DÜNYADA OLUP BİTENLER memnun oluyorlardı. Şimdi bütün, bu gayretlerin, bir anda havaya uçtuğunu ve Amerikadaki zenci düşmanlığının tek- rar hortladığını görmek onları son de- rece müteessir etmiştir. İşin daha acıklı olan tarafı beyazla- nın bu kadarla da kalmıyarak geçen haf- ta yapılan mahkeme sonunda Bryant ve üvey kardeşini «delil yokluğundan.» be- raat ettirmeleridir. Mahkeme jürisi Tal- lahatchie mıntıkasında bulunan beyaz- lardan teşekkül ediyordu. Mississipi e- yaleti ve bilhassa Tallalhatdhie mıntıka- sı, ötedenberi, koyu bir zenci düşmanlı- ğı beslemektedir. Azınlıkta olan beyazlar, burada zenci cemaatinin kendilerini mas etmesinden korkmaktadırlar. Bu korku ve düşmanlık cinsi bahislerde daha da ifrata vardırılmıştır.. Güney eyaletlerde oturan her Amerikalı karamın bir zenci ile münasebette bulunmasından vebadan korkar gibi korkmakta Ve bir gün bu korktuğu başına gelecek endişesiyle gün- lerini zehir etmektedir. Gerçeğe bakıla- cak olursa, bu endişesi yersiz degıldır ve çoğu zaman da boşa çıkmamakta Gerek demografik, gerek cinsel ba- kımlardan kendini zencilerden daha el- verişsiz gören Güneyliler hukuk kuvve- ti ve müeyyide bakımından kuvvetli ol- duklarını zannetmekle kendilerini tat- mi çalışmaktadırlar. Zencilere karşı girişilen şiddet hareketleri ve mu- hafazaya çalışılan hukuki üstünlük beyaz- ların bu kendini kuvvetli görme sunun tezahürlerinden başka birşey de ğildir kımdan Emmet Louis Till'in katilleri hakkında bir karara varacak 0- lan jüri de bir istisna teşkil etmemiştir. Başlangıçta hemen bütün beyaz Ameri- kalılar da bu katil hâdisesini telin etmişlerdi. mesi Yaklaştıkça durum değişmiştir. neyliler ders yılının başlangıcında bir kere daha çocuklarının zenci çocuklarıy- la yanyana okumak mecburiyetinde bıra- kıldığını hatırlamışlar ve zenci düsmamlı- ğıyla mücadele eden cemıyetlerın Tili hâdisesinde federal hükümetin ha lesini istemeleri üzerine de büsbütün si- nirlenlmişlerdi. Hele genç zencinin cesedi Şikatgo'da teshir edilip önünden yüzbin- lerce Amerikalının saygı geçişi yapması Missisipi'lilerin başlangıçtaki durumu- nu tamamen değistirmiştir. Mahkemenin cereyanı Başlangıçta hakiki bir cezalandırma ga- yesi ile açılan dâva yukarda saydı- ğımız sebeplerle gayesinden çok şeyler kaybedince netice de evvelden belli ol- .. Bu balkımdan mahkemenin cere- avukatların iki katil hakkında en şiddetli ilhamlar savurma- larına rağmen jüri bulunan cesedin Em- met Louis Till'e ak olduğunu göstere cek kati delil bulunmadığına karar ver- miştir. Oniki jüri azasından sadece üç ta- nesi Bryant ve üvey kardeşinin suçlu ol- 22 uğu kanaatindeydi. Gerisi Güneylilere has vazifeyi yerine getirtmiş ve zafer bir kere daha beyazlarda kalmıştır aham Lincoln'ün esirliği kaldır- masının üzerinden tam doksan sene geç- miştir. Amerikanlın o günden bu yana zencilerin hakları konusunda Heri adım- lar attığı inkâr edilemez. Fakat bu mu- hakemenin neticesinden' de anlaşılabile- ceği gibi, beyazların zencilere karşı dav- ranışı hâlâ öyledir ki bu gidişle değil yalnız güneyde, bütün Amerika'da iki ırk arasındaki ayrılıklarını kaldırılması için daha uzun yıllar lâzımdır. İngiltere Skandal Bundan aşağı yukarı dört bucuk sene önceydi. İngiltere'min Tatsfield şeh- rinden kalkan bir otomobil son hızla Sourhampton'a varmış ve içinden çıkan Burgess Yetiştirme CASUS iki genç