İKTİSADİ VE MALİ SAHADA don kalmadı", "Asgari ücret azami ücret haline gelıyor. Günden güne sefalet artıyor." Bu sözler muhalefe- tin iddiası, ne yalan, ne iftira, ne hakikatlerin tahrifi,ye ne de muhale- fete hak vermek ve iktidarı sırf ten- kid etmiş olmak için söylenmiş SÖZ- lerdir. Bunlar günlük emeği karşılı- ğı eline ancak 4-5 lira geçen bir in- sanın, etin 4, şekerin 2, yağın 3,5-8 -zeytin ve tereyaglar - peynirin 3,5-7 liradan satıldığı bir zamanda, eline geçenden bir kısmını, de ev kirası o- larak ayırmak zorunda kaldığı zaman çaresizlik ve ümitsizlik içindeki hak- lı şikâyetlerini gosteren sözlerdir. Böyle bir insanın "ne zaman var ki meyvelerin tadını unuttuk" demesi ancak ve ancak realiteleri dile getir- mek olur. Buradaki acı hakikati kav- ramak için uzun boylu akla ve zekâ- ya ihtiyaç yoktur. Bir parça insafın, bir nebze iz'anın anlamakta zorluk çekeceği şeyler değildir bunlar. Yukarıki sözlerden ikincisi, İs- tanbul'da Çalışma Bakanının da ha- zır bulunduğu bir işçi toplantısında söylenmiştir. Bu sözler üzerine ba- an müdahale etmiş ve "Hayır böyle tavsif etmeyin, Sefalet artıyor ne demek? Nerede sefalet? Menfi ele- manları besliyecek tarzda konuşmak- tan herkes sakınmalı." demiştir. Sa- yın bakanın da söylediklerinin sade- ce sözden ibaret olduğunu bilmemesi— ne acaba-imkân var mı? Çarşı paz, rın fiyatları meydanda. Işçının elıne geçen ücret ortada! İnsanların asga- ri fizyolojik ihtiyaçları da bilinmedik şeyler değil. Realitenin devam edip gitmesine göz yumulurken, asıl bu- nun tehlikeli telakki olunması lâzım gelirken, sadece bunun dile getiril- mesi, sözle ifade edilmesi üzerinde durulmasının hiçbir faydası yoktur. Beslenmek için fırsat kollayan men- fi unsurların işine hadise ve vakalar herhalde —sözlerden daha iyi yarar. Yapılacak iş herhalde yaranın olma- dığım iddia etmek değil, fakat üze- rine parmak basmak olmalıdı Ücret meseleleri, işaret ettiğimiz gibi, çözüm bekliyen pek çok mese- lenin ancak bir tanesidir. Bunun ya- nında hemen hal ve işlah edilmesi ge- reken bir husus iş saatleridir; İş ka- zalarının bizdeki kadar çok sık ol- duğu, bizdeki kadar can kaybına se- bebiyet verdiği başka — memleketler var mıdır bilmiyoruz. Bildiğimiz ken- dimizinkilerin anormal derecede sık ve çok kayıplı olduğudur. Ege İşçi Sen- dikaları Konfederasyonunun — hazır- ladığı bir raporda bu durum acı acı tenkid edilmektedir. Ra aporun bazı ' kısımlarını okuyabiliriz: "...Son yıl- larda iş yerlerinin yıllık teftişleri yapılmamakta, isçi sağlığı ve iş em- 8 niyetile ilgili hususlar kontrol edil- memektedir. Bu yüzden, gün yoktur ki işçinin kolu kopmasın, ayağı kı- rılmasın.... kazaen Ölen işçi adedi Tur— kiye'de; rekor kırmıştır... İhmal yü zünden Öölenlerin hesabını kim vere cektir? İşten atılan, hakkı yenen iş- çinin sayısını artık unuttuk... bir tek Bir işçi grupunun faaliyeti Şikâyetleri yazı 1le halledılebılecek işleri iş mah- kem unda kalıyoruz. Lohavt yapan ış yerı adedi günden güne kabarmaktadır." Bu şikâyetle- rin muhatabı hükümetten başkası de- ğildir. Gelin şimdi bir de onun bu me- selelerdeki durum ve zihniyetini gö- relim. Yukarıda bakanın da hazır bu- lundugunu söylediğimiz bir işçi top- lantısında grev hakkının bahis mev- zuu edilmesi üzerine bakan şöyle de- miştir:"—Grev, esasen bizim öteden- beri kabul ettiğimiz bir haktır. Bu- na hiç bir zaman hayır demedik, ve demiyeceğiz. Ama, kanun ne zaman çıkar orasını ben bilmı Yarın (ni çin grev hakkı verıldı") dedırtmıye— cek, yadırgatmıyacak bir ve şekılde kanunu tatbik mevkiine koy- mak lâzımdı Bir. masal Bakan altına imzasını koyarak, elini kaldırarak iki günde hazırlanıp çıkarılıveren — kanunları unutmuşa benziyor. Demokrat Parti 5 sene mu- halefet ve 5 sene de iktidarda olmak üzere 10 yıldır bu memleketin mese- lelerini kendisine dava edinmiş olmak gerekir. Halâ " grev hakkını ta- nıyacağız demedıklerı gibi sözler- AKİS'E mutlaka Abone olunuz pahalılıktan le on sene evvel vaad ettiklerini sav- saklaması samimiyet ve ciddiyetle alâkaları zayıf hareketler olmaktan 1lerı gidemez. Bir gün gelip "niçin v hakkı Verıldı"" sözünü kim e- decektır" Bu gün Türkiye'nin belli başlı partileri grev hakkını tanımış durumdadırlar, işçilere gelince, sen- dikalarımızın zayıflığı — yüzünden, grev sonunda katlanacakları zorluk- lar şimdiden göze aldıklarını kabul etmek yerinde olur. Kaldı ki dünya- nın hiçbir yerinde "niçin grev hakkı kabul edıldı"" diye şıkayet edildiği görülmemiştir. Demokrat Parti, maa- lesef, bu meselede de kendi kendisini inkâr yolunda görülüyor. Bir bakanın em de Çalışma Bakanı, partisinin programında kabul edılen hükümet- lerinin — programında teyıd olunan, bizzat kendisinin lüzumuna kani bu— lunduğu bir meseleye daır çıkarıla— cak kanundan bahsederken man çıkar, orasını ben bılmem di- yebilmesi cidden aklın zor alacağı bir şeydir. Her türlü tetkik, incele- menin şimdiye kadar bitirilip kanu- nun çoktan çıkarılmış olması gerekir- di. Samimiyetin, söze bağlılığın eseri ancak bu olabilirdi. Bir memleketin ilerlemesi insanın ilerlemesi ile birlikte olabilir. Bu ise herşeyden evvel insanca - her bakım- dan - yaşayabilmeyi icap ettirir. Bu gün Türk işçisi, maalesef bu durum- da bulunamamaktadır. Hükümetin hayatı ucuzlatma, veya hayatın pa- halılaşmasına mani olabilme imkâ- nının uzağında bulunduğu anlaşıldı- ğına göre, işçi vatandaşların dertleri- ne çare olmak üzere, ilk iş olarak ne yapıp yapıp ucretlerını yükseltme- ye çalışması lâzımdır. Bu iktidarın yapmak istediği iktisadi kalkınma- nın bir ayrılmaz unsurudur da zaten. Kaldı- ün işçi teşekküllerinin 1sted1kler1 ucretler aylık olarak, 2800 ün onda birini bile bulmamaktadır.. AKİS, 20 AĞUSTOS 1955