20 Ağustos 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 6

20 Ağustos 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER doğrusu, böyle bir ithamı bir defa daha tekrarlıyordu! Beyanat çok fena karşılandı. C. H. P. bu sözleri düpedüz suç saydı- ğından adli makamlara başvurmayı kararlaştırdı. D.P. Başkan Vekilinin sözlerinin topuna da C.H.P. Genel ekreter Yardımcısı bir cevap verdi. Hadiselerin bu kadar kızıştığı bir sı- rada laf düellolarına kimsenin aldır- dığa yoktu Eğer başlayan perde evvelâ mem- leket, sonra iktidar için acıklı bir so- nun habercisi olmasaydı belki de ilk sahnelerin komikliğine gülmek müm- kün sayılırdı. Ama işin lâtife kaldırır yeri kalmamıştı. Gaye : Muhalefeti susturmak Hadise, bazı kimselerin göstermek istedikleri gibi bir tehevvur anının neticesi değildi. En büyük muhalefet partisinin Genel Sekreterini tevkif etmek bir teh_evvur ânının — neticesi sayılamazdı.' Öyle bir hareketin içte ve dıştaki tesirleri hesaba katılmış ve göze alınmış demekti. Mesele şuydu: emokrat Parti, muhalefetın müca- delesınden yılmıştı. karşı- üç şey yapılabılırdı yeniden se- çımlere gidilebilirdi, hükümeti aynı parti içinde bir başkası kurabılırdı, muhalefet zorla susturulabilirdi. De- mokrat Partinin Genel Kurmayı ü- çüncü şıkkı tercih etti. Halbuki ilk iki şık kendisi için en az zararlı sık- lardı Demokrat Parti, muhalefetin mü- cadelesinden niçin yılmıştı? Bunun sebebi basitti. Eğer iktidar maruz kaklığı hücumlar karşısında kendisi- ni "işte, hürriyeti gerçekleştirdim, basın tamamiyle serbesttir, Üniver- site hocaları fikirlerinden dolayı hiç bir takibata maruz orlar. hâkimlerin teminatı daha da saglam— laştırılmıştır, büyük bir kalkınmanın içinde olduğumuz halkımızın daha rahat, daha ucuza yaşadığından bel- lidir, nüfus tacirleriyle amansız şe- kilde mücadele edıyoruz, işte basına ispat hakkı, e bu mevzuda o da yardıma olsun dıye müdafaa edebıl— şeydi yılmasına sebep kalmazdı. Ama bunları gerçekleştirmek, memleketin üzerinde artık hür bir havanın esme- sini temin etmek vaadiyle iş başına geldıgı halde hürriyeti, — başlanılan "hamle" ler için ayak bağı sayıyor- du. Elbette ki Kasım Güleğin, niha- yet bir felâket mıntakası olan Zon- guldakta müşfik bir kaç söz söyliye- ceğine kaba politika yapması beğe- nilmemişti, elbette ki onun abası, ça- rığı, kavalı ciddi muhalefet beklıyen— ler için alay mevzuuydu, elbette ki kendisini bir türlü toplamayan C.H. P. itirazlara uğruyordu. Ama takdir hakkı sadece ve sadece milletindi. İş- te, Genel Sekreter tevkif olunmakla bütün — kusurlarını unutturmak bir yana, kendisine ve partisine dünya- nın en büyük faydasını temin etmiş- ti. Prof. Fuad Köprülü basın toplan- tısında Prof, Şabri Eşad Siyavuşgilin 6 Emin Kalafat Sürpriz Avrupa intihalarına ait bir yazısını misal diye göstermişti. Siyavuşgil o- rada ne parti toplantısının, ne ocak- ların, ne bucakların, ne mıtınglerın havayı bulandırdığını, andaşların seçim aralarında polıtıkacıların tah- riklerinden uzak, sakin yaşadıklarını söylüyor, sonra bizdeki manzaraya b kar k "Demokrasi bu ma?" diy ordu. D.P. nin Genel Başkan Vekılı