adam Fransa'ya müteveccihen hareket etmek üzere olan bir gemiye bin- mişlerdi, Manşı geçen gemi ertesi sabah Fransa'ya ulaştığı zaman bu iki genç a- dam önce diğer yolcularım Paris trenine binmesini beklemişler, sonra da bir tak- si kiralayarak Rennes şehrine doğru yo- la çıkmışlardı. Bu iki adamdan biri İngiliz Dışişleri Bakanlıgı Amerika işleri daire- si başkamı Donald' Meclean, diğeri İngil- tere'nin Washington Büyükelçiliği ikinci kâtiplerinden Guy Burgess'di. Bu iki İn- giliz diplomatının Rennes'den sonra ne- reye gittikleri kesin olarak bilinemiyor. Ancak haklarında Rusya hesabına ca- susluk yapmak suçundan tahkikat açıla- cağı günün hemen arifesinde sırra ka- dem basmaları, iki İngiliz diplomatının 1954 Haziranından bu yana nerede bu- lundukları hususunda bazı tahminler yapılmasına imkân veriyordu. Geçen ay- lar icinde bir görevle gönderilmiş oldu- ğu Avustralya'ya sığınan bir Rus diplo- matının yaptığı açıklamalar yapılan tah- minlerin doğru göstermiştir. Mülteci Rus diplomatı Vladimir Petrof'a göre Burgess ile Maclean şu anda gerçek- ten demir perdenin gerisinde bulunuyor- 5 . Geçen haftalar içinde İngiliz umumi efkârının bu eniden gösterdiği hassasiyet üzerinde İngiliz Dışişleri Ba- kanlığının, yayımlamak Zzorunda kaldığı bir Beyaz Kitaptan anlaşıldığına göre i- ki İngiliz diplomatının komünizme karşı olan yakınlıklarının oldukça Uuzun bir geçmişi vardır. Gerek Burgess, gerek Maclean daha Cambridge'de tahsillerini yaparken komünist fikirleri benimsemiş- ler, komünizme olan hayranlıklarını da açıkça belirtmekten çekinmemişlerdi. Sov yet casusluk teşkilâtında fiilen yer alma- ları ise İspanya iç harbi sıralarındadır. Gene bu sıralarda Maclean İngiliz Dışiş- leri Bakanlığında vazife alırken, Burgess de gazetecilik hayatına atılmış bulunu- yordu. Maclean İngiltere'yi uzun yıllar Pa- ris, Washington ve Kahire'de temsil et- miştir. Beyaz Kitapta belirtildiğine göre kendisi kabiliyetli ve değerli bir hariciye memuruydu. Pariste vazife gördüğü sıra da bir Amerikalı kız ile tanışmış ve Fran- sa'nın düşmesinden hemen önce bu kız ile evlenerek Londra'ya, oradan da Was- hington'a gitmişti. Washington'daki' me- muriyeti sırasında İngiliz hariciyesinin bütün önemli vesikaları — Maclean'in elinden geçmiştir. Genç adam etrafı- nın oO derece güvenini kazanmıştı ki İngilizler kendisine aynı zamanda Ato- mik Gelişmeler Karma Komitesinin sek- reterlisini vermekten çekinmemişlerdi. içki iptilâsına tutulmuştur. rada anormal cinsi temayüller gösterdiği de anlaşılıyor. Etrafına ne idüğü belirsiz arkadaşlar toplayân Maclean bir keri e Amerikanın Kahire Buyukelçıhgınde çalışan bir genç kadının evine tec, decek kadar ileri gitmişti. Gerek ıçkı ip- tilâsı, gerek cinsi sanıklığı geri çağrılan Maclean'in bir müddet tedavi altında bulundurulmasını gerektirmiştir. Bu daviden sonra da Macleanu İngiliz Dışiş- leri Bakanlığının"' Amerika işleri dairesi başkanlığına getirilmiştir. Burgess'e gelince: genç adam atıldı- ğı gazetecilik hayatında çok kalmıyarak bir kaç sene BBC'de çalışmış, oradan da Dısişleri Bakanlığına intisap etmişti. İlk olarak o zamanlar İngiliz Hariciyecisinin iki numaralı adamı olan Hector c- Nail'in yananda bulunmuş, 1950 de de Washington Büyükelçiliği ikinci kâtipli- ğine tayin edilmişti. Burgess burada hâ- dise çıkarmakta gecikmemiştir. Bütün A- AKİS, 8 EKİM 1955