11 Aralık 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

11 Aralık 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MUSİKİ Portre Son seyahat On ay kadar önce Amerika'nın başlı- ca musiki mecmualarında söyle bir ilân neşredilmişti: «Columbia Artist Menacerliği Kum- panyası, Wilhelm —Furtwaengler idare- sindeki Berlin Fılarmonı Orkeftrası'nın nauver'in yüksek himayalerindeki turne, Washington'da Constitution Hall'da ve- rilecek bir konserle başlayacak ve Bos- ton, Şikago, New York, Filadelfiya ve diğer başlıca şehirleri ihtiva edecektir.» Amerikalı müzikseverlerin yü- reğini hoplatan bir haberdi. Furtwaeng- ler olsun, Berlin Filarmoni Orkestrası olsun, musiki sanatının efsaneleşmış isimleriydi. Bu turne, Amerika'nın zaten çok hareketli olan musiki hayatı için ye- ni ve çok mühim bir hâdise teşkil ede cekti. akat şimdi, seyahat suya düşmüş bulunuyor. Geçen hafta ajanslar, 68 ya- şındaki Wilhelm Furtwaengler'in zatü- reeden öÖldüğünü bildirdiler. Aynı sene içinde büyük bir orkestra şefi daha - diğeri Clemens Krauss - muvaffakiyet- lerle dolu bir hayata gözlerini kapamış- Wilhelm — Furtwaengler, — orkestra ıcrasını yeni mertebelere yükselten, bu sanatın ilerleyişine hız ve istikamet ve- ren orkestra şefleri arasında başta gelen bir sanatkârdı. Onu devrimizin en bü- yük şefi sayanlar çoktu. Birçok orkestra şefleri ancak, mensup oldukları milletin musikisini çaldırmakta mevcudiyet gös- terirler. Alman Furtwaengler, Beethoven Wilhelm Furtwaengler Amerikanın göremediği adam AKİS, I1 ARALIK 1954 ve Wagner'in üstad bır Fakat Debussy'yi Fransız empresyomzmım şeflerin çoğundan — daha iyi anlamıştı. Yahu» orkestra idaresinde değil, opera şetlıgınde de seviyesi aynı — derecede yüksekti. 25 Ocak 1886'da Berlin'de doğan Wilhelm — Furtwaengler'in ilk —mühim i, orkestra şeflıgı sahasının en tefsircisiydi. umumiyetle a Berlin Filarmoni Or- kestrası'nın şefliğini deruhte etmesi ol- Ğ dra, Paris ve New York'da -ke- za Salzburg ve uth'da -misafir şef olarak ıdare ettıgı konserler ona bü- yük bir r ve şeref sağlıyordu. Der- ken, Almanya da Nazi rejimi başgöster- di. Birçok Alman mursikişinaslar, hürri- yeti seçtiler. Fakat Furtwaengler Alman . Onu, Nazi taraftarı sandı- Hızmetkarı olduğu tek şey, Katıbesı erta — Geissmar Politika» — adlı kitabında, onun Nazilere asla boyun eğmemiş ol- duğunu, hatta Hitler ve avanesinin tut- madığı bir bestekârı -Paul Hindemith'i- müdafaa için, onlarla mücadele etmiş ol duğunu anlatır. Bu yüzden Furtwaeng- ler, Reich Musiki Odasından ve Berlin Operası Müdürlüğünden istifa etmek zorunda bile kalmıştı. Bununla beraber Furtwaengler, bir kere Nazi taraftan olarak tanınmıştı. 1936 yılında York Filarmonik -Senfoni — Cemiyeti musiki müdürlüğüne tayin edilmiş, fa- kat Nazi aleyhtarlarının şiddetli protes- toları üzerine bu işten çekilmeğe mec- bur kalmıştı. Harpten sonra Naziliği Temizleme Mahkemesi, — Furtwaengler'in itibarını iade etti. Fırtınalı devre geçmişti. Furt- waengler, sanatındaki yüksek mevkiini la sağlamlaştırmağa devam ediyor- du. Ömrü vefa etmedi. Amerika, me- rakla beklediği konserlerı dınleyemıye— cek. Beyreuth vali — müdavimleri, onun idaresindeki bır Wagner operası- nın ihtişamlı seslerini duyamıyacaklar Ama, ise ki yirminci asırda yaşıyo- urt ngler'in sanatı, plâklar üs- tunde nesıller boyunca yaşayacak. Opera Hâdise yaratan soprano - G çen Çarşamba gecesı Devlet Ti- yatrosunda Manon operası temsılın de, operaya ismini veren rolu Atıfet Us- manbaş oynadı. Bir hafta önce Pazar gecesi aynı rolü — oynayan Ayhan Ay- dan'ın temsilin ortasında — rahatsızlan- ettirmek an bu Oprano, o gece halk Üüzerinde çok iyi bir tesir yapmış, mühim bir muvaffakiyete ulaş- mıştı. Çarşamba gecesi salon, bir hafta Atıfet Usmanbaş Bir güzel Manon önceki hâdiseye şahit olanlar veya olup biteni gazetele rden — Öğre nip de Atıfet U . inlemek iste- yenlerle doluydu Soprano Usmanbaş ın sahne görünüşü ve o inleyicinin göz zevkini sağlıyordu. Sesı belki biraz küçüktü; fakat renkli ve tatlıydı. Zaman zaman doğru notaları tutturamadığı olu- yordu. Bazı dinleyiciler, Atıfet Usman- baş'ın şan tahsili, İstanbul Konservatu- arında başlar. usıkı e aşık bir İstan- bullu genç kızın ehndekı tek imkân da buydu zaten. «Şarkıcı olmak nereden aklına esdı'?» diye soranlara, «şarkı söy- lemek aklımdan çıkmıyor ki essin» ce- vabını venyordu İstanbu ni, V'daki öğretme- Alice Rosenthal idi. Fak Fakat İstanbul Konservatuarında kal aydı bugün bel- ki sadece bir kon: artisti lacaktı Hall o, tiyatro: alaka duyu ve buki opera şarkıcısı olmak istiyordu. Ankar Konservatuarında tahsiline devam etti ve Frıed Böhm'ün talebesi oldu. Ma- dame Böhm, Carl Ebert tarafından Konservatuara getirilmiş eski bir birinci sınıf Viyanalı şarkıcıydı. Atıfet'in müzi- kal gelişmesindeki rolü büyük oldu. Za- evgen gibi ileri gelen şar- kıcıları hep Madame Böhm'ün elinde yetişmişlerdir. Genç soprano sahneye ilk defa olarak talebe iken çıktı; ilk rolü, Satıl- mış Nişanlı'daydı. Mezuniyetini müte- akip ilk mühim rolü, Carmen'de Mica- ela partisiydi. Daha sonra — Yarasa'da Adele, Sevda İksiri'inde Adina ve Cosi Fan Tutte'de Despina rollerindeki mu- vaffakiyeti, itibarını sağlamlaştırdı. Atıfet Usmanbaş şimdi tam bir re- sital verme tasavvurundadır. Çeşitli de- virleri ve tarzları temsil edecek bir program hazırlıyor. Çetin bir iş. Fakat malik bulunduğu imkânlar ve gördüğü eğitim ona pekâlâ muvaffakiyet sağlar. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: