MUSİKİ da tatbik edilebilirdi. ması suretiyle de Ücretin peşin alın- bu yerlerin «her ihti- male karşı» ayırtılması önlenmiş olurdu. Başarısız bir gala Ankaralılar arda «Rigoletto» yu hem uzun seneler evvel, hem de geçen ilkba- dinlemek fırsatını bulmuşlardı. İkisinde de bir genç kadın hayranlık cel- betmiştir: Ferhan Onat. 32 Onunla beraber başka bir yıldız daha, Avrupa ayarına çıkmıştı: Orhan Günek. Fakat bu seneki gala, muvaffak olamadı. Gilda'yı oyna- yan Ferhan Onat asabi görünüyordu, Ri- goletto'daki Orhan Günek'in ise sesi is- tediği gibi çıkmıyordu. Anlaşılıyordu ki üşütmüş, — rahatsızlanmıştı. İki yıldız «form>» larında olmayınca, temsil kıyme- tinden pek çok şey kaybediyordu. Onların yanında birbirleriyle yarı- şan iki ses daha vardı: Dük rolündeki Doğan Onat'ın sesiyle orkestranın made- Dinleyiciler bunların kulak tırmalayıcı oldu- ğu hususunda temsilin sonuna kadar bır karara varamadılar. Operamızın madeni âletlerle tahamül edilebilir bır tenor sesine ihtiyacı açık surette belli oluyordu. Demokrat Partinin Siyasi Panaroması (Baştarafı 8 nci Sayfada) saltmadan basılmasını rica ettikleri- ni henüz unutmamışlardır. Hattâ bir İstanbul gazetesinde, kurucula- rının Ziyaretleri esnasında oturduk- ları kanepe ve iskemlelerin yeri, bu- güne kadar değiştirilmemiştir Demokrat Partinin hizmetler yapmışlar- dır. Birçoklar uğurda sıkıntılı günler geçırmışlerdır Gazete sahiple- ri, maddi ve manevi kayıpları göze al- mışlardır. Demokrat Parti iktidara geldikten sonra çıkarılan af kanunu, takibata maruz gazetecileri kurtarmış- Gazeteciler, dâvasına büyük tır. Muvakkat bir zaman için, basın rejimini ferahlatan tâdiller de yapıl- mıştır. Fakat bir gün gelmiş, iktidarla matbuat arasındaki münasebetler, ha- raretinden kaybetmiştir. Basının karşılaştığı meseleler, bir- kaç cümle ile hülâsa edilebilir. Ten- kid gazetelerin gıdasıdır. Basın, an- cak içtimai dertleri deştiği ve halkın hislerine tercüman duğu nisbette vazifesini yapmış sayılabilir. Tenkid hakkı suiistimal edildiği hallerde ga- suzluğu meydana çıkardığı için taki- bata maruz kalırsa, gazeteci kendisine isbat hakkının verilmesini istemekte- dir. Diğer bir ifade ile, hakikatlerin kanun himayesinde açıklanmasına hu- kukun müsaade etmesine lüzum gös- terilmektedir. Ve yine gazeteciler, kâ- ğıt ve malzeme sıkıntısının giderilme- sini hükümetten beklemektedirler. On ların bu talepleri, Demokrat Parti çev- relerinde, müsbet ve menfi iki cere- yanın çarpışmasına sebebiyet vermek- tedir. Fethi Çelikbaş ve arkadaşlarının yaptıkları teklif, basın hesabına haya- ti bir ehemmiyet taşımaktadır. Muhalefet Basın gibi, muhalefetin gıdası da tenkiddir. Her ikisi de, alkın rağbet ve teveccühü sayesinde yaşar- lar. Gazete, okuyucuların alâkasını uyandırdığı nisbette tirajını yükseltir. Muhalefet ise, halkın reylerini kendi tarafına celbedebildiği nisbette, kuv- vetlenir. Bütün memleketlerde, mu- halefet partileri iktidarı tenkid ede- rek gözden düşürmeğe ve halkın ken- dilerini desteklemesini temine uğraşır- lar. İktidar aleyhdarlığı, muhalefetin hikmeti vücududur Son beş sene zarfında, muhalefet partileri bazı sarsıntılar geçirmişler- dir. Millet Partisi, geçen teşri! devre- de kapatılmıştır. Halk Partisinin mal- ları hazineye intikal ettirilmiş ve par- ti gazetesi neşriyatına fasıla vermiş- tir. İki büyük partiden biri bünyevi istihale ve diğeri mali sarsıntı geçi- rirken seçimlere gidilmiştir. 