kendi partisini mahküm etti- ğini dahı farketmeksizin bu sözlere hak verdi. O da Türkiyede, polıtıka- cıların seçim aralarında milleti he- yecana sevketmemelerini ıstıyordu Ama unutuyordu ki eğer oralarda si- yası toplantılar yapılmıyorsa bu, si- yasi toplantı sebeplerinin mevcut ol- Sıtkı Yırcalı Beklenen değil, bulunan mamasındandır. Orada da iktidar partisi muhakemelerinden evvel si- yasi parti liderlerini, gazetecileri tev- kif ettirecek kanunların himayesinde iş görse, orada da Milâk Eğitim Ba- kanları Osman Okyarları fikirlerini açıkladılar diye bakanlık emrine a- hverse, orada da Temyiz azaları A- dalet Bakanının bir emriyle tekaüde sevkedilse, orada da muhalefete rey veren, bır vilâyet kaza haline getiri- lirse, orada da basma ispat hakkı ta- nımamak için türlü tazyik yapılsa, o- rada da 6334 sayılı kanunlar tatbik edilse, orada da iktidar liderleri "hür- riyeti ne yapacaksınız, azot fabrika- sı kuruyoruz" deseler, miting, siyasi toplantı ne demek, yer yerinden oy- nar, hükümetler devrilirdi. Demok- rat Parti ise açık hava toplantıları- nın sebebini ortadan kaldıracak yer- de o sebepler ortadayken toplantıları zor kullanarak, kanunlarda değişik- lik yaparak imkânsız hale getirmek arzusundaydı. Buna imkân olmadığı- nı anlamak istemiyordu. Bazı kimse- lerin sevdikleri tabirle bir "Adil dik- tatorya nın bu memlekette sökmi- yeceğini görmemek için kör olmak lâzımdı. Bir Kasım Gülek susturu- lursa bin Kasım Gülek konuşmaya başlardı, bir gazetecinin kalemi kırı- lırsa kalemi daha da keskin bın ga- zeteci çıkardı. İktidar için tek yol vardı: huzursuzluğun sebeplerini or- tadan kaldırmak. Ancak sükünet öy- le teessüs edebilir Buna mukabil en sert tedbirler herkesten çok ikti- darı ve onun başındakileri rahatsız edecekti. “Etraf” m bütün derdi, "muhale- fet partılerının başındaki bir avuç muhteris" te göstermek istemeye ça- İışmalarının gülünç olmayan bir ta- rafi yoktu. Dertler ortadayken mu- aynı şekilde çalışacaktı. darın zihniyetindeydi. Bugün muha- lefeti idare edenler bu vazifelerinden Borla uzaklaştırılsalar onların yerle- rini alacak olanlar iktidara rahat, huzur verecekler miydi? Bilâkis bır defa zorun kullanılması başladı mı, onu iki taraf da son haddine kadar istimal eder. Mücadelenin mahiyeti değişmez, metodlar değişir. İktidar buna mı teşvik edilmek isteniliyor? Halbuki yapılacak iş basittir: huzur- suzluğun sebebini ortadan kaldır- mak, hürriyetleri iade etme! Kasım Güleğin tevkifinden iki gün sonra Washington'da gazeteciler Dış İşleri Bakanlığının sözcüsüne bu mev- zuda sual soruyorlar, fakat bir tefsir yapmıyacağını söylüyordu. Bir de- mokrasi sanılan Türkiyede böyle bir tevkif Türkiyenin bütün ostlarını dehşete düşürmüştü. Hadise memle- ketin içinde de derin akisler uyandır- mıştı. Binlerce vatandaş sadece bu hareket dolayısiyle sırtını Demokra Partiye çevırıyordu Muhalefet "Ik- tidar rahat etsin" diye susturuluyor- du. Halbuki o yoldaki ilk adım, ikti- darı hiç bir zaman olmadığı kadar rahatsız etmişti. Aynı istikametteki her adım rahatsızlığı biraz daha art- AKİS, 20 AĞUSTOS 1955

Bu sayıdan diğer sayfalar: