BASIN Gazeteler Dünya'nın dedikodusu hafta içinde Dünya gazete- sinin sahip ve başyazarı Falih Rıfkı Atayı Ankarada, Ankara Pa- lasın bahçesinde dostu Doğan Nadi ile aynı masada görenler şaşırdılar. Gerçi o sırada başkent bir gazeteci furyasına uğramıştı. İstanbulun ik- tidara muhalif olmayan - veya oldu- ğunu pek belli etmeyen - tün gazetelerinin sahip ve başyazar- ları Ankaraya çagırılmışlardı Baş- bakan Adnan Menderes üç günlü bir basın toplantısı yapıyordu Ama Falih Rıfkı Atayın ne işi vardı? Dünya gazetesinin başyazarı geçen defaki toplantıya davet edilmemiş ve doğrusu istenilirse hakikaten üzül- müştü. Rum ve ermeni gazetelerin temsilcilerinin bulunduğu görüşmeye Rıfkı Atay gibi bir gazetecının çağırılmamış olması üzülmemek kabil değildi. Bu üzüntünün nışanesı olarak - biraz da Adnan Menderesin ne söyliyeceğini tahmin ettiğinden - Dünya gazetesinin başyazarı son top- lantıya çağrıldığı halde itizar beyan etmıştı O halde Ankarada ne işi' vardı? Falih Rıfkı Atay bu yaz sıcağın- da Modadaki güzel, püfür püfür evi- ni bırakıp küçük çapta bir fırını an- ıran Ankaraya elbette ki gönül rı- zasiyle gelmezdi. Seyahatinin mühim bir sebebi vardı: ya gazetesinin kâğıtlarının dibi gö- rünmüştü, fakat hükümet tarafın- dan verilen lisanslar bir türlü trans- fer edilmiyordu. Muhalefet partisinin Genel Sekreteri elinde tevzi edilecek kâğıdı bulunmadığından basın top- lantısını kâğıt helvalı yapabilirdi. A- ma Falih Rıfkı Atayın başmakalele- rini kâğıt helvasına basmanın imka- nı yoktu. Dünya gazetesinin başyaza- rı Ankaraya kâğıt meselesini görüş- mek üzere gelmişti. u ziyaret derhal bir takım de- dikodulara yol açtı. Falih- Rıfkı Atay, hükümetin basın işlerini tedvire me- mur bakanı sıfatiyle Dr. Mükerrem Sarolla görüşmüştü. Dr. Mükerrem Sarolun ise Dünya gazetesinin öteki sahibi Bedit Faik'e karşı en ufak muhabbet beslemediği — biliniyordu. Bu iki nokta arasında bir hat çekıl— mekte gecikilmedi: Bedit Faik, Dün ya — gazetesinden uzaklaştırılacaktı Hakikaten Ankaranın bazı çevrele- rinde Dünya gazetesinin sıkı sıkıya muhalefette kalmasının sebebi ola- rak bu genç yazar biliniyordu. Bu çevrelenn kanaatince Bedii Faik ünya'dan ayrılırsa Fali ıfkı A- tayla temas imkânı olabilirdi. Gerçi en nikbin kimseler bile Dünya gaze- tesinin başyazarını bir takım nimet- ler vererek satın alabileceklerini ü- mid etmiyorlardı. Böyle bir düşünce Falih Rıfkı Atayı hiç tanımamak de- mekti. Ama Dünya'nın politikasında yumuşama olabilirdi, şahısların ip- AKİS, 20 AĞUSTOS 1955 liklerinin pazara dökülmeye çalışıl- sından vazgeçilebilirdi, gazetenın sevıye si yükselirdi. Hükümet ağır başlı bir muhalefete katlanmaya ha- zırdı. Ama, ah bu Bedit Faik! Onun yazıları bir çok kimseyi çileden çı- karıyordu em sonra Bedit Faik, Falih Rıf- kı Atay gıbı değildi. Başyazar dai- ma Halk Partili olarak biliniyordu. Sıkı bir polemikte onun "memleke- tin 27 sene kanını, iliğini emen bir partinin başyazarı" olduğu söylene- bilirdi, o iktidardan gördüğü iddia e- dilen nimetler piyasaya tekrar sürü- lürdü, eski yazılarından parçalar ve- rılebılırdı Halbuki Bedit Faik'e ne kusur bulunabilirdi ki? — Demokrat lardan bir kısmının davalarında sa- mimi olduklarına iman etmiş bulun- maktan başka? Bedit Faik'in hangi