YURTTA OLUP BİTENLER Demokrasi Son perde başlıyor Bu haftanın başında Salı akşamı geç vakit İsmet İnönü'nün Taşlık- taki evinin önünde otomobil korna- ları çaldı. Evde bulunanlar, başta İs- met İnönü kapıya seğirttiler. Zira bekledikleri bir ziyaretçi vardı, ön- deki otomobilin kapısı açıldı, içinden kahverengi elbise giymiş, beyaz göm- leğinin yakası açık, gözlüklü bir zat indi. İsmet İnönü kendisini dış mer- divenlerde karşıladı, büyük bir he- yecan içinde boynuna sarılıp kucak- ladı. Yanaklarından öptü. Arkadaki arabadan çıkan gazete fotoğrafçıla- rı "bir daha, bir daha..." diyorlardı. C.H.P. Genel Başkanı, C.H.P. Genel Sekreterini koluna girerek içeri al- dı. Fotoğrafçılar kapıdan girdiler, i- ki politikacının heyecanlı oldukları hissediliyordu. Yeşil renkli bir ka- urı Kasım Gülek'i bir defa daha m betle kucakladı. Doğrusu istenilirse Genel Sekreter bunu hak etmişti. Zi- ra ondan tam iki gün evvel, dakikası dakikasına aynı saatte başka bir yer- de başka bir manzara cereyan edi- yordu. Pazar akşamı Uskudarda, Paşa- kapısı Ceza ve Tevkif Evinin önün- deki bahçe oldukça büyük bir kala- balıkla doluydu. Boyunlarında fotoğ- raf makineleri asılı genç adamlar bahçenin ortasındaki palmiyenin al- tında duruyorlar, açık havada yatak- ları kurulmuş olan askerler orada burada dolaşıyorlardı Bir kaç oto- mobil — tevkifhanenin kırmızı renkli arabasının etrafını çevirmişti, Küçük kalabalığın içinde bir de genç kus vardı. Saat sekizi geçiyordu. Bu sırada Ceza ve Tevkif Evinin tam yanında bulunan Adliyeden be_ı renk elbise giymiş, aynı renkte papi- yon kravat takmış, koltugunun al- tında bir çanta bulun: eyaz saçlı bir zat çıktı. Kalabalığı teşkil eden genç kız ve genç erkekler ona doğru seğirttiler. Aynı esnada fotoğraf ma- kınelermın flaşları çaktı. Papiyonlu m Cumhuriyet Halk Partisinin Istanbııl İl Başkanı Muhlis Sırmalı, gençler gazete muhabirleriydi. Biraz evvel Partinin Genel Sekreteri ve 2 numaralı lideri tevkif edildiği Sinop- tan mevcutlu olarak getırılmış ve Ce- zaevine tıkılmıştı. Dem ik ha- yata girdiğimiz şu son on yıl içinde ilk defadır ki bu çapta bir hadise ce- reyan ediyordu. Tuhaftır, bu hadise cereyan ederken memlekette iktidar- da bulunan partinin adı da Demokrat Partiyı Sanki bir komedi Hadiseler Kasım Gulegın İstanbul- dan ayrıldıgı gün başlamıştı. C. P. enel Sekreteri Erzurıı vapuruyla Karadenizde bir seyahate çıkıyordu. Doğrusu istenilirse böyle bir niyeti olan muhalefet liderinin Kasım Gülek tevkif ediliyor Son perdenin başı hangi vapura bınecegını evvelden i- lân etmesi artık "demokratik" bir kaide sayılmalıydı Ona göre Karade- niz yolcuları o vapurla seyahat et- mezlerdi. Herkesin işi gücü vardı. rzurum'a binenler Kasım Güleğin bu ihmalinin cezasını iki gün çektiler, zira iki gün içinde başlarına gelme- yen macera kalmadı. Sanki Türkiye- de Şarlonun bir filmi çekiliyordu. İÇ Vapur, tarifesine göre 14 te kal- caktı. Tam iskeleler alındı, dü- dük çalmıyordu ki bir emir geldi, ge- minin dört saat rötarla hareket ede- ceği bildirildi. İskeleler tekrar ko- nuldu. Herkes "Allah, ah! Hare- kette de rötar olur muymuş?" diye hayretler ıçınde kaldı. *Vaj rmal olarak kömürünü Zongııldaktan alacaktı. Fakat Eı'eglıye gelındıgmde kaptan, aldıgı bi ir mucibince ikmalini oradan yapacağını bildirdi. Nitekim hamallar sırtlarında teker teker çu- valla kömür taşımaya başladılar, ik- mal işi o hızla saatlerce bitmezdi. Buna mukabil gemi, Zonguldak'a şöylece bır uğrayıp geçecekti. Hal- buki Kasım Gülek, hazırlanan prog- rama gore orada konuşacaktı *Ar Ereğlide Kasım Gülek konuşma- sını yapmıştı ki cıvar evlerden birinin damına çıkmış olan Demokrat bir belediye başkanı kendisine: — Milli munafık"' dıye bağırdı. ülek, C e Berge- rac'ı hatırlatan bır edayla eğılıp mu- kabe e etti: eşerrüf ettim, efendim..' * Halk Partili gurup, vapurun yü- rümiyeceğini anlayınca bir taka buldular. Niyetleri Zonguldak'a onun- la gitmekti. Vapurdan karaya yolcu- ları bu takalar taşıyordu. Fakat kaymakam bununla seyahate Mü teknesidir, yolcu taşıyamaz" cevabı- nı verdi. * Bu sefer bir motor bulundu. Kay- makam gene itiraz etti: Kasım Güleğin ancak vapura gitmesine mü- saade edebilirdi. Ama o defa, mucip sebep bulamadığından bir itiraf yap- maya mecbur kaldı: Validen emir al- mıştı. Valiye emri kimin verdiğini de açıklamakta mahzur görmedi. E- mir, C.H.P. Genel Sekreterinin Ereğ- lide tutulmasını amirdi. * Kasım Gülek Zonguldakta konuş- masını yaptı, bir otomobille sey- lâp bölgesine gıdıyordu ki polis _ııpı yolunu kesti, içinden inen Emniyet müdürü kendisini karakola davet et- ti, emir sorulunca da tabancasını çe- kip "yürü vururum" — dedi. Sonra Kasım Gulegın ellerini iple bagladı, müdüriyete götürdü. Ertesi gun Zafer gazetesınde bıldırıldıgıne göre halk C.H.P. lideri aleyhinde öy- le nümayiş yapmıştı ki Kasım Gülek korkup müdüriyete sığınmıştı! * Bu hadise cereyan ederken orta- hk karışınca polisler coplarla halka hücum ettiler. Arada asıl dö- vulen gazeteciler oldu. En fazla hid- HP Genel Sekreterine re- fakat eden gazetecilere karşı duyul— duğu hissediliyordu. Dayak yiyen, muhabirler can acısıyla Başbakana AKİS, 20 AĞUSTOS 1955