YURTTA OLUP BİTENLER Hükümet Vur abalıya,! Bu —haftanın başında Pazar akşa- mı geç vakit İstanbulda 24910 numaralı telefon acı acı ve kesik ke- sik çaldı. Yeni Sabah gazetesını An- karadan azıyorlardı. Bir ses: "— Devlet Vekılı Dr. Mukerrem Sarol konuşacak" dedi. akikaten Yenı Sabah gazetesını arayan Başbakan Adnan Menderi kumetın resmı bır teb- liğ çıkardıgını söylüyor, bun üm- kün olduğu kadar buyuk şekılde gös- terilmesi rıcasında bulunuyordu. Se- sinde memnun bir hal vardı. Bu va- zifenin kendisine Başbakan tarafın- dan emanet edildiği anlaşılıyordu. Fakat memnuniyeti sadec undan gelmiyordu. Tebliğin metnı ve kul- lanılan bazı kelimeler de sevinmesi- ne yol açmıştı Aynı akşa ynı yolda talimat ıktıdarı hararetle destekleyen diğer bazı İstanbul ve Ankara gazetelerıne de verıldı Nitekim ertesi gün resmi çekilen ekonomik sıkıntılara, kahve çay veya şeker yokluguna bir mesul bulmuştu: Muhalefet Ancak gazetelerde çıkan tebliğ i- le Dr. Mükerrem Sarolun Yeni Sabah gazetesine telefon ettiği rde kara ve İstanbul radyolarından 0- kunan tebliğ arasında bazı mühim farklar vardı. Hükümet, tebliği neş- rettikten sonra bir kaç yerini beğen- memiş ve tadilât yapmıştı. Halbuki bu arada Anadolu Ajansı metni ga- zetelere vermiş bulunuyordu. Gece yatışma doğru Ajanstan bütün ga- zetelere telefon edildi ve ilk metnin iptal olunması istenildi. İkinci bir me- tin hazırlanmıştı, hükümet tebliği o- larak o neşredilecekti. Bedelsiz it- halât kararnamesi gibi - ama ondan dah çabuk - ihtimal ki ılk metnin “mahzur" ları anlaşılmış ve tebliğin tadili cıhetıne gidilmişti. Başbakanın daha evvel Mecliste söylediği gibi hatasını görüp ondan dönmesini bu kadar iyi 'bilen bır kabineyi alkışla- mamak mümkün değildi! Birinci teb- liğ doğrudan doğruya Ismet İnönüyü ithamla başlıyordu. İkinci metinde h mi kelimeler kullanılmış— tı. Bunun yanında bazı paragraflar ilâve edilmiş, bazı tâbirler çıkarıl- mıştı Fakat birinci tebliğle ikincisi- ruhu aynıydı: sıkıntılara sebep muhalefettır Tebliğde söylenilenler Hükümete göre muhalefet Birleşik Amerika Hükümeti ile aramızda cereyan eden istikraz müzakeresinin "ilk safhada müsbet neticeye varım- acağmı" en haber almış ve bunu istismar gayesiyle bir kampan- ya açmıştır. Kampanyanın direktifi- Günah Çıkartma! Son haftalarda bazı çevrele- takındığı topyekün kötü- leme polıtıkasını asla beğenmi- yoruz Once, Amerikadan 300 mil- yon dolar kredinin Başbakan Yardımcısının son seyahatinde elde edilememiş olması olayı karsısında Amerika'yı tutar bir dil kullanmak ayıptır. Yabancı bır devletle kendı Hukumetl- er türlü söz ve hareketten ih- timamla kaçınmak lâzımdır. Amerikadan kredi der- hal alınmayınca Türkiye bat- az. Bunun aksini iddia etmek de yanlıştır, insafa sığmaz. Sı- kıntı çekeriz, sıkıntımız çoğa- hr, belki kalkınma hamlesi du- raklar fakat batmak bahis ko- nusu değildir. ükümı etı, her ihtimali göz önünde tutarak plânlı davran- madığı için tenkidetmek doğru- dur. Ama batıyoruz diye fer- yat etmek yersizdir. Satmıyo ruz. Te rsme, şimdiki sıkıntılı devir geçince, en esaslı mesele- lerden bazılarının halledilmiş olduğunu göreceğiz. . Bir iktidarı bu işleri neden yapıyorsun diye tenkid etmek insanı gülünç eder. Bu dâvaların halledilmesi için uğ- ranılan sıkıntılar, Devleti ba- tırm. mak, verimsiz işlere pa- ra harcanırsa hatıra gelir. .Su e, memleket ma- lıyesını