YURTTA OLUP BİTENLER Yalçın - Tarihten kararlaştırılarak Cumhurreisliği ma- amına arz ve inha olunmuş ve Yük- sek Tasdika iktiran etmekle le katiyet kesbetmiştir. muame- Cezanın ıskatının teklifi değil, ce- zanın ıskatı İcra Vekilleri heyeti ta- rafından kararlaşlırılmıştı Bu, bir kalem sürçmesi miydi? Hadiselerin iç yüzüne vâkıf olanlar başlarını sal- ladılar. Olamazdı.Adnan Menderesin ne kadar dikkatli olduğu meçhul de- ğildi. Bu, bir mâna ifade ediyordu. Mâna şuydu: Demokrat Partinin yüksek kademelerinde Hüseyin Ca- hid Yalçının affı aleyhinde bir cere- yan mevcuttu. nan Menderes ev- velâ onu yenmek mecburiyetindeydi. Doğrusu istenilirse Menderesin yıp- ranmasından bizzat kendi partisi i- çinde memnun olanlar az değildi. Yal- çının hapiste bulunması ise yıpratıcı sebeplerın belli başlılarından biriydi. So işe şahsi sebepler, hisler, kompleksler karışıyordu. Huseyın Cahid Yalçın Başbakanın hürmet beslediği ender kimselerden biriydi ama Adnan Menderes de Yalçının i- çinden takdir ettiği - her bakımdan değil - ender Demokrat liderlerden biri, belki tekiydi. E Başbakan, çok zaman zan- nedildiği gibi partisi içinde her iste- diğini elini, kolunu sallayarak yapa- bilecek kudrette bulunsaydı - değil- dir ve istediklerini bir takım tavizler pahasına yapabilmektedir - ihtimal ki Hüseyin Cahid Yalçın şimdiye ka- dar çoktan affedilirdi. Fakat Adnan Menderesin müca elesı ancak | Mart akşamı geç va meyvasını verebilmişti. Tabıı pekçok kimsenin bundan haberi yoktu. 6 Menderes bir. yaprak Yalçın bekleyecek Hüseyin Cahid Yalçına hurrıyetıne kavuştuktan sonra sorul su- al "şimdi ne yapac olmuş Yalçın— da bekliyeceği cevabını Vermıştı Ne- yı bekliyecekti? Vaziyeti görüp an- yı, Ama, inandığı kimselerin de f'kırlerını öğrenmeyi. sta öğle ü- zeri tahliye olunmuştu, öğleden son- ra saat üçte Taşlıkta lsmet İnönüyle görüşüyordu. İnönü kendisini kapıda karşılamış, iki dost büyük bir heye- can içinde sarılıp opuşmuşlerdı Son- ra İnönü yaşlı arkadaşını elinden tu- tarak içeri almış, gene elinden tuta- rak şöminenin yanındaki üç kişilik rahat kanepeye, kendi yanına oturt- muştu. Evvelâ sıhhatten bahsedilmiş- ti. Sonra maziye bir nazar atfedil- mişti ama en mühim mesele istikbal- di. İnönü Yalçından istikbal için ne düşündüğünü sormuştu. Üstad tabii yazı yazacaktı. Ama nereye" Genel Başkan Yalçının yazacağı gazetenin Halkçı olmamasını arzuladığını his- settirdi. Hüseyin rumu nüz bilmiyordu. Hadiseleri tabii ga- zetelerden takip etmişti, ama bunla- rın bir de içyüzü vardı Halkçı gaze- tesinin başyazarıyla görüşeceği de tabııydı lhtımal ki kendisinden Genel Başkan nezdinde şefaat de ta- lep olunacaktı. Ama Hüseyin Cahid Yalçın, o konuşmada İnönünün fikir- lerini ve hislerini anlamıştı. Bir müd- det dinlenmeye ihtiyacı olduğunu bil- direrek başmakale yazmaması ve Ulus'u beklemesi kuvvetle muhtemel- di. Hattâ belki Avrupaya kadar gi- debilirdi. Bir tek aksaklık vardı: Ulus'u» çıkacağı tarihin katiyetle belli olmaması. Bu da Cumhuriyet Halk Partisine artık lütfen biraz dav- ranması gerektiğini bir defa daha is- pat ediyordu. Nihayet İnönü, sadece duşuncelerını yaşlı dostuna hissetti- rebilird elbette uman- da edemezdı Duşuncesını de hisset- tirmişti. ynı akşam iki arkadaş Cumhu- riyet Halk Partisinin Taksim Bele- diye gazinosundaki balosunda buluş- lbi sesı getirmedi- lâcivert bir elbiseyle kalkıp g: ti. İkisi de eşi emsali az bulunur bir tezahüratla karşılandılar. saya oturdular. İnönü yerini Yalçına verdi. Hayatının en mesut akşamla- rından birini yaşıyordu ve gözleri yaşlıydı. Nihat Erim telaşta Bu —sırada Halkçı gazetesinin sahi- Hüseyin Cahid Yalçın ile k üzere alelacele İstanbula aksetmişti. Zaten Genel Başkanın bu husustaki fikir ve kanaatleri de - zetesinde bunları başka şekilde ak— settırmege çalışsa da - Erimin ü değildi. İnönü'nün artık ken- ne düşündüğünü üs- tad pekâlâ biliyordu Gazete sahibinin eski başyazarı 1le goruşmesı bir buçuk saat kadar Bu görüşmede Nihad Erim hadıselerı kendi zaviyesinden anlat- tı ve yapılan hücumların haksızlığı- Yalçını inandırmaya çalıştı. Sa- mimiyeti hakkında teminat verdi. İstiyordu ki Yalçın, Halkçı gazetesi- ne yazmakta devam etsin. Bunun sürüme olduğu kadar Nihad Erimin prestijine de tarıf edilmez bir ya ımı Olacaktı. Fakat Yalçın, boyle bir hareketin ne şekilde tefsir edile- ceğini ve baz ropaganda kayn ları tarafından nasıl kullanılacagım rikti. İnönünün tavsiyesi de ak- ımdaydı Mazeret beyan etti. Şimdi- lik dinlenmek niyetindeydi. Nihad Erim ayrılırken, gazetesi- nin daima emrinde bulunduğunu es- ki başyazarına tekrarlıyordu. Fakat Yalçın, mülâkattan sonra fikrini so- ran gazetecilere şu beyanatta bu- lu undu: — Şimdilik istirahat ediyorum.” Vatandaşlıktan ıskat Bakanlar — kurulunun o meşhur top- lantısının ikinci kararım gazete- ciler ancak iki gün sonra Ööğrendiler. Erol Güney Türk tebalığından ıskat olunmuştu. Kimdi bu Erol Güney? Erol Gü- neyin ismi Türktü ama, kendisi Rus yahudisiydi. Bundan usun seneler ev- vel Türkiyeye gelmiş ve 1838 d Türk tebalığına kabul edilmişti. E- rol Güney Ankarada gazetecilik ya- pıyordu. Resmi işi, Agence France- Pretme P,) nin Ankara muha- birliğiydi. A.F.P. nin Türkiyede da- ima Fransadan gönderilmiş bir Fran- AKİS, 26 MART 1955