istifade etmemişti de, Margaret hürriyetini kazandığı memlekete geliyordu? tam zamanı nda, tam elli gaze- Townsend birkaç seneden beri, zaten nereye gitse bir sine- ma artisti gibi karşılanıyor ve kendisin- den imza isteniyordu... Fevkalâde terbi- yeli ve nazik bir insan olduğu kadar ta- biatı icabı, bu nevi tezahürattan, bâtta fazla konuşmaktan sıkılan bu harp kah- ramanı, bir hayli sakıntı teri döküyor fa- kat meraklı ve mütecaviz gazeteci ve halk kütlesini daima âsı ve nezaketi ile, kovmadan atlatmayı beceriyordu... 4 eylülde, Londra tayyare meydanına aynı nufuz edilmez tebessümle inmişti... Fakat flaşların göz. kamaştırıcı ışığına ve birkaç manidar soruya kahramanca dayanan Townsend birdenbire karşısına çıkıp <«Prenses Margaret'i görecek misi- niz?» diye soran gazeteciye fevkalâde si- nirlendi ve otomobilin kapısını hızla yü- züne kapatıverdi! Londra'da kaldığı üç gün zarfında, kardeşi Midhel sık sık evin kapısına çı- kıp Peter'in sokakta olduğunu bildirmek zorunda kaldı; çünkü evin önüne halk ve gazeteciler yığılıveriyordu, Peter'e ge- lince o, eve ancak yangın merdivenin- den gırıp çıkabiliyordu. 8 Londra'da kaldı ve Prensese ufak bir tebessümde bile bulunmadan Brüksel'deki vazifesine döndü. Birbirle- rine, hiç olmazsa, manidar bir bakış at- fedecekleri klâsik St. Leger at yarışların- a ne o gönünmüştü ne de Prenses Mar- garet! Bu arada Prenses Margaret'in taht- taki haklarından feragait edeceğine dair de, en ufak bir havadis çıkmamıştı. Bü- tün dünya efkârı ve bu izdivacı, canı gö- nülden arzu eden Ingılız milleti büyük bir hayal sükununa uğruyordu. Acaba Peter ile Margaret birbirlerinden vaz mı geçmişlerdi? Acaba bu aşk hiç mevcut olmamış mıydı? imkân yoktu. Prenses Margaret'- re olduğu rivayeti çıkmış ve her defa- sında, Saray bülteninde bu söylentiler nezaketle yalanlanmıştı... Halbuki efka- riı umumiyeyi bu derece bulandıran ve heyecanlandıran bu aşk hikâyesi bir tek defa dahi ciddi ve resmi bir lisanla ya- lanlanmamıştı? Belki idareten böyle bir tekzip yapılabilirdi, ama İngilizler sonu gelmeyen tekziplere fevkalâde sinirlenir- KADIN Townsend imza veriyor Aşk en büyük — reklamdır lerdi ve saray, halk efkârının hislerini, daima göz önünde bulundurmak yolunu seçerdi!. Townsend de Margaret'le arasında ce- reyan eden aşkı, hiçbir zaman itiraf et- memekle beraber, hiçbir zaman da böy- le birşeyin mevcut olmadığını ileri sür- memişti... Süküt, ise bir nevi ikrar değil miydi? Hayır — Margaret ile Townsend sevişmiş lerdi. Burası muhakkaktı. Eğer bu aşk hikâyesi uydurma olsaydı hem Saray, hem Townsend bunu tekzip edecekti. E- ğer bu lalettayin bir flört olmuş olsay- dı, o zaman Peter gözden düşecek Brük- sel'e değil uzaklara sürülecekti. Peter Townsend gözdeydi ve son Londra seyahatinde müteaddit deflar Saint- James'e davet edilmişti. Londra'dan ay- rılırken de, onun yakın bir zamanda, tekrar Londra'ya döneceği herkes tara- fından biliniyordu. Vakıa bu, gene bir mesleki toplantı münasebetiyle olacaktı ama artık herkes biliyordu ki Peter Town send'in sürgün hayatı sona ermişti Hayatta Peter Townsend'i en çok hay- rete düşüren şey, İkinci Dünya Sa- vaşında, milli bir kahraman olduktan sonra Saraya Kral Yaveri olarak tayin o- luşu idi... Vakıa bu çok büyük bir şe- raiti ama, kendisi faal bir havacı idi ve tayyareci olarak kalmayı herşeyden çok arzu ediyordu. yaverleri, — vaktiyle, - harplere bizzat iştirak eden krallara refakat eder ve onlar harp ederken, sağ ellerile, atı 25