batıyor gıbı ılan etmek vatanperverliğe sığm, Kısac olçusuz ve ınsafsız tenkidin geri tepen bir silâh olduğunu bazı politikacılara ha- tırlatırız. Girişilen işler yarın netıcelerını ,vermeğe başlayınca bugünkü —ölçüsüz ve insafsız davranış, halk efkârında muha- lefetin aleyhine bir cereyan yaralar. İktidarın, o zaman mu- halefetin şimdiki sözlerini ele a- larak kendi propagandasını na- sıl yürüteceğini tahmin etmek güç değildir. Bundan dolayı, bilhassa mu- halefet partılerı adına konuş- vkiinde olanların gelişi guzel beyanlardan demagoji ile şahsi reklâm — gayretlerinden' kendi partilerince alıkonmaları lâzımdır. HALKÇI (3.6.1955) ni Büyiik Millet Meclisinin tatile gi- receği sırada liderleri vermiş, on- dan sonra iktidar yaylım ateşıne tu- tulmuştur. O. kadar ki “"milli şeref ve haysiyeti hiçe sayarak Türkiyeye para verilmemesini ve hiç bir dımda bulunulmamasını Amerıkaya telkin ve tavsıye cüretine kadar iş ler götürülmüş" — bulun ulmaktadır Hattâ muhalefet memleketin yaban- cılarla iktisadi münasebetlerinin İHM silmesini temine çalışmaktadır, zira mal” itibarımızın kalmadığını, bir u- kenarında bul duğumuzu yrıca “suni yokluk yarat abilmek için gıda ve ihtiyaç maddelerine karşı tehacü- mü tahrik etmektedir. Bununla gu- dülen gaye açıktır: "iktidarı çürü- terek kendı hesaplarına menfaatler tem B nlara karşı hukumet şimdiye kadar sabretmiş ve "muhalefet tak- tiklerinin tam İnkişafı" m beklemiş- tir. Artık halkımızı ve basınımızı tenvir zamanı gelmiştir. İktidar rad- Anadolu A_ıansı vasıtasıyle ha- kiki durumu rakam dayanarak bildirecek ve boylece milletimiz iki tarafın iddiaları ortasında kime ina- nacağını kestirecektir. Tebliğ çok sert bir üslüpla kaleme alınmıştı. Kullanılan kelimeler son derece ağırdı. Bir yerde muhalefet a- çıkça gayrımeşru gaye ve vasıtalar kullanmakla itham olunuyor, "iktisa- di suikast" tan bahsediliyor, hareket- lerın “vatanseverlikle alâkalı bulun- madığı" - bildiriliyor, "mülli şeref ve haysiyetin hiçe sayıldığı" ılerı sürü- lüyor ve bu gibi teşebbüslere "müsa- maha edilmiyeceği" haber verilerek hükümetin gerekli tedbirleri alacağı açıklanıyordu. Ancak tedbir olarak bıldırılen radyolardan Izaha verile- inden başka şey değildi. İ başı ile sonu birbirini tutmuyordu, öyle anlaşılıyordu ki bazı hadiseler iktidarı böyle bir resmi tebliğ yap- maya zorlamıştı. çurumun soylemekt buhranl: Teşkilattan gelen ses Bu sırada Ankarada Rüzgârlı so- kakta büyük bir sarı binanın en üst katını ışgal eden Demokrat Par- tinin Gen erkezinde bir koridoru sol tarafında bulunan genış odadakı a biçim nın etrafında Genel ıdare kurulu bızzat Genel Baş- kan Ad n Menderesin başkanlığın- da içinde ikinci toplantısını apıyordu Aylarca toplan ıya çağ- rılmasına lüzum görülmeyen ve aza- ları hadiseleri gazetelerden öğrenen bu kurulun bu kadar sık toplanması tesadüf değildi. Teşkilât sesini şid- detle yükseltmiş ve harekete geçil- mesini istemişti. Muhalefet partileri şurayı veya burayı hallaç pamuğuna çevirmişlerdi. Tertipledikleri toplan- tılar çok büyük bir alaka çekiyor, halk o tarafa dogru gözle görülecek şekilde kayıyordu. Bir yandan haki- katen sıkıntı son lıaddını bulmuşken, bir çok ihtiyaç maddesi ortadan çe- kilmişken muhalefet — sözcülerinin "kutlelerı tahrik" 1 cevapsız bırakıl- malıydı. Bir şeyler yapmak geri kıyordu Tahrikler mukabelesız kala- AKİS, 9 TEMMUZ 1955