tevellit güçlükler geçicidir ve büyük mikyasta muhalefetin eseridir. uhalefet en hayati mesele- lerde bıle mıllı menfaat kaygusunu unutmuştur. - Amerika dan kredi ta- lebi meselesi; — muhalefetin köylüyü Ziraat Bankasına olan borçlarını öde- memeye teşvik etmesi ki - bu iddia tedavüle yeni sürülmektedir - mem- leketin bir felâkete doğru gitmekte olduğu V.S. - borçlar için hiç bir su- retle endışelenmıye lüzum ve mahal yoktur. - Bu noktada Başbakan te- min etmekten bahsetmıştır Başbakanın daha evvelce de muay- n bazı meselelerde teminat verdi- ğini hatırlatma kabilinden kaydet- mek isteriz Biz bu ıddialar üzerinde, biri müstesna, daha evvelki sayılarımızda durmuş ve varit olamıyacaklarını da, kendimize göre, göstermeğe çalış— mıştık. Yenisi de yine bize varit gö- zükmemektedir. Bir kimsenin vadesi gelince borcunu ödemesi evvelâ ka- nun icabıdır. Sözle, tahrikle alâkası olamaz. Borcun ödenmemesi halinde de zorla ödetileceği yine kanun ica- bıdır. Bu kadar sıkı sıkıya hüküm altına alınmış bir meselede tahrik ve sair enin rolü ve tesiri olabileceğini düşünmek, krediyi alan vatandaşları ok fazla basitlikle telâkki etmek o- şer. Alman borçlar bir tek halde ö- denmez, daha doğrusu ödenemez: Borç alanın aciz hali. Bütün mesele bu halin olup olmadığındadır. Ve nihayet yeni söz Hemen hemen hiç bir şey söylen- miyen bizim için yeni ve oldukça dıkkate değer bir nokta su sözlerdir: ..... bir iktisadi felâketin pek yakın oldugunu ve bunun tutulan yoldan neş'et ettiğini anlatmak istiyen bed- bin iddialar,...." İktidar nihayet mu- halefetin kendısını kalkınma gayret- lerinden değil de, bu kalkınmanın ba- şarılması için "tutulan yoldan" do- layı tenkid ve muaheze ettiğini an- lamaya mı başlıyor acaba? Bu bi dil sürçmesi değilse - çok konuşul- duğu zaman bu herkesin başına gele- bilir - söz sahibini daha evvelki veya sonraki ifadeleriyle tezada düşürmek tehlikesini gösterir. "Tutulan yolu" tenkid muhalif parti veya vatandaş- ların her zaman, her yerde hakları- dır, vazifeleridir. Bunu yapma de- muhalefeti istemiyorum, demekten farksızdır. Hem bu yoldaki tenkidler hiç bir zaman tehlikeli ve zararlı da olmazlar. Bilâkis doğru ve iyi yolun daha kolaylıkla ve daha ça- buk bulunmasına yararlar. Ama bir de aynı toplantıda söylenen su söz- leri okuyalım: "Bugün bazı tenkidler o derece ileri gitmektedir ki âdeta e- seri toptan tehlikeye sokacak vazi- yetler hasıl olmaktadır. Gürültüler, İktisadi ve mali vaziyete fiilen tesir yapacak ve bu vaziyetler üzerinde neticeler alacak derecelere kadar i- leri götürülmüştür..” Bu sözler bir AKİS, 20 AĞUSTOS 1955 İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Ve deliller gösteriliyor Hürriyetlerimiz pahasına Başbakan tarafından söylenmemiş olsa, kimse üzerinde durmak için lü- zumlu ciddiyeti kâfi bulamazdı. Gü- rültüler iktisadi ve mali vaziyete te- sir edebiliyor. Demek ki iktisadi ve mali vaziyet bu kadar pamuk ipliği- ne bağlı. Demek ki "eser" bu kadar nazik ve dayanıksız temeller üzerine urulu. Bu sözler eseri bizzat kötü- lemekle birdir. Şahsen bizim gönlü- müz buna razı değildir ve meselele- rin bu derece pamuk ipliğine bağlı olabileceklerine ihtimal Veremıyoruz Ancak güçlüklerin ciddi ve ağır ol- duklarını her zamanki gibi zannedi- yorum. Bir iktisadi İkinci — toplantıda Başbakan dinle- yenlerine kredi ve itibar üzerine küçük bir iktisat dersi vermeyi lü- zumlu görmüş ve hemen arkasından İtibarımızın - iç olsun, dış olsun - ye- rinde olduğunu belırtmıştır Yatırım- lar elbette dış borçlanmayı gerektır— miştir. Fakat bunun endişeye"yer bı- rakacak hiç bir tarafı yoktur. Başba- kan bunları iddia etmiştir. Sözleri aynen şunlardır: 'Yapılmakta olan eserlerin verimi, yalnız- dış" taksitle- rini ödemekle kalmayacak, ayrıca bi- döviz tasarrufları da Bağlıyacaktır. Matbuata ve memleke- te, vaziyetin hiç bir surette ve hiç bir noktadan endişeye götürecek bir mahiyette olmadığını temin ederim" Bize kalırsa bu sözlerle de yeni bir şey şöylenmemekte'dir. Yapılan işler elbette ki döviz tasarrufu sağliya- caklârı ümit ve hesabıyla, yapılmak- tadır. Yoksa yapılmazdı. Burada her- kesin açıklıkla bilmek istediği iki hu- sus var. Bunlar bilinmedikçe yatırım- lar, ve dış borçların amortismanı?/" ders üzerinde fikir yürütebilmek, müsbet veya menfi bir kanaat sahibi olmak zordur. Hattâ en selahıyetlı ağzın verdiği teminata Trağ ünkü başbakan da herkes gıbı yanılabı— lir. Herkes gibi hesaplarında, fazla iyimser olabilir. Bunlar her faninin başına gelebilecek şeylerdir. an teminat yerine veya daha iyisi teminatın yanında, kendi iddiasını dayandırdığı delilleri ve mutaları da bildirseydi herkesin çoktan beri bek- lediği, kafalarda bir berraklık, kana- atlerde bir doğruluk imkânını sağlı- yan bir iş yapmış olacaktı. Filhakika uzerınde durduğumuz iki husus şun- lardır: 1 — Diış borçların miktarı, bakımından hususiyetleri - tarı ihtiyari, ne miktarı mecburi - va- de bakımından hususiyetleri - uzun vadeliler, kısa vadeliler - nedir? A- mortismanları nasıl bir plâna bağ- lanmıştır, yahut bağlanacaktır.? apılmakta olan ve yapılma- sı düşü nulen - imkân olabilirse - ya- tırımların müstakbel verim ve hası- lalarına dair yapılan rasyonel hesap ve tahminler nelerdir ? Dediğimiz gi- bi, bu iki nokta bilinmeden, verilen teminata rağmen, vatandasın kafa- sındaki endişeler silinemez. Anca toplantıya çağrılan gazeteler yoluyla girişileceği zannedilen propagandalar bir kısım vatandaşların dikkatlerini dağıtmaya veya başka noktalara yö- neltmeye yarayabilir, daha fazlasına değil. Ama hakikatlerin,: vakıaların şu veya bu yolda olmasına en küçük bir tesirde bulunamaz Veriniz hakiki rakam ve mutaları, kabul ediniz hata ve noksanlarını mukayese işini vatandaşa bırakınız. Sırlar, ve redler ortadan kalkınca her- doğuş mik-