MUSİKİ çıktığı bir sırada, orkestrayı çalış- tırmağa devam etti. İstanbul'u u ziya- ret edip aynı zamanda orkestrayı i- dare edecek olan Fransız Radyoları Musiki Müdürü Henri Barraud'nun Numence senfonisini orkestraya pro- va ettirdi. Henri İstanbul'a gelip de orkestranın senfonıye hazır bulundugunu görünce son derece memnun Pertev'e karşı hisleri, ir ve m nnettarhktan başka bir Son olarak Pertev Apay— bir pazar sabahı k Çaykovskı nin altıncı senfo nısını ıdare etti. İdaresi, dınleyıcıler üzerinde büyü tesiri yaptı. ler, en ateşli methıyelerını esırg ıler Bir müşahidin anlattığına gore ;'jb tün Taksim heyecandan ağlıyor- martesi günü Pertev Apaydın, Riyaseticumhur Filarmoni Orkestra- sını ilk defa idare etti. zaman- da bu, idare ettiği ilk tam konserdi. Bırkaç rikkatli hanımdan başka ağ- layan olmadı. Fakat bütün salon onu 1alğışladı. Uzun uzun, hararetle alkış- adı. Diğer genç şefler Pertev — Apaydın'ın Riyaseticumhur Orkestrasını idaresi, orkestranın genç şeflere imkân vermeme politi- kasında bir değişiklik olduğunu gös- teriyordu. Bunun gerçekten böyle ol- masını dileriz. Şimdiye kadar orkest- rayı idare etmek için müracaatta bu- lunan konservatuvar mezunu, uzun yular şeflik tahsil etmiş gençlere "or- kestra tecrübe tahtası değildir" gi- bisinden garip cevaplar verilmiştir. Pekâlâ! Meseleyi bu dar zaviye- den ele alalım. Rıyasetıcumhur Filâr- Orkestrası tecrübe t sı de- ğilse, hangi orkestra tecrube tahtası— 28 Bernhard Böttner Bon pour 1'Orient ır. Ankara'da, genç şeflerin öğren- diklerini tatbik edebilecekleri başka ir orkestra var mıdır? Hem orkestra yıllardır, dünyanın parası öÖdenerek Avrupadan getirilmiş bir takım sıra şeflerin tecrübe tahtalığını devamlı olarak yapmış ve delik deşik olmuş değil midir? Pertev Apaydın'ın başarılı konse— ri, gençlere fırsat vermemenin hat li bir yol olduğunu gösteri Eve Pertev Apaydın her zaman rastlanan kabiliyetlerden degıldır Belki diğer- leri onun üstü yaradılışında degıl— dirler. Belki dıy miyo- erdeki konserlerde dıger genç- lerin ve gene Pertev Apaydın'ın or- kestra idare edişini görmek ve dinle- mek temennimizdir. Unutmamalı kı dilimizden düş- meyen "demokrasi" mefhumu herke- se müsavi fırsat vermeyi gerektirir. Deger ve kabıhyet peşin hükümle . Herhalde orkestra, s - letten kurtulacaktır dın'ın konseri bunu ispat etmiştir. Konserler Dostluk Ankara'daki — Almanlardan biri, piya- i uzun boylu, zayıf genci dınlerken, yanındakının kulağına e- ğildi: alde bunun Bonn'da bir dayısı var n'da dayıs olduğu zannını ve- " a'ya konser vermeğe davet edilmişti. Bu konser, Türk * Alman kültür münasebetleri cümlesinden olacaktı. Günlerdir An- kara sokaklarında afişler, muazzam kırmızı puntolarla onun ismini ilân ediyorları Konser günü akşamı dinleyiciler, program notlarında şu satırları oku- "Bernhard Böttner, Almanya'da n senelerin pek vaatkâr piyanistle- rinden sayılmaktadır. Bu arada çeşit- li Avrupa memleketlerinde verdiği konserler, halk ve matbuat tarafın- dan hararetle alkışlanmıştır. Bu cüm- leden olarak Vradini gazetesi sanat- kar hakkında şunları yazmaktadır: zel ve berrak niğe, zengin nagmelere geni kaynakları- na ve engin bir ihtirasa sahip olan bu gerçek müzik üstadı, çeşitli nağ- meleri, ibda kuvvetiyle eserlerıne yuleyıcı bir güzellik bahşetmektedır. Halbuki daha Beethoven'in Wal- dstein sonatının ilk notalarından iti- baren, Bernhard Böttner'in tekniği- nin mükemmellikten çok uzak olduğu, bir şahsiyeti varsa da bunun ancak eserleri tahrif etmek yolunda tecelli ettiği aşikârdı. Çaldığı Chopin'in e- tüdleri, onun daha basit etüdlere ça- lışmasının doğru olacagını düşündür- du Musorgskı nin "Sergideki Tablo- ' ında yer yer, gerçekten vaatkâr bır piyanist olduguna telkin etti. Fa- kat bizim konservatuarın piyano ta- lebeleri arasında böyle vaatkâr pıyanıstler az değildi. Hiçbiri de he- nüz Almanya'ya konser vermeğe git- Ankaralılar şimdi, Almanya ile Turkıye arasında gerçek kültür alış- verişi o resındekı Berlin Oda Orkestrasını bekliyor. AKİS, 26 MART 1955