davasında bilirkişi raporu tına atılan bir Vekilin ehıl olup ol- adığı hususunda tb hü- küm verilmesi muta ddır Çunku Vekilin sukutunu sağlamak için eh- lıyetsızlıgını söylemek icab edebi- şuradadır ki, ehliyetsiz- lik ahlaki kusura ve şahsî sebeple- re istinad ettirilmesin. Bu yazıda ise yukarda arzolunan mahiyet mü- şahede edilmeme Heyeti umumiyesiyle tenkid ya- zısı mahiyetini arzeden tetkik ko- numu yazıda dikkati çeken ibare- yi "İşin tuhaf tarafı, bu satılmayan gazetenin 'resmi lanla beraber bir takım firmaların hususi llanlarını ol almasıdır. Halbuki fir- malar hususi İlânlarını satan telere verirler" cümleleri teşkil ey- lemektedir. Bu ibare ile gazetenin 1bının hususi firmalarla müna- sebetleri okluğu intibaı verilmek istenildiği — tasavvur lunabileceği gibi, sadece objektif bir tesbıt yap- mak maksadının güdüldüğü de id- dia olunabilir. H alde, sarih bir durum yokt ncak, gazetede ha— kikaten hususi ilanlar bol adette larak mevcut ise, muharririn de tes— bit maksadından ileri bir itham maksadının mevcudiyetini, objektif olarak yazının mahiyetinden istih- rac, mümkün gözükmemektedir. 13/Kasım/ 1954 tarihli nüs- hanın 7, 8 ve 9. sahifelerinde mün- teşir "Demokrasi" başlıklı yazı ıda muharrir, heyeti umumi- yesiyle Türk Sesi gazetesımn mek- teplere abone edilmiş olması vakı- asını iddia ile bunu hikâye eylemek- te ve tenkid etmektedir. "Gazetele— rin zorla satın aldırılması" ibaresi ü Sarol'a müteveccih olarak istimal edilmemiştir. Dr. Mükerrem Sarol'a karşı tevcıh edilen isnad, gazetesi- ni dev ulunm haki- katte Vakı olmadığı ve fakat bu- nun bir muvazaadan ibaret bulun- duğudur. Bu isnadın yapılmış olma- sı dolayısiyle teressüm eden vazi- yet şu suretle taayyün etmektedir: Dr. Mükerrem Sarol'un gazete sahibi olması dolayısiyle Vekıllıkten ve matbuat işlerinin başından ay— rılması lâzım geldiği tezini, muhar rir müdafaa et mış ve bu yolda mü- cadele etmiş, fikrimizce bu müca- delesinde meşru hudutları da aşma- mıştır. İmdi, Vekilin gazeteyı devret- miş ve bunu umumi efkâra arz etmiş arı bir merte- be tervic eylediğini ifade eder. Ha- kikatte böyle bir devir yoksa, ga- zetenin bunu Iebarüz ettirmesi, matbuata mevdu vazifeler çerçeve- sinde kalır. Eğer Vekil, keyfiyeti umumi efkâra arzetmemiş olsaydı, muvazaadan bahsetmek hakareti mutazammın olurdu. Fakat gazete- AKİS, 29 MART 1955 nin devri umumi efkâra arz olun- duğuna göre, bunun münakaşasını yapmak ve hakikat olup olmadığı hususunda beyanda bulunmak, ga- zetecilik vazifesi hududu içinde ka- lır ve binnetice suç teşkil etmez. Bu itibarla, muvazaanın hakikat olup olmadıgına nazaran, bu hususta ve- rilecek hü um, tahavvul eder. vazaa vaki ise, hakaret yoktur fakat vaki değilse, bu takdirde ha— karet bahis mevzuu olur; zira va- zifelilerin beyanatlarını, tetkık, ta- i usta a ikate muta- bık neşriyatta bul tın amme ışlerının kontrolu vazife- si icabı 5 — 13/Kasım/1954 tarihli nüs- hada münteşir "Madem ki istifa et- miyor.. aşlıklı yazı : --da hakareti tazammun eden veya itibar, şeref veya şöhrete veya ser- arar iras edebilecek mahiye görülmemiştir. Muharririn yaptığı, sadece bazı sualler sormaktan ve ötedenberi taraftar olduğu bir nok- tai nazarı müdafaa etmekten baş- ka bir şey olmamıştır. 6 — 20/Kasım/1954 tarihli nüs- a İntişar eden "Bir sırça köşk hikâyesi" başlıklı y: uzerınde durulması 1cabeden parag- yaf " ediyorlar" kelimeleriyle başlayan parçadır. Bu parça tek başına okunduğu zaman çıkan ma- na, haysiyet kırıcı addedilebilir. Fa- kat yazı, kül halinde dikkate alın- dığı ve mezkür paragraf ondan ev- velkılerın delâleti ile mânalandırıl- dığı zaman, an mânanın başka olduğu heyetimizce müşahe! miştir. Kanaatimizce, evzubahis paragrafı, tabii olarak yazının he- i iyesi içinde manalandır- mak lâzımdır. Yazıda Mükerrem Sarol'un şahsı değil, — mevcudiyeti iddia olunan bir zihniyet mevzuuba- histir. O kadar ki, yazış tarzına na- zaran, Mükerrem Sarol ismi yerıne başka herhangi bir isim konsaydı, söylenilmek istenen şeyler yine ta— mamen söylenilecek, ayni zihniyet aynı şekilde tenkid edilebilecekti. Muharririn, Zafer gazetesinde mevcudiyetini iddia ettiği zihniyeti şu suretle hülâsa etmek mümkün- : Bu, muayyen şahıslara dokun- mamak e muayyen meselelere te- mas etmemek şartiyle, her şeyin mübah telâkki edildiğini ve mevcu- diyetine vakıf olunan uygunsuzluk- lar hakkında dahi neşrıyat yapılma- dığı iddiasıdır. Yani, muayyen bir hadiseye temas suretıyle Dr. Mü- kerrem Sarol'un şahsına hücuma geçildiğinde, gazetenın de ne olur- tutmak gayretine gı— riştiği ifade edilmektedir. BU zihni et ve hareket tarzınındır ki, mü- nevverleri D. P. den kaçırdığı izah YURTTA OLUP BİTENL Sulhi Dönmezer Hukuk diyor ki... olunmaktadır. ve üzerinde durduğu nokta fer gazetesinin Dikkate şayan olan eyetimizin bilha: u olmuştur ki, Za— hadisede — tuttuğu iddia edilen rem Sarol, dürüstlük olçulerı bakımından, tu- maması lâzımgelen bir şah s o- larak gösterilmiş değildir. Zira, yi- ne tekrar edelim ki, yazıda Müker- bir başka i- - B n D — enkid etmek bakımın: nı manay aynı kuvvetle ifade et- mekte devam edecekt itibarla, yazının butunu ba- kımından Mükerrem Sarol'u istih- daf eylemediği ve fakat Zafer ga- esine müteveccih bir polemik ma- hiyeti arzeyledıgı ve bınnetıce şa- hıslara müteveccih * hareketin mevzuu bahıs olmadığı kanaatine varılmıştır. İttifakla vasıl olunan işbu neti- celeri ihtiva eden rapor, saygı ile arzolunur. 12/Mart/1955 Edebiyat Fakültesi Profesörlerinden imza ; Sabri Esat SİIYAVUŞGİL İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü Hocalarından Cevat Fehmi BAŞKUT Hukuk Fakültesi Profesörlerinden Sulhi DÖNMEZER ER