KADIN dıran film birdenbire' kopmuş ve renkli olarak devama başlamıştır. O- tomobiller tahmin edilemiyecek ka- dar çeşitli makyajlarla dolaşırlar. arınan, yeşilin, mavinin, pembenin, tirşenin en nefisleri mevcuttur O kadar ki en muhafazakâr, en klâsik zevk sahibi insan bile Avrupadan A- merikaya gidince, kahverengi, karan- lık yüzlü arabasını siklamene boyat- mak arzusunu Enyaşlıkadınakadarhepsı renk- lidir, hattâ erkek kıyafetleri bile, mümkün mertebe bu renk neşesine katılır. Ev eşyalarında, vitrinlerde, büroda, lokantada ve tabağınızda ay- nı renk neş'esini bulursunuz.. İlk gün, biraz şaşırırsınız, hattâ pek de hoşlanmıyabılırsınız fakat er- tesi gün bunu kamçılayıcı, zevk verici bulursunuz ve bizzat kendi alışveriş- lerinizde, farkında olmıyarak, neşe sembolünü ön plâna alırsınız.. Çünkü u renk merakı, Amerikada gelişigü- zel yerleşmiş bir zevk değildir: Hal- kın psikolojisi tetkik edilmiş ve ağır- laşan hayat şartları, hafif manzara- larla telâfi edilmek yoluna gidilmiştir. Sıyah kâğıtla ambalajı yapılmış bir ağır yükü ham yük bir zorlukla kaldıracaktır. Aynı yuk şirin bir a- çık yeşil kâğıtla ambalaj yapıldığı takdirde, hamal onu daha büyük bir enerji ve neşe ile kaldıracaktır, hem de yükün ağırlığını daha az duya- caktır. Bu bir hakikatti Arz ve talep meselesi Amerikada her hangi bir maddeyi, bir eşyayı mükemmel surette ya- pıp piyasaya sürmenin onu satmak için kifayet etmediğini herkes artık öğrenmiştir. Yeni bir şey yaratmak nasıl şart— sa, bu yeni şeyin ihtiyacını hissettir- mek ve talebi artırmak da o derece şarttır. Bunun için, her hangi bir sanayi maddesinin tutunması için Amerika- da fabrikalar, matbuat, büyük mağa- zalar ve çeşitli propaganda teşkilât- ları aynı derecede çalışmaktadırlar. Yalnız bu propagandanın insanları aldatma prensibi üzerine kurulduğu katiyen zannedilmemelidir. Propa- ganda teşkilâtları ancak tecrübeleri yapılmış malların reklâmlarını üzer- lerine alırlar. Her malın üzerinde eti- keti vardır. Bu etiketler, yüzde yüz hakikati bildirirler. Aldatılan bir müşteri kaybedilmiş 100 müşteri de- mektir. Propagandanın esası iyi ka- lıtelı mal ve doğru sözdür. Hazır elbisecilik Amerikan zihniyetinin ve Amerikan teşkılatlanma kabiliyetinin en mükem misali muhakkak ki, ha- Zır elbısecılıktır gün Amerikalı kadınların yüzde doksan beşi hazır giyinmektedir. Hazır giyim kadının işini kolaylaştırmakta ve onu büyük bir meşgaleden kurtararak, boş sa- atlerini daha faydalı bir yere harca- ma imkânları sağlamaktadır. En ba- sit ihtiyacını o, adım başında, türlü türlü çeşidi ile bulur. Meselâ mutfak önlüğünü misal a Amerikada tip, tip önlük Vardır hepsı birbirinden Cazip, birbirinden şırındır Ev kadın- ları önlüklerini sık sık değiştirir, da- ima en renklisini, en neşelisini seçer- ler ve o biraz eskımeye yüz tutar tut- maz derhal onu atıp yenisini alırlar. Sürümden çok kazanıldığı için bu gibi şeyler bedava denecek kadar u- cuzdur. Kadın eski entarisini sokup önlük yapmayı duşunmez O, Newyork'tan bir görünüş Alaimsema memleket man Zarfında, on misli para getire- cek bır işle meşgul olmayı tercih e- er. Eskisini biriktirmez. — Evindeki fazla ve fuzulı eşyadan mikroptan korkar gibi korkar. Amerikalı kadının hayat seviyesi dünyadaki diğer kadınlara nisbeten çok yüksektir. Giyiminde çok şahsi- yet gösteremez, çünkü, her şey önü- ne hazır gitmektedir. Meselâ leylâk rengi bir etek almak isteyen kadın mağazada bu eteğin leylâk Tengine uygun çizgili, çiçekli veya düz bluzu- nu, orlon yün ceketini, kemerini, kı- yafetine uyacak çantayı, pabucu, süs eşyalarını hattâ dudak boyasını ha- zır bulur. Her şey takım halinde mevcuttur. Bu kadar imkân ve ko- laylık karşısında kadın, şahsiyetini kullanmak fırsatını tabiidir ki bula- elki dünyanın en şık kadınları , Amerikalı değildir.. Çünkü cidden, bu meseleye, çok kafalarını yormazlar fakat dünyanın en temiz ve kütle ha- linde en iyi giyinen kadınları muhak- kak ki Amerikanlardır. Amerikalı kadın biraz zahmet etse- hakikaten çok şık da olabilir. Çünkü onun ko- laylıkla, ucuzca iyi giyinebilmesi i- çin, binlerce insan çalışmaktadır. Ay- nı tip elbise, aynı biçim fakat deği- şik kumaşlarla aynı mağazada satı- lır. Fiyatlar, kumaşa göre ve her dının bütçesine uyacak şekilde ayar- lanmıştır Herkes kendi yorganına göre ayağını uzatır ve üzüntüsüz gi- yinir. Herkes kendi ölçülerine göre, tıpa tıp uygun elbiseler bulur. İşin en cazip tarafı, büyük şehir mağazalarındaki modeller, küçük şe- hirlerde aynen mevcuttur. Taşra kı- yafeti ile büyük şehir kıyafeti, dün- yanın hiç bir yerinde, Amerikadaki kadar az farklı değildir. Herkes kendi ihtisası dahilinde, yalnızca kendi işinde çalışır, — diğer mevzularda hazırı olduğu gibi kabul eder. Kütle halinde giyinir, kütle ha- linde gelişir. Bu sistemin mahzuru az, faydası çoktur. Rahat alış veriş Mağazalar, mevsimine göre serin veya sıcaktır, fevkalâde şık dö- şenmiştir, her türlü konforu haizdir. Meselâ Beverley Hill'de, Robin- son'da pahalı elbiseler gayet şık bir salonda satılır. Deniz kıyafetlerine gelince onlar, müşterinin elinin tında, nefis bir dekorasyonla hazır- lanmış ağaçlara, kuşlara asılı dur- maktadır. Müşteri bu yüzlerce blu- zun, etekliğin, pantalon ve şortların içinden hoşlandıklarını alır salonun u- cundaki boş kabinelere gider, giyinir prova eder, seçer.. Aynı elbiseleri gi- yinmiş şık 'mankenler müşteriler ara- sında dolaşmaktadır. Mağazaların her katında dinlenme salonları, şık pastahaneler vardır. Bütün enerjisini "çalışma" sına hasreden Amerikalı işi haricinde ra- hat etmek ister, bu onun hakkıdır. AKİS, 20 AĞUSTOS 1955