1955 de de, muhalefetin faaliyeti tam bir sükünet içinde cereyan etme- miştir. İktisadi mevzulara dair yapı- lan tenkidler, iktidar tarafından şid- detli cevaplar ve ithamlarla karşılan- mıştır. Propaganda seyyahatlerinde, hâdiseler çıkmıştır. Nihayet muhale- fet partileri, belediye ve vilâyet mec- lisi seçimlerine girmemek kararını al- mışlardır. İktidarın müsamaha ölçüleri za- mana ve şahıslara göre değişmektedir. Meselâ, milli bir mevzuda Thornburg- un yazdıkları müsamaha ile karşılan- makta ve kendisine resmi vazife ve- rilmektedir. Fakat bir muhalif kah- veden bahsetse, aleyhine şiddetli hü- cumlara girişilmektedir. Bu haleti ru- hiye, her hareket ve hâdisenin iktidar menfaatleri zaviyesinden — kıymetlen- dirildiğini Aaçığa vurmaktadır. Eğer iktidar - muhalefet arasındaki kuvvet ve prestiş muvazenesine tesir edecek mahiyet taşıyorsa, hassas tel- erde derhal ihtizazlar başlamaktadır. Ezelı ıhtılaf kaynağı Parti, kuvvetini halktan alan, fakat tek bir iradeye tâbi o- lan siyasi bir teşekküldür. Kurulduğu tarihten itibaren, partiye fiilen hâkim olan bir veya birkaç şahsa bağlı bu- lunanlarla, tek iradenin mutlak hakimiyetini benimsemiyenler arasın- da bir gerginliğin mevcudiyeti hissedil- miştir. adele bazen Meclis grupunda bazen teşkilâtta cereyan etmiştir. Teş- kilâttaki hadiselerin en enteresan saf- hası, İstanbul'da geçmiştir. Rahmetli Kenan Öner'i kim hatırlamaz? De- mokrat Partinin kuruluş günlerinde, İstanbul teşkilâtını sağlam temeller ü- erine bina cek bir idare heyeti bulmak ne kadar zor olmuştu. Müra- caat edilen şahsiyetlerden kaç tanesi i- tizar beyan eylemişti. Kenan Öner, dare heyetinin dahi güç teşekkül ede- bildiği bir şehirde insan sellerini ha- rekete getirmiş ve 1946 da Menderes'- in de adıni taşıyan listede yazılı nam- zetlere milletvekilliğini kazandırmıştı. Demokrat Partiye ilk büyük zaferini kazandıran Kenan Öner, bir hissi ih- tilâf neticesinde feda edilmiştir. İstan- bul'un en kuvvetli parti başkanların- dan biri olan Esad Çağa da aynı şe- kilde ayrılmıştır. Ondan sonraki par- ti başkanı Enver Adakan, tekrar mil- letvekili çıkarılmamıştır. Vilâyet ve kazalarda, merkezin bir şahıs veya hizbi tek taraflı mülâhazalarla ması neticesinde, feda edilen elemanla- rın sayısı durmaksızın yükselmiştir. Meclis içinde de, hâdiseler farklı bir seyir takip etmemiştir. Her ten- kid, gövdeden ergeç bir parçanın kop- masıyle neticelenmiştir. Demokrat Par- tiden ayrılan bir mebus grupu, Mil- let Partisini kurmuştur. Muhalefet se- nelerinin en mümtaz simalarından bi- ri olan Hulüsi Fuad Demirelli, adetâ bir kenarda unutulmuştur. Merhum Refik Şevket İnce, mazhar olduğu u- umi hürmet ve muhabbete rağmen, listede gösterilmemiştir. Cezmi Türk ve arkadaşları, Adana — kongresinde müşkül vaziyete düşürüldükleri için istifa etmişlerdir. Fevzi Lütfi Karaos- man, Ekrem Hayri Üstündağ, Fethi Çelikbaş, Enver Güreli, Kasım Küf- revi ve arkadaşları, aynı ihtimallerin başları üzerinde cevelân ettiğini his- setmişlerdir. Demokrat Partinin büyük kong- resi yakında toplanacaktır. Yeni kon- grenin istisnat bir ehemmiyeti vardır. urdun her köşesinden, halkın hisle- rini ve temayüllerini bilen delegeler gelecektir. Kongreye katılacakların memleket mukadderatında Büyük Kongrede verilecek ka- yalnız bir partinin veya ikti- belkı memleketin âtisini yoktur. rarlar, darın değil, tayin edecekt AKİS, 8 EKİM 1955