yazısı "Dün ne söylüyordu, bugün ne Bedıı Faık Dünya onsuz olamaz söylüyor" diye gösterilebilirdi? Genç yazar dün hangi zihniyetle mücadele etmişse, bugün de onun yakasına ya- pışmış vaziyetteydi. Halk Partisine onun kadar şiddetle hücum etmiş az yazar vardı. Kabahat olarak bunlar mı bulunacaktı? — Evet, Bedit Faik Dünya'dan ayrıldığı takdirde çok iyi olacaktı. Bu husus Falih Beye his- settirildi. Başyazarın Bedit Faik'in tevkifi hadisesi vesilesiyle bir takım kombinezonlar neticesi yazmağa mec- bur bırakıldığı mektup ta bazı çev- relere ümit veriyordu. Nitekim dedikodular kulaktan ku- lağa — süratle Ankarada herkes Bedit Faik'in hissesini de Fa- lih Rıfkı Atayın satın alacagını sÖy- luyordu Bedii Faik'in "tatilde oldu- ğu bahanesiyle" gazeteye yazı yaz- maması rivayetlerin doğru — olduğu zehabını uyandırıyordu. ya kâğıt da verilecekti, mürekkep de, çinko da.. Bunları başka lütufla- rın takip etmemesi için de hiç bir sebep yoktu Nihayet Doğan Nadi o gün An- kara Palasta dayanamadı ve Falih Rıfki Ataya bu dedikoduların mahi- yetini sordu. Dünya başyazarı da bunlardan haberdardı. Uzun zaman- an beri iki ortağın arasını açabil- mek için uğraşanlar vardı. Bir za- manlar Bedii Faik'in Falih Rıfkı A- tay'ı Dünya'dan "atlatacağı" ve ga- zeteye tek başına sahip olacağı riva- yetleri dolaştırılmış, — sonradan para etmeyince neşriyatı tek başına Bedii Faik'in idare ettiği, Falih Rıf- kı Atayın sözünün kaale bile alınma- dıgı söylenmişti. Şimdi de aksi yol- a lâflar çıkarılıyordu. Dünya gaze- tesının başyazarı Doğan Nadi'ye şu cevabı vi "— S Nadiri - Cumhuriyet'ten ayırabılır misin ? vaba hiç kimse Bedit Faik- in yakın arkadaşı Doğan Nadi kadar memnun olam Bu suretle bir takım maksadlı dedıkodular daha su- ya düşüyordu. Dünya Falih Rıfkı A- tayın ve Bedii Faik'in çizdiği yolda yürümekte devam edecekti. Gazeteciler Fırarıler Vali mal Aygün etrafına bakın- dı. Bıraz evvel Başbakanlıkta Ba- kanlar Kurulunun toplantı odasında gördüğü gazetecilerin hemen hepsi peşindeydiler, yalnız Doğan Nadi yoktu. Yanındakılere sordu, Cumhu- riyet gazetesinin "afacan" yazarı oOr- tada görünmüyordu. Mende- res üç günlük basın toplantısının ilk günü, bir toplantı ikliminin hazırlan- masını temin için olacak gazetecile- rin evvelâ kalkınmamızı görecekleri- ni söylediğinde Doğan Nadi yavaşça sıvışmayı tercih etmişti. Kalkınma- mızın delillerini görmek için bu yaz sıcağında Ankaraya gelmeğe lüzum yoktu. Demokrat iktidar İstanbulda da bir takım imar hareketlerine gi- riştiği gibi şu son beş sene içinde sü- ratle kalkınmış muteber zevatın da şehrin dört bucağında başlattıkları inşaat nasıl bir hamle yapmakta ol- duğumuzu göstermeğe yeterdı gazetecilerden bir çoğunun ne söylene katıldıkları adi hiç katılmamayı i. Zaten İstanbuldan çağırıldı- ğı zaman İzmire gitmek — üzereydi. Hem iktidara alınmıştı da. Başbaka- nın son basın toplantısına çağrılma- sına lüzum görülmemişti. Bu sefer davet edildiğinde gitmeyi tercih et- ma, sualli cevaplı bir basın top- lantısına.. Bunun yerine henüz şanti- yesi tamamlanmış baraj inşaatı gez- mek teklifiyle karşı karşıya kaldı- ğında Ankara Palası ve arkadan İz- miri tercih etmişti. Basın toplantısın- dan'dönen pek çok yazar aynı şe- kilde tatmin olmamış dönüyorlardı.