ra öderken, bir ecnebi sanatkâra - hem de bir kşıy - yüz lira öd sek bunun adı "mali 1mkansızlık" ol- .. Bu olsa olsa, iyi bir sanatkâra karşı, tahammülsüzlük olur ütün bunlar şimdi soruşturma safhasındadır. Üç saat operet n — pazar günü Ankara radyo- sunu açanlar, saat 21 den 24 e kadar bir tek mesele ile meşgul oldu- ğunu gördüler. Devlet tıyatrosunda "Tebessumler Diyarı" adındaki ope- in i İ adyo üç saat durmadan bu opereti ya- Türki yeyi, haritadaki — yerinden kaldırıp, Orta Avrupanın — göbeğine yerleştirseniz, biz garba döndük, her şeyımızı garptan aldık deseniz dahı halk bu halk kaldıkça, 1tıyatlar1mı— zı, an'anelerimizi değiştirmek imkan dışında olunca, bir devlet radyosunun üç saat müddetle bir operetı verme- sine tahammül edilme Çünkü halk genış kitlesi ıtıba— riyle, Türk musikisinin aşinası âşıkıdır. Bu o kadar basit bir düşü— nüş tarzıdır ki, t çabuk anlaşıla- bilir. Bir ses sanatkarının - alaturka- azancını düşününüz, Ur şarkıyı okumak ıçın bir plâk doldur- ma müessesesinden aldığı ücreti bili- niz ve sonra da bir opera artistimi- zin durumunu, bir tiyatromuzun sa- natkârlar gurubunun dertlerını düşü- nüp, mukayese ediniz. Her hâli ile i sahamızın imkânları garbın aleyhinedir. Şimdi, Ur radyonun halk kitleleri için eğlence ve hem de Bakanının i- fadesinden "güldürme" organı oldu- ğunun ifade edıldıgını de bir ara ak- lınıza getiriniz. Üç saat operetin her- se, her sınıf ha lk dinlettirmek iddiasını ne şekilde karşılarsınız, ne şekilde gülersiniz, Allah bili O gün, radyoyu alaturka için, bil- ngi ses sanatkârının sesini dinlemek için açanlar, muhakkak ve muhakkak operet ile karşılaştılar. Bunun aleyhinde değiliz, yalnız hesapsız atılan adımların aleyhin yiz. Operetin operanın veya ti atro— nun bir çok Avrupa memleketlerin- de, radyodan aynen nakledildiği bir Vakıadır radyo idarecilerinin - diası, delili budur, fakat şu da bir kikattir ki, Avrupa halkının musıkı— si, her gün dınledıgı musiki de bu- du andan, radyo halk kitleleri içindir, dıyoruz diğer yandan, bütün realiteleri inkâr edip, işin içinden çı- ıyoruz. Bu öyle bir iştir ki, programla, hesapla ve halkın ne ıstedıgını bil- ' Radyonun açtığı ankete, bır operetın haftada bir gün aynen n aşağı olmamak üzere nakledılıp edılmemesı sualini koyu- nuz, yüzde yüz bir "sıfır" ile netice- ye vasıl olunacaktır. İş kitlededir, kitlesin memnun bırakılması şarttır. Bundan gayrisi, verilen beyanatlar, alman tedbirlerin büyük başlıklarla gazetelerde neşri, "Tâf- güzâftır efendim, 32 lâf-ı güzâf.." BUNLAR HEP HAKİKATTİR Paristeki Opera Meydanında Napolyon çadırı Bir film münasebetile kuruldu Danimarka ordusu, sonbahar ma- nevraları neticesinde birçok şa- hıslara tazminat vermek mecburiye- tinde kalmıştır. Bu arada tavuk ye- tiştiren bir çiftlikk, mühim miktarda tazminat almıştır Çiftlik sahibi, tavukların top ate- şinden korkarak uzun müddet yu- murtlayamadıklarını ve bir kısmının verdikler nerlerin raporları ile tevsik etmiştir. (A.P.) Avustralyada. Sydney mahkemesi, bir falcının verdiği haber üzerine kocasının kendısını aldattığı ıddıası ile dâv n Spinks'i haklı gormuş ve boşanma kararı ver- Mr. Spinks de falcının sözle- rini teyid etmıştır (Newsweek) * Hindistanda Ahmedabad — şehrinde 1922 senesinde Mahatma Gandi'- nin hapsedildiği evin salonu, bay eyaleti tarafından tarihi Ur mü- ze halinde muhafaza edilecektir. Sa- lonun bir köşesine, Gandi'nin dili olan Gujerati ve Hindü lisanları ile bir yazı hâkkedüecektir. (A.P.) * Birleşik Amerika mülteci dairesinin açıkladıgına göre, 1954 senesınde Kanada, Gü- ney Afrika ve Amerika olmak üzere rnuhtelif memleketlere yerleştirilmiş- Bu suretle 1952 senesindenberi A- merikan — mülteci teşkilâtı programı gereğince iskân' edilen mülteci adedi 4.580 i bulmaktadır. Hali hazırda muhtelıf mülteci teşkilâtlarına mura— caat etmiş bulunanların adedi 25.940 tf Bunlar da peyderpey yerleştırıle- cekti (A.P.) * Lizbon'da çıkan "Diario de Notici- as" gazetesinin bildirdiğine göre, sıhhati son derece mükemme ya- şında bir adam, Öleceği gün ve saati evvelden bilmekte idi. Sepoes'te ikamet eden Manuel Radriguez, olecegını anlamış ve erte- si gün sabaha karşı saat üçte haya- ta gözlerini yumacağım arkadaşları— a söylemiş, veda ederek evine dön- müş ve hakikaten saat tam üçte de hayata gözlerini kapamıştır. (Time.) * Hindistan'ın Mathura şehrinde Ve- teriner Fakültesi Müdürü, Lucu- ow'dan resmi bir hükümet dairesi ta- rafından gönderilen açarken içinden ıslık çalara obra yılanı fırlamış, bulunan talebeler tarafından derhal öldürülmüştür. Polis, ilâçların arasına kobranın ne şekilde konulduğunu araştırmak- tadır. (Newsweek) AKİS, 26 MART 1955