iadesi hakkındaki taleplerini balıkçı- lıkla ıştıgal eden büyük bir Japon zümresi de benimsememektedir. Bun- lar adaların Japonyaya iade edildik- ten sonra, oraların Amerikan askeri Üsleri olarak kullanılacağından ve dolayısiyle kendi av sahalarının da- a da tahdit edileceğinden çekinmek- tedırler Japon iktisadi hayatında ba- lıkçılığın oynadığı rol göz önünde bu- lundurulursa bu hususun da siyasi hayattaki ehemmiyeti anlaşılır. Harpten sonra endüstrisini tekrar kuran Japonya, istihsalini eski sevi- yesine çıkarmış bulunmaktadır, is- tihsal ettiği mamul maddeleri isa kendisinin tabii pazarı olan Çin ve Asya memleketlerine satabilir. Rus- ya ve Kızıl Çin ile bir anlaşmaya var- madan Japonya bu memleketlerle ti- caret yapamaz. Hatoyama da seçim plâtformunda bu tezi savunmu iktidarı ele almıştır. Fakat Ruslarla anlaşması için tarafsız olması yâni Amerikanın ıttıfakmdan ayrılması, başka bir ifade ile her sene ondan aldığı 800 milyon dolar yardımdan feragat etmesi gerekmektedir. Bu şartlar dahilinde iki taraf da kolayca bir anlaşmaya aramaya- caklardır. Karşılıklı — fedakârlıklarla tekliflerini daha makul bir şekle sok- maları gerekmektedir. Rusların Ja- ponları kendilerine çekmek için yap- tıkları tekliflerden biri de, Jap ponya- nın Birleşmiş Milletlere gırmesını kolaylaştırmaktır. Bilindiği üzere Birleşmiş Milletlere uye olabılmek i- Hatoyamanın çocukluğu Vaadini - tutuyor AKİS, 9 TEMMUZ 1955 çin Güvenlik Konseyinin tevsiyesi ü- zerine - ki bu tavsiye vetoya tabidir - Genel Kurulun üçte iki çoğunlukla karar vermesi gerektir. Almanya Devlet içinde devlet Paris anlaşmalarının bütün âkit devletlerce usulüne uygun şekilde tasdik edilip yürürlüğe girmesinden sonra Almanyada bütün diğer hür | memleketler gibi hükümranlık hak- | larına kavuşmuştu. NATO'ya 15 inci ye devlet olarak katılan bu devletin Mechslerı bugünlerde Alman ordusu ile alâkalı bir projenin goruşulmesı | ile meşgul olmaktadırlar. Bu prJ z Federal Almanya ordusunun nüvesi- ni teşkil etmek için acele 6.000 gö- nüllünün askere alınmasına dairdir. Ayrıca Adenauer hükümeti esas Al- man ordusu için askere alınma usul- lerini ve geleceğin Alman tanınan hakları tesbit eden bir proje daha hazırlamış, bu mevzuda müza- © kereler başlamadan evvel Parlamen- to üyelerini araştırmalara sevketmek için projenin metnini Alman Meclisi üyelerine dağıtmıştır. Batı Almanyanın yeni Milli Mü- dafaa Vekili Theodor Blank hükü- metinin niçin altı bin gönüllüyü müm- kün mertebe acele silah altına almak istediğini yaptığı basın toplantısında şöyle açıklamıştır: 1 — Federal Almanya Kuzey At- lantik paktına girmekle, teşkilâtın enel Kurmaylar heyetine Alman su- baylarını tayin — gibi bazı vecibeler kabul etmiştir. Bunların yerine geti- rilmesi daha fazla geciktirilmemeli- ir. 2 — Subayların daha orduya ilti- hak etmeden Amerikan askeri okul- larında hususi kurslara devam za- rureti vardır. 3 — Subay ve ast subaylardan müteşekkil Alman — mütehassısları yeni silâhları teslim — alabilmek ve bunların kullanılmasını askere alına- cak efrada öğretmek için şimdiden modern silâhlarla haşır neşir olmalı- dırlar. Hindistan Nehru'nun güvercini Bundan iki e önce, Hindistan'ın başşehrınde başbakanlık binasında büyük bir kalabalık vardı. Subaylar, dıplomatlar koridorları doldurmuş- tu, çoğu çizmeli idi, çoğu hiç 'gülmü- yordu Bunlar R askerleri, — Rus diplomatları idi. Kalabalık bır Rus heyeti Başbakan Nehru'yu ziyarete gelmişti, maksat Hind Başbakanını Moskova'ya davet idi İki sene sonra, Rusya'da kalaba- lık bir gurup, Nehru'yu karşılıyordu, Bugüne kadar görülmemiş tezahü- rat Hind devlet adamına yapılıyordu. Nehru uçaktan yakasında kırmızı bir gül ile inmiş, açık bir otomobilin içinde kırmızı bir eşarp ile sokakları dolaşmış, halkı selâmlamıştı. Nehru- askerine | DÜNYADA OLUP BİTENLERİ Pandit Nehru Şark rüzgârı, garp rüzgârı nun on beş günlük Rusya seyahati baştan sona kadar "halkın tezahü- ratı" ile geçmişti. Nehru'ya Rusya- da o kadar ileri bir hüsnü kabul gös- terilmişti ki, Pravda gazetesi o gü- adar yapmadığı bir hareketi yapmış, Nehru'nun resmini birinci sayfasında neşretmişti. u tezahüratın ve gösterişin mâ- nasını bütün dünya biliyordu, bütün dünya gibi Nehru'nun da bilmemesi imkânsız idi. Rusya, bütün gücü ile inkilâp sayesinde kazanılan ileri a- dımları göstermek istiyor, hızlı terak- kileri anlatıyor ve Nehruyu kendi ta- rafında tutmak için elinden gelen her şeyi yapmaktan çekinmiyordu. İngiltere'nin — arzusu Nehru, — Rusya'dan sonra Varşova- yi, Viyanayı ve nihayet Tito'nuti memleketini ziyaret etti. Bunlar ia- de-i ziyaretler idi. Hazırlanan seya- hat programına göre, Nehru'nun 11 Temmuzda memleketine dönmesi lâ- zım geliyordu. Fakat bu sırada İn- gıltereden bir ses yükseldi ve Başba- kan Sir Anthony Eklen, Nehru ile gö- rüşmek arzusunu izhar Cenevre konferansına çok az bir zaman kalmıştı. Batılılar muhakkak ki böyle bir konferansa gitmeden ön- ce Sovyetlerin mutasavver plânları- nı bilmek isterlerdi. Nehru Rusya- da on beş gün kalmıştı, bu müddet zarfında Sovyet ileri gelenleri ile ya- kından temas -etmiş, dünya siyaseti etrafında görüşmeler yapmıştı. Ma- reşal Bulganin ile bir tebliğ yayınlı- Nehrunun Sovyet emelleri — ve plânları etrafında geniş malümat sa- hibi olmadığını iddia edecek kimse bulunamazdı. Sir Eden, Nehru ile muhakkak ki, Sovyetlerın son gö- rüşleri üzerinde konuşacak ve malü- mat